2020 Mart ayından beri dünya farklı dönmeye başladı. Okul müdürüm bana “Hocam odanıza iyi bakın bir daha gelemeyebilirsiniz” demişti. Anlam verememiştim. Bir anda kendimizi evde çalışırken bulduk. Ev alanı iş alanı birbirine geçmiş bir vaziyette oldu. Meslek öğretmenleri branş öğretmenleri farklı etkilendi. Yıl olarak tecrübeli öğretmen - yeni öğretmen, çocuklu – çocuksuz, teknolojiyi anlayan - anlayamayan öğretmenler farklı farklı etkilendiler. Aynı anda hem öğretmen hem anne hem de eş hepsi bir arada olmak zorunda kaldılar.
Başlangıçta kulağa çok iyi geliyordu. Güvenliydi evden çalışmak. Evden eğitimi gerçekleştirebilmek ama zaman içerisinde öyle olmadığı, ne öğretmenliğe ne anneliği ne de evdeki diğer görev ve sorumluluklarını tam anlamıyla yerine getiremediğini gördü kadılar. Bir arada durumu kurtarmaya çalıştı. Neredeyse 24 saat çalışır bir konumda oldu.
Evde herkese teknoloji (bilgisayar, internet, akıllı telefon, tablet) lazımdı. Bunun için de yeterli para. Şartlar zorlandı yapılmaya çalışıldı borçla ya da bir şekilde eksikler giderilmeye çalışıldı. Çünkü ders verilmek zorundaydı. Küçük çocuğu olan öğretmen anne ile evinde yaşlı anne ya da babasının bakımını üstlenen öğretmen hem onların sağlık durumları ile ilgilenmek, hastaneye götürmek, hem de beslenmelerine dikkat etmek zorundaydı. Bunun yanında okul idaresinden gelen yazılara cevap vermek okula gitmek zorunda kalmak, ders defterini doldurmak, ders verdiği sınıf kadar Whatsapp’ta veli , öğretmen ve öğrenci gurupları elinden telefonu bırakamayan bir öğretmen halini aldı. Ne zaman açılacağı kapanacağı belli olmayan bir okul süreci, aşılama olacak mı olmayacak mı endişesi, salgın süreci ne zamana kadar devam edecek endişesi, evden ayrılamayan, online çalışmak zorunda kalan kadın öğretmenlerin kaygı düzeyini giderek yükseltti.
Kademeli olarak okullar kapılarını açmaya başladı. Ancak yine kaygılıyız. Devlet okullarında ve özel okullardaki uygulamalar farklı. Devlet okullarındaki personel sayısı ve hijyen önlemleri yeterli olmadığı alenidir. Öğrenci sayılarındaki, ailelerin ekonomik düzeylerindeki farklılık hastalık seyrini ve okulların aldığı önlemleri farklılaştırıyor.
Çoğu velimiz ya işsiz kaldı ya da zor şartlarda çalışmak. Birçok öğrencimizin ailesinde hastalık süreci yaşandı. Yaşanmaya devam ediyor. Aileler de bu süreçte çocuklarının yakın takipçisi oldular ve yoruldular haklı olarak. Çocuklarını okul ortamından uzak bir şekilde okutmaya çalışmaktan motivasyonlarını sürekli kılmaya çalışmaktan... Çocuklarımızın ruh ve beden sağlığı tehlikede.
Biz kadın öğretmenler başta kendi sağlığımız paralelinde ailemiz, öğrencilerimiz ve arkadaşlarımızın sağlıklarının güvende olmadığını düşünüyoruz. Ve kendimizi nasıl koruyacağımız kaygısını yaşıyoruz. Okullar açılsın istiyoruz ama gerekli önlemler alınarak. Hala öğretmenler aşı olmadı. Ve biz sahaya çıkıyoruz.
Okullar açılsın elbet, bir nesil dört duvar arasında yaşıyor... Ancak tam kapanmanın ardından virüs kontrole alınınca, önlemlerin tümü sağlanınca, hijyen ve bulaş kaygımız olmayınca, öğrenci ve öğretmenlerin, eğitim emekçilerinin tümü aşılanınca sağlıklı bir biçimde açılsın okullar…
Fotoğraf: Taylor Wilcox/Unsplash
İlgili haberler
Biz eğitimciler eşitsizlik uçurumunun bire bir tan...
Eğitim emekçisi Duygu Erdoğan 1 yıl boyunca pandeminin öğretmen ve öğrencilere bilançosunu özetledi:...
Salgında kadın eğitim emekçisi olmak…
Eğitim emekçisi Dilek Mercan ‘26 yıllık meslek hayatımda hiç bu kadar sıkıntılı yorucu bir dönem yaş...
Türkiye genelinde 2.4 milyon öğrenci eğitime erişe...
MEB verilerine göre Türkiye genelinde öğrencilerin yüzde 15’i uzaktan eğitime erişemedi. Urfa’da yüz...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.