Kız kardeşlik kavramına ve bunun toplumsal karşılığının varlığına, gerekliliğine yürekten inanan bir kadınım. Patriyarkanın türlü sebeplerle kadınları ayırdığı, bu şekilde varlığını kolaylıkla sürdürdüğünün farkındayım. Bu nedenle hiçbir nitelik fark etmeksizin zora düştüğünde elimi hiç çekinmeden uzatacağım bir sürü kız kardeşim var.
Evet, sadece kadın olduğu için bir kadının tarafını tutmak fikrinin kendi içinde barındırdığı çelişki ile uzun süre cebelleştim. Daha sonra benim tasvip etmediğim türlü davranışlarda bulunan kadınların benim kız kardeşim olup olmadığını düşündüm. Gerçekten böyle mi düşünüyorum, yoksa bir ütopyanın mı içerisindeyim diye.
Örneğin şunu sordum kendime; “Bugünlerde en çok maruz kaldığım bir konunun gerçek öznesi olan bir kadının yanında olur muyum zora düştüğünde?” Kimden bahsediyorum. Bir başörtülü kadın olarak başörtüsü ile yaptığı haksızlıkları örtmeye çalışan, bunu bir simge olarak kullanan kadınlardan bahsediyorum. Bir dönem medya sektöründe çalışırken tanıştığım yahut hâlihazırda etrafımda olan birçok kadından. Bir dönemin mağdurları olan ancak imkan sahibi olduklarında türlü haksızlıkları yapmaktan çekinmeyen kadınlar.
Tüm bunları görmek son zamanlarda beni gerçekten üzen gelişmeler oldu. Önce başörtü taktığım için her yerde kendimi açıklama gereksinimi duymaya başladım. “Hayır onlar gibi değilim” diyebilmek için. En yakınlarımdan tutun da herhangi bir kadın toplantısında ilk kez gördüğüm insanlara kadar herkes bilmeliydi benim onlar gibi olmadığımı, düşünmediğimi.
Sonra başörtüsünün de öznelliği olduğunu düşündüm. Her başörtüsü takanın arkasında aynı hikaye olmadığını. Bu nedenle başörtüsüne karşı olan insanları da karşıma aldım, herkesi aynı kefeye koymanın hiç de adil bir hareket olmadığını anlattım.
Bir zamanın iktidara karşı direniş, zora baskıya karşı mücadelenin göstergesi olan başörtüsünü türlü mücadeleler sonucunda rahatlıkla takan ve sonrasında da çizgisini değiştirmeyen kadınların varlığından da haberdardım çünkü.
Başörtüsüne karşı görüşlerimi söylediğim insanlar beni ya kazanılmış ya da kaybedilmiş biri olarak görüyor. İnsanın dış görünüşü, hayatının her alanı hakkında her türlü baskıya karşıyım.
Maruz kaldığım ve toplumumuzda daha niceleri olan karşıtlıklar sürekli üretiliyor. Biz ataerkinin diliyle birbirimize karşı durmaktan her konuda haklılığımıza olan o zehirli inançtan vazgeçmediğimiz müddet kadına karşı uygulanan hiçbir baskının önünü alamayacağız. Bırakın insanlar hayatlarıyla ilgili kararları kendi istedikleri gibi alsın. İnanın zihninizdeki bu tabuları yıkmak o kadar kolay ki? Neden kendinizi bu hapishanenin içerisinde tutuyorsunuz?
İlgili haberler
Geçmişte başörtüsü için verdiğimiz mücadele ne içi...
Ankara Etimesgut'tan bir okurumuzun mektubu bu. Çelişkileri olan, çelişkilerinin farkında olan bir k...
Çarşafların, örtülerin anlattığı Maya kadınları
Maya kadınları acılarını, dirençlerini, yaşama isteklerini ilmek ilmek işleyerek hayatta kalmaya, ha...
İranlıların yarısı zorunlu başörtüsüne karşı
İran’da hükümetin yaptığı bir araştırmaya göre halkın yarısı başörtüsünün bir zorunluluk olmaktan çı...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.