Benim yaşadıklarımı kimse yaşamasın
Hem eşinden hem eşinin ailesinden şiddet görmüş bir kadın, şiddete rağmen çocukları için evliliğini sürdürmeye katlanırken 8 yaşındaki kızının, eşi tarafından istismara uğradığını öğreniyor...

Türkiye’nin mağdur kadınlarından biriyim. Adım Zeynep. Doğma büyüme İzmirliyim. 2007 yılında görücü usulüyle evlendim. Doğuya gelin gittim. Hayatın zorluğunu ve yokluğunu da orada öğrendim. Yeri geldi aç kaldım. Dokuz yıllık evliliğimden bir kız, dört erkek çocuğum oldu. Bu yıllar içerisinde eşimden her türlü şiddete maruz kaldım. (Eşim epilepsi hastasıymış, evlendikten sonra öğrendim.)
Çocuklarım için evliliğimi yürütmeye çalıştım. Ailem bizim geçimimizi sağladı. (Temel ihtiyaçlarımı İzmir’den gönderiyorlardı.) En son eşimden ve kaynanamdan gördüğüm şiddetle hastanelik oldum. Bu şiddet sonunda tüm kaburgalarım kırıldı. Yakın köyde oturan ablam ve eniştem sayesinde hastaneye ulaştırıldım. Tedavimden sonra sığınmaevine gönderildim. Yanımda bulunan tüm hastane personelinden Allah razı olsun, ailem gelene kadar bana sahip çıktılar. Ailem beni sığınmaevinden alıp İzmir’e getirdi. Bu süreç içinde çocuklarım köyde kaldı. Üç ay haber alamadım çocuklarımdan…

BEN BURADA KALMAK İSTEMİYORUM
Bu süreçte büyüklerin araya girmesiyle çocuklarım için eşimle barışmaya mecbur kaldım. Ailem ev kiraladı, eşyaları döşedi. Eşim, kızım ve üç oğlumla İzmir’e geldi. Sekiz aylık olan küçük oğlumu getirmedi. Ben sorunca kaynamam ve kayınpederim köyde yalnız kalmasın diye orada bıraktığını söyledi. Aslında amacı benim tekrar köye dönmemdi. Bu benim ölümüm demekti… Ailem beni köye göndermek istemedi. Kaldığım sürede şiddet devam ediyordu… Beni köyde kalan çocuğumu göstermemekle tehdit ediyordu, daha sonra çocuklarımla beraber köye kaçırmaya çalıştı. Eşime ailemdeki kimsenin güveni kalmamıştı. O yıl içinde eşimin davranışları çok değişmişti ben anlam veremiyordum, bazı geceler önce onun uyumasını bekleyip daha sonra uyuyordum. Çünkü her uyandığımda onun uyanık ve kendi kendine konuştuğuna şahit oluyordum. Bana sık sık çocuklarla köye dönmeyi teklif ediyordu. Benim şartım da; dönüşte küçük oğlumu da buraya getirmesiydi. Şartımı kabul etti. Köyde bir ay kaldılar ve bu süre içinde beni sürekli yanına çağırdı. Köye dönersem beni yaşatmayacaklarını biliyordum. Tek gayem çocuklarım için direnmekti… Çocuklarımı telefonla aradığımda özellikle kızımla görüştüğümde ağlamaklı bir sesle “Anne ne zaman geleceksin! Ben burada kalmak istemiyorum” diyordu. Benim aklımdan asla kötü bir şey geçmedi çünkü yanında babası vardı ne kadar bana karşı kötü de olsa onların babasıydı onları koruyacağını düşündüm. Ben gitmemekte direnince köye, apar topar dört çocuğumla geri dönmüştü. Küçük çocuğumu yine aynı mazeretle köyde bıraktı… Ben yine hasretimle kaldım… Sustum…

ANNE BABAM BİZİ ÖLDÜRÜR
Köyden dönen çocuklarımla hasret giderdim. En azından dört çocuğum yanımdaydı, yaklaşık iki yıl boyunca en küçük oğlumun sesini en fazla iki kez duydum. Bu durumdan kimseye bahsetmedim. Köyden dönen kızımın şen şakrak hallerini, içine kapanık mutsuz biri almıştı. Çocuğumun bu durumu beni çok endişelendiriyordu. Ne zaman tatil anılarını konuşsak karnının ağrıdığını söylüyordu. Orada bir şey olduğu hissine kapıldım. Bir gece uykum üç çocuğumun da birlikte ağlamasıyla bölündü. Yatağımdan nasıl kalktığımı bilemedim hemen çocuk odasına doğru koştum. Işığı yaktım. Işığı yakmamla gözlerime inanamadım. Eşim yarı çıplak kızıma cinsel istismarda bulunuyordu. Benim için hayat durdu o an, zaman durdu, nefes durdu. “Ben anne miyim?” diye diye kendi kendime dövündüm durdum, hayır ben anne değilim! Anne demek bu değildi… Hatırımda kalan attığım çığlıktı... Hatırladığım tek şey çığlıklarımdı, uyanıp kendime geldiğimde üzerim ıslak bir şekilde banyoda yerdeydim. Kendime gelir gelmez çocuklarıma bakmaya gittiğimde uyuyorlardı. Aceleyle bir şekilde üstümdekileri değiştirip hemen kızımı uyandırdım. Ağlayarak uyanan kızım “Anne babam bizi öldürür” dedi. “Korkma kızım yanında ben varım” dedim, “Anlat bana kızım ne oldu?” hıçkırıklara boğulan kızım bana sarıldı.

12 BUÇUK YIL CEZA ALDI
Bir bir anlatmaya başladı; babasının onu köydeyken, eski harabe evlere zorla götürdüğünü, akşamları kendi yatağına bana su getir bahanesiyle çağırdığını, bir ay boyunca sürekli ona cinsel istismarda bulunduğunu anlattı. Duyduklarıma, gördüklerime inanamadım. Kendimi suçlu buluyordum. Ne ağlayabiliyordum, ne de tepki verebiliyordum çünkü o 8 yaşında bir çocuk. Bana babasının yaptığının iyi bir şey mi, kötü bir şey mi olduğunu sordu, “Sana da aynısını yapıyor mu?” gibi sorular soruyordu. Ben de kızım bu anlattıklarının aynısını polislere de anlat dedim. Karakolda polislere daha fazlasını anlattı. Bilmediğim birçok şeyi orada öğrenmiş oldum. Devlet dört çocuğumu yetiştirme yurduna yerleştirdi, bir yıl boyunca yurtta kaldılar. Eşimle boşandım. Birinci dereceden akrabalarım bana inanırken, uzak akrabalarım bana inanmadı. Sürekli dışladılar. Mahkeme süresinde kendimi savunamadım. Devlet gerçeği ortaya çıkardığında 17 duruşma geçmişti. Eski eşim bu duruşma sonunda 12 yıl 6 ay hapis cezasına çaptırıldı. Ben de ihmalden suçlandığım için dört çocuğumun velayeti dedelerine verildi. Kan davası çıkmasın diye korktum… Sustum…
Daha sonra kızımın velayetini almayı başardım. Şimdi onunla beraberim. Buna da şükür… Bu mektup yaşadıklarımın sadece bir özeti… Benim yaşadıklarımı kimse yaşamasın, hiçbir anne tatmasın bu duyguyu. Kızım için direnmek zorundayım, hayat… İnsanların hem kızıma hem bana alaycı bakışları arasında ayakta kalmak zorundayım. Ben bir anneyim, buradan bütün annelere sesleniyorum güçlü olun çocuklarınıza sahip çıkın…
Ben bir anneyim!

İlgili haberler
Simurg, nam-ı diğer Zümrüdü Anka

Bir hikayedir okuyacağınız, yaşamın tam orta yerinden. Mücadele eden, direnen, yaşamı kuran, kendini...

İçinde renkler yüzen bir mektup

“içine koca bir dünya sığdıran bu mektup düştü yoluma bugün. heyecandan konuşamadan aradım selma’yı…...

Korkmayın, susmayın; bu bizim ayıbımız değil

Çocukluğunda eniştesinin istismarına uğrayan, aile baskısıyla şikayetini geri çekmek zorunda kalan b...