‘6284’ü dayanışmamızla uygulatıyoruz’
Onca kadın bu ekonomide ne tek başına bir yere gidebiliyor ne de kalıp mücadele edebiliyor. Kadın dayanışmasıyla hayatlarımızı yeniden kurabiliyoruz.

25 Kasım’ı geride bıraktık. Ellerimizde şiddete karşı çıktığımız renkli dövizlerle, hayatı eşit yaşamak istediğimizi anlatan sloganları söyledik hep bir ağızdan. Kadınların bir araya gelmesi, eşitlik talep etmesi valilik, kaymakamlık kararlarıyla yasaklanmaya çalışıldı.

Biz de fısıldadık birbirimize “Sen şuradan git, ben buradan gideyim” diye. Kimse yanındakinin korkmasına izin vermedi. Kadıköy’den, Tuzla’dan kalktık geldik. Nasıl yaptık bunu? Anahtar kelime dayanışma. Her kapıyı açar mı dayanışma? Ya da dayanışma yan yana yürümek mi sadece?

Her gün şiddet kıskacında yaşayan bizler biliyoruz; “Haklarımız bizim” sloganını atarken Mirabal kardeşlerin ve daha nicelerinin mücadelesinden öğreniyoruz. “6284’ü uygula” yazarken dövizlere, biz 6284’ü uygulamayan memurlara hâlâ şikayetlerimizi götürüyoruz. Ama tek kadın gitmiyor karakola, 10 kadın gidiyoruz. Kadın avukatlar da bir parçası oluyor. 6284’ü dayanışmamızla, yan yana gelişimiz ve ısrarımızla uygulatıyoruz.

Şiddet gösteren çoğu fail yasalarla, yönetmeliklerle korunuyor. Bu yetmezmiş gibi korunaklı mafyatik tiplerle, suç ağlarının kullanışlı aparatlarıyla da karşı karşıya geliyoruz. “Tek başımayım, en iyisi vazgeçeyim. Karşı durmaktan kaçıp canımı kurtarayım” diyen onca kadın bu ekonomide ne tek başına bir yere gidebiliyor ne de kalıp mücadele edebiliyor. Kadın dayanışmasıyla hayatlarımızı yeniden kurabiliyoruz.

Her şeyin dileğimiz gibi olmadığını biliyoruz. Bazen dayanışmaların da yetmediğini ama yalnız olmadığını bilen, önündekinin hayatta kaldığını gören her kadın yarınından umutlanıyor. Bu yüzden çağrılarımız dayanışmaları büyütmeye ve her kadının bu umudun parçası olmasına dair.

Fotoğraf: Evrensel