Ben de saçlarıma taç istiyorum
Zekine Dündar Malatya'da tanıştığı kuaför bir kadının hikayesini onun ağzından aktarıyor

Asude; ince, kırılgan bakışları vardı.

Bir iklime motif motif işlenir gibi acılar yüzüne parça parça işlenmişti.

Yarısı tatlı yarısı tuzlu sular gibi hayata karışıp gitti. Motif motif işlenen hayata. Hiçbir şey umduğu gibi gitmedi. İçinde kalan küçük yaşam enerjisinde kendini evde bekleyen işlere ve sorunlara harcıyordu.

Sabah aydınlığıydı ve kadının emeği büyüyen gündü. Işıktı sözcükler... Onlar bağırdıkça seslerinin çıktığı her yer bir yaz mevsimiydi. Gecenin karanlığında sokulur gelir, ortalık aydınlanmadan ben yola düşerim... Çalıştığım kuaföre gitmek için dükkânın kapısını açar, etrafı temizler, çayı ocağa korum. O zaman ortalık aydınlanır, hava tazelenir, gökyüzü açılırdı. Nasıl desem; ben bir emekçiyim. Emeğinin karşılığını alamayan bir bireyim.

“Kadınca”, “erkekçe” diye ayrım yapıyorsunuz ya ben de onlardan biriyim. Gecenin karanlığına kadar çalışırım. On beş yıldan fazla süredir bir kuaförde çalışıyorum. Burada karşılıksız bir çalışma var. Ne bir sigortam ne de bir sosyal güvencem var. Bir robot gibi çalışıyorum. Hastalansam bile çalışmak zorundayım. Hafta sonları düğünler olur; geç saatlere kadar çalışırım.

Bayramlarda sabahlara kadar çalıştığım oluyor. Adı da “mesai(!)...” Çalışmaktan canım çıkıyor. Yaptığım iş; insanların kıllarını temizlemek, düzeltmek. Kesip attığım bu kıllar bile benden değerli. Haftalığımı bile eşim alıyor. Her hafta sonu kuaförün kapısına gelip dayanır, haftalığımı alıp cebine koyar. Benim o parada hakkım yokmuş gibi davranıyor. Çalışan ben; parayı yiyen eşim. Kendim için alışveriş yapmak bir lüks. Üzerime bir kıyafet almış değilim. Kuaför sahibinin verdiği eskilerini giyiyorum.

İşe başladığımda benim de hayallerim vardı. Çalışıp kendi paramın sahibi olacaktım. Emeğimin karşılığı diyecektim ama hayal ettiğim gibi olmadı ne umutlarla başlamıştım ben de paramı aldığım zaman alışverişe çıkıp hiç kimsenin giymediği bir kıyafet alıp üzerime giyecektim. Kendi alışverişimi kendim yapacaktım oysa şu an her şeye uzaktan bakıyorum.

Göz gözü görmeyen karanlıkta işe gidip geliyorum. Birbirinin gözlerine bakıp da ışıldayan kadınlar var karşımda. Benim onlardan ne eksiğim var, diye düşünüyorum. Onlar çalışmadıkları halde parayı rahatça harcıyorlar. Perma yaptıran saçlarını boyatan hatta saçlarına kaynak yaptıranlar bile var.

Kimi de saçlarına özel taç yaptırıyor. Neden bu kadınlar gibi değilim? Paramı harcayamıyorum ha bugün ha yarın derken o zevke hiçbir zaman ulaşamadım.

Hani kadın çalışınca yüzler gelecekti her bahar bir yaz olur, bir ağaç yeşerir evlerin dumanı tüter, bense güz yaprakları gibi düşüyorum. O dumanı yıllardır ben tutturuyorum zaten. Önce güz sonra kış oluyorum. Döküldükçe dökülüyorum. Hiç çiçek açmadım. Değirmenin ağzındaki buğday gibi ezim ezim ezildim. Yalınkat hayatıma kaldığım yerden devam. Çardakta beni bekleyen müşteriler var. Onlara şimdi çay götüreceğim.

Görsel Canva Pro yapay zeka görsel üretme aracı ile oluşturulmuştur