Kimsenin iki dudağı arasında değiliz
Sevgili kız kardeşlerim hayatın mutfağında biz varız! Bu sınavı KHK’lerle yönetilen memlekette sesimizi çoğaltığımız, dayanıştığımız, sokakları cesaretimizle donattığımız an kazanacağız.

Kafamı kaldırıp göğe, kocaman bağırmak istiyorum “Hayır” diye. Sabah evden çıkarken mesela.. Kuş seslerinin arasından, meyve ağaçlarının çiçeklerine, oradan gökyüzüne değen baharın uçlarına. Ve yol boyunca düşlediğim umudumun kokusu bu bahar hepimizi sarsın. Bu aralar yenilenme zamanı, haydi en güzel türkülerimiz direnç olsun, umut olsun. Çünkü biz mırıldanmaya başlamazsak kimse tek çemberli halaylara durmayacak.

Bilirsiniz çoğunuz Ankara’nın soğuk yüzünü. Ama biz kadınlar daha iyi biliriz, Ankara’dan çıkan ve her birimizin yaşamlarına değen o kasvetli gri havayı. Yalnız bu mu? Şunu da biliriz, neredeyse yaprağın kımıldamadığı OHAL günlerinde kadınların Meclis kapısına dayanarak “Bu yasa geçmeyecek” seslerini dalga dalga büyüttüklerini.

Ülke gündemi bir acayip, devletliler bir dediğini ikinci gün onaylamıyor. Fakat en sevdikleri şey, kız çocuklarını baş göz etmek, onlara kumdan kaleler yapıp çoluğuyla çocuğuyla bir erkeğe teslim etmek. Küçücük bakkallarda göstermelik bile olsa “18 yaş altındakilere sigara satılmaz “ibaresi varken, 12 yaşındaki kız çocuklarına biçilen bir gelecek Mecliste onaylanmaya çalışılıyor.

Ne yana baksak içimizi sıkan haberler. Kadınlar, çocuklar, hayvanlar, doğa; para, güç hırs, iktidar arzusuyla yanıp tutuşanlarca hiçe sayılıyor. Ve kendini her şeyin odağında zanneden canının istemediği olunca da mağdurluk çıkmazına giren bu saplantılı zihniyet, her sabah tektipleşen medya tarafından ne yapmamız gerektiğini salık veriyor.

BENİM UMUDUM VAR BİZDEN
Ama mesela Çanakkale’den Ankara’ya yürüyerek gelen ve yürüyüşlerini tüm dünya çocuklarına armağan eden; ihraç edilen ama sözünü her gün büyüten; sahnede bile olmalarından tedirginlik duyularak indirilen, yasaklara “Hiç birimiz artık sahnelerden inmeyeceğiz” diyen kadınlar... Her şeyin sansürlendiği şu ortamda ihtiyacımız olan en önemli şey “umut” deyip festivale koyulan kadınlar. Ve emeğin, geleceğin, sokakların, mücadelenin, barışın damla damla çoğalan kadınları varken yüzümü çok ama boş konuşanlara dönmeyenler.

Sevgili kız kardeşlerim hayatın mutfağında biz varız! Bu sınavı KHK’lerle yönetilen memlekette sesimizi çoğaltığımız, dayanıştığımız, sokakları cesaretimizle donattığımız an kazanacağız.

Söylesenize, savaş sevmeyene haddinin bildirildiği bu zamanlarda karnındaki bebeğiyle barış bildirisi dağıtan, “Ben halkım” deyip üniformalı onlarca erkeğe meydan okuyan, Çanakkale’den Ankara’ya yol alan, 10 Ekim Ankara Katliamı sonrasında herkesin susturulmaya “öfkeli çocukların” görmezden gelinmeye çalışıldığı zamanlarda “Biz bitti demeden bu dava bitmeyecek” diyen ve başrolde kadınlardan başka kim vardı?

Benim umudum var bizden! Düştüğümüz yerden güçlenerek kalktığımız anlardan umudum var. Umudumuz ortaklaşsın, birbirimize yol olsun. Sahneyi devralıp, yerimizi kimsenin iki dudağı arasına bırakmayıncaya dek.

İlgili haberler
10 Ekim Katliamı’nın ardından anneler anlatıyor...

10 Ekim’de barış için gittikleri Ankara’da yaşamlarını yitirenlerin yakınları anlatıyor: Adalete güv...

‘3 kadın 40 milyon ses’ diyen kadınlar Ankara’da

Çanakkale’den ‘3 İnsan, 3 Kadın, 3 Anne’ sloganıyla yola çıkan 3 kadın, son durakları olan Ankara’ya...

Çanakkale’den Ankara’ya ulaşan kadınlar imzaları M...

Çanakkale’den ‘3 İnsan, 3 Kadın, 3 Anne’ sloganıyla yola çıkan 3 kadın topladıkları imzaları Meclise...