Bir hak olan kreşler yaygınlaştırılmalı
Kreşlerin, tüm ebeveynleri kapsayacak şekilde merkezi yönetim ve yerel yönetimler tarafından ücretsiz bir şekilde sağlanması önemli.

Milyonlarca çalışan, kamusal hakları olan kreş talebinde bulunurken Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı’nın valiliklere gönderdiği 18 Kasım 2024 tarihli yazıyla belediye kreşlerinin kapatılması, yenilerinin açılmaması talimatı verildi. Toplumun bütün kesimlerinden tepki gören bu anlayışın birden fazla boyutu var.

KREŞLER NEDEN KAPATILIYOR?

Türkiye’de sanayileşmeyle birlikte ihtiyaç duyulan kreşler, Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından açılmaya başlanmış, sonrasında işçilerin yoğun olduğu kentlerde fabrika kreşleri, hastane kreşleriyle yaygınlaşmıştı. Ancak 1990’lı yıllardan itibaren hızlanan özelleştirmeler sonrasında kamuya, hastanelere, fabrikalara ait 40-50 yıllık kreşler kapatılmış, Temmuz 2024 tarihinde de zarar ediyor gerekçesiyle 70 yıllık Ege Üniversitesi kreş hizmeti sonlandırılmıştı. Kamu zararı bahane edilerek var olan kreşler de kapatılmaya devam edilecek gibi görünüyor. Kapatılma gerekçeleri ise çocuklarımızın kamunun zararına yol açması!

Kamu kreşleri kapatıldıktan sonra sıra belediye kreşlerine geldi. Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı’nın yazısı üzerine Milli Eğitim Bakanlığı, belediyelerin kreşlerini kapatmak, yenilerin açılmasını da engellemek üzere harekete geçti, kadınların ve çocukların haklarını hedef alan yeni politik uygulamalara başlandı.

İktidar gerek kadınların doğurganlığını öne çıkaran gerek esnek, güvencesiz, düşük ücretli işlerde çalışmasını özendiren; yaşlı, hasta ve çocuk bakım yükünü alarak annelikte kariyer yapmasını isteyen anlayışıyla kadınları dizayn etmeye çalışıyor. Bu şekilde, kadınlar hem devleti bakım hizmetlerine bütçe ayırmaktan kurtarsınlar, hem evlerine hapsolsunlar, hem en niteliksiz işlerde yarı zamanlı çalışsınlar hem de cemaat, tarikat kreşlerine mecbur kalsınlar istiyorlar. Belediye kreşlerinin hizmet vermelerini önleyerek dindar, kindar nesil yaratma hedeflerine ulaşmak için engel olarak gördükleri alternatif kreşleri ortadan kaldırmaya ve ayrıca muhalefet belediyelerinin çalışmalarını baltalamaya çalışıyorlar.

İZMİR’DEKİ 5 ÇOCUK YAŞIYOR OLABİLİRDİ…

Kreşlerin, tam zamanlı, yarı zamanlı çalışan ve çalışmayan ebeveynleri de kapsayacak şekilde merkezi yönetim ve yerel yönetimler tarafından ücretsiz veya uygun ücretli olarak açılması, böylece bakım emeğinin kamusallaştırılmasının sağlanması, düşük gelirli milyonlarca ebeveynin özel kreşlere, tarikat kurslarına mecbur bırakılmasının önüne geçilmesi önemli.

Uygulanan politikalar nedeniyle kadınların ve çocukların kaderlerine terk edildiklerine ve bedelinin ağır ödendiğine ilişkin en güncel örnek İzmir’de 5 çocuğun yanarak ölmesi oldu. Bu olay, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve kuruluşlarının (il müdürlükleri, sosyal hizmet merkezleri, huzurevleri, çocuk bakımını sağlayan kuruluşları v.s.) toplumda yaşanan/yaşatılan sosyal sorunlara çözüm bulma kapasitesini kaybettiğine, böyle bir niyetinin bulunmadığına, çocukları ve kadınları koruyamadığına açık ve acı bir örnek. Vakaya doğru bir şekilde müdahalede bulunulmuş olsaydı, kadının ve çocukların içinde bulunduğu durum iyileştirilebilirdi. Ama en nihayetinde çocukların haklarının korunmadığı, çocuk koruma politikalarının hayata geçirilmediği; hak temelli, adil ve gerçekliği olan bir “çocuk koruma sistemi” inşa edilmediği ve kadını koruyan, çalışmasına alan açan bir sistemin oluşturulmadığı gözler önüne serildi. Oysa çocuk koruma sistemi inşa edilmiş olsaydı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı hak temelli yaklaşımla politikalar üretebilseydi o 5 kardeş, anneleriyle birlikte yaşamaya devam ediyor olabilirdi.

SORUMLU KİM?

Burada gerek merkezi hükümet tarafından gerekse de yerel yönetimlerce açılması kaçınılmaz olan kreşler önem kazanmaktadır. İzmir vakasında, çocuklar geçici süreyle haklarında acil korunma kararı alınarak kurum bakımına yerleştirilebilirdi. Yaşam koşullarının düzeltilmesi için kadınla çalışma yapılarak yeni bir eve taşınması, kadının düzenli ve sürekli gelir getirecek bir işe yerleştirilmesi sağlanabilirdi. Bunun sonrasında haklarında danışmanlık tedbiri kararı alınan çocuklar, anne yanına döndürülerek annenin çalışma saatleri arasında kreşten faydalanmaları sağlanabilirdi.

Kurum bakımı çok masraflı diye kuruluş açmayan, koşullar ne olursa olsun mümkün olduğunca çocuğun aile yanında ekonomik destekle kalmasını sağlayan, sosyal harcamaları çocukların ölümü pahasına kısan, devlete pahalıya mal olduğu için çocuğun kurum bakımına yerleştirilmesini uygun gören, meslek elemanlarına öcüymüş gibi bakan, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nda Sosyal Çalışma Görevlileri başlığı altında yaptığı değişiklikle işin eğitimini alan meslek elemanlarıyla, sosyal hizmet mesleği eğitimini almamış olan meslekleri aynı torbaya koyan ve aynı işi yaptıran, tedbir kararlarının uygulanmasını ve takibini güçleştiren politikalardır o çocukların ölümünden sorumlu olan.

Sonuç olarak; çocukların doğumundan reşit oluncaya dek okulda, sağlık kuruluşlarında vb. takibini yapacak ve çocuğun yararına aykırı bir durumla karşılaşıldığında müdahale sistemini harekete geçirecek bir çocuk koruma sistemi mutlaka kurulmalı; bu sistem içinde ebeveynlerin ve çocukların hakkı olan kreş her mahallede açılmalı ve kamusal olmalı. Ücretsiz kreşler açılmalı; sağlık kuruluşlarında sosyal hizmet uzmanı, psikolog görevlendirilmeli; yarı zamanlı, esnek, düşük ücretli istihdamdan vazgeçilmeli; cemaat/tarikat yurtları ve kursları kapatılmalı; kadınları iş yaşamından kopararak eşitsizliği derinleştirecek kreş kapatma kararından vazgeçilmeli; herkes için tam zamanlı ve güvenceli istihdamın koşulları sağlanmalıdır.

KREŞ HAKKI ANAYASAL BİR HAK!
Anayasa’da, kreş hakkının dayanağını oluşturan ibareler yer almaktadır; özetle kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir ve devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Kadının ve çocuğun maddi ve manevi varlığını geliştirmesi, kadın-erkek eşitliğinin sağlanması ve çocuğun korunması kapsamında devlet, bizzat harekete geçerek kurumsal erken çocuk bakımı ve eğitimi hizmetlerini yaygınlaştırmalı ve herkes için erişilebilir kılmalıdır. Ana-babanın ve çocukların bu hizmetten ve tesislerden yararlanma hakkını sağlamak için uygun olan her türlü önlemi almalıdır. 

*Emekli sosyal hizmet kurumu çalışanı

Fotoğraf: Unsplash