
Ben, devlet hastanesinde sürekli işçi kadrosunda çalışan bir işçiyim. Altı aydır zamsız çalışıyoruz. Yetkili sendikanın altı ay sonra yeni aklına geldi ve zam talebinde bulunuyor. Sormak istiyorum: Altı aydır neredeydiniz?
Yeni akıllarına geldi, basın açıklaması yaptılar. Onu da tam işçinin yemek saatine denk getirerek yaptılar. Eğer ses getirmek istiyorsan, açıklamayı işin yoğun olduğu zamanda yap ya da bir saat iş durdur.
Danışıklı dövüş! Yani, “Sen bana bir şey deme, basın açıklamamı yapayım ama öğlen yemek saatine denk getireyim. Senin de kaybın olmaz, ben de açıklamamı yaparım, göstermelik.”
Diyanet’e de bir sorum var: Günahmış ya iş yavaşlatmak kamuda. Peki, altı aydır zamsız çalışırken günah olmuyor da iş yavaşlatınca mı günah oluyor? Yarı aç, yarı tok geçinirken kimse sormuyor hâlimizi. Kendilerine gelince hiçbir şeyden tasarruf yapmazken, işçilere “Tasarruf yapın, zam istemeyin” diye fetva veriyorlar. Yazıklar olsun! Biz işçilerin kimsenin malında, mülkünde gözümüz yok. Biz, hakkımız olanı istiyoruz; alnımızın terini versinler istiyoruz.
Hükümetin açıkladığı yüzde 16 zam teklifi, sefalet dayatmasıdır. Buna karşı sadaka değil, hakkımız olan insanca yaşanacak bir ücret talebimiz var. Hakkımızı almanın tek yolu da bir araya gelip omuz omuza mücadelemizi büyütmektir.
Fotoğraf: Freepik
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.