22 yaşındayım. Üniversiteyi yeni bitirdim. Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneğine yeni üye oldum. Çevremdeki insanların ölmeye başlamaları, maruz kaldığımız şiddet üzerine daha çok düşünme isteği uyandırdı.
Sosyal medyada şaşalı görünen hayatların gerçeğindeki üzüntüleri ve baskıları görmezden gelerek genç kadınları aşağılar duruma geldik. Yaşanan baskı, yoksunluk ve yoksulluk umutsuz genç kadınlar yetiştirdi. Kim olduğumuzu, neler yapabileceğimizi bilmeden savrulan hayatlar yaşar olduk. Hayallerimiz bizim değil, bize gösterilen insanlar gibi yaşayabilmek oldu derdimiz.
Ulaşamadığımız hayatları elde edebilmek uğruna kaybettiğimiz değerlerimiz, farkında olmadan hayatlarımızı görmezden gelmemize sebebiyet verdi. Genç bireyler olarak bizlere sundukları rol modeller düzenin tasarladığı “güzel” kavramı altında yaratılan gerçeklikten uzak kadınlar oldu, o kadınlar gibi görünebilmek uğruna canımızı hiçe sayacak noktaya geldik. Görünüşümüzle kendimizi var etmeye çalışan bireyler olmaya başladık. İnsani duygulardan uzak kapitalizmin zorunlu kıldığı tüketimcilik bizlerde statü için her şeyi yapma durumu oluşturdu.
Biz genç kadınlarda toplum tarafından yaratılan “Kendine yetememe durumu ve sorumluluk alamayacağımız korkusu” sahip arayışına yol açtı. Farkında dahi olamadan psikolojik şiddete maruz kalıyoruz. 15-16 yaşlarında genç kadınlar partnerleri tarafından baskı (dışarı çıkarmama, sosyal medya hesaplarına el koyma, giyim tarzımıza müdahale, karşı cinsle görüştürmeme, düşüncelerimize saygı duymama) altına alınıyor.
Şiddet zamanla katlanarak artıyor, bunun sebebi küçük yaştan itibaren aile yaşantımızda ve okul hayatımızda (ilköğretim, ortaöğretim, lise ve üniversite) toplumsal cinsiyet eğitiminin verilmemesidir. Televizyonlarda, dergilerde ve reklamlarda sürekli güçsüz ve muhtaç kadın karakterleri görmemiz başka bir seçeneğin var olabileceğini aklımıza getirmiyor. Karşımıza sürekli erkeklere ihtiyaç duyan kadınları çıkarmaları henüz ergenlik döneminde karakter arayışında olan genç kadınları güçsüzlüğe yöneltiyor. Yüzde 1’lik kesim lüks içinde yaşarken benzer şartlarda yaşamak isteyen biz genç kadınlar çalışarak aynı imkanlara ulaşamıyoruz. Özendirildiğimiz pahalı hayatlara ne kadar çabalasak da ulaşamayacağımızın farkındayız. Maalesef kolay yoldan (uyuşturucu satışı, içi boş içerik üretimi vb.) para kazanmanın yollarını arar olduk. Kolay görünen yollar aslında benliğimizden, bedenimizden, kişiliğimizden vazgeçmemizi getiriyor.
Sistem bıkmadan, tüketen aynı tip insanları yaratmaya devam edecek biz dur demediğimiz sürece. Hayatın hiçbir noktasında kurtarılmayı bekleyen kadınlar olmamalıyız. Güçlü olmak zorundayız, var olabilmek için hayatta kalabilmek için kendimiz olmalıyız. Sistemin yarattığı kadınlara dönüşmek zorunda değiliz. Biz kendi düzenimizi yaratmalıyız. Hayatlarımız bize ait ve bize ait kalmalı.
İlgili haberler
Çocuklar için alternatif bir dernek: Şeker Portaka...
20 yıl önce kurulan Şeker Portakalı Eğitim Derneği, çocuklara alternatif eğitimler düzenliyor; düşün...
‘Dernek hem soluklandığımız bir çatı hem de bir ok...
Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneğinin kadınlara kattıklarının yanında kadınların da Derneğe katt...
‘Z Kuşağı’ tartışmaları | Genç kadınlar ne yaşıyor...
Gençlerin, genç kadınların neler yaşadıklarını ve neler istediklerini, tepkilerini, çözümü nerede bu...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.