GÜNÜN KİTABI: Komünist Manifesto
Emperyalizm var oldukça savaşlar da kaçınılmazdır. Marksizm sadece kapitalizmi eleştirmez, halklara savaşsız, sömürüsüz, bir yaşamın alternatifini sunar.

Marksizm, sadece felsefi alanda değil, ekonomi, tarihi yorumlama, sosyoloji ve birçok bilim dalında 20 ve 21. yüzyıla damgasını vuran, ondan öncesi ve sonrası diye dünyanın yeniden algılanmasına yol açan bir toplumsal değişim teorisidir. Marx ve Engels’in birlikte kaleme aldığı Komünist Manifesto ise insanın nasıl yaşaması, çalışması, özgürleşmesi, kısacası insana dair bir bütün olarak tüm yaşam şeklini ele alır; siyasi, ekonomik, sosyal çerçeveyle dünyanın sadece yorumlanmasını değil, değişiminin teorisini belirtir. Komünist Manifesto dünyada İncil’den sonra en çok okunan, üzerinde en fazla tartışılan kitaplar listesinin başlarında yer almasına rağmen bizde ise uzun yıllar yasaklı kitaplar listesinin başlarında yerini korudu. Komünist Manifesto’nun günümüzde de çok fazla okunduğu söylenemez. Kuşkusuz bunun nedenlerine yaklaşırken konu genel kitap okuma oranının düşüklüğü ile bir bütün olarak ele alınmalı. Bu metin özelinde ise ağır olduğu yargısı, anlayamama endişesi, geçmişte okunduğu mazereti, güncel olmayacağı düşüncesi, komünist kavramın bilinmemesi veya yanlış yorumlanması, felsefi ve siyasi kitaplara yeterince ilgi gösterilmemesi, roman olmaması ve asla yok olmayan kominizim korkusu bunlardan bazılarıdır.

Karl Marx ve Friedrich Engels’in kaleme aldıkları Komünist Manifesto dört bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde sınıflar anlatılır, burjuvalar ve proleterler. Öncelikle bu bölümün güncelliğini koruyup, korumadığına bakalım: Kitapta yer alan “Burjuvazi, bugüne kadar el üstünde tutulan ve önlerinde yerlere kadar eğilinen mesleklerin tüm saygınlığını çekip almış; hekimi de avukatı da rahibi de şairi de bilim adamını da kendi ücretli emekçisi yapıp çıkarmıştır.” bölümünün güncelliğini kaybettiğini söylemek mümkün mü? Doktorlar, itibarsızlıktan, şiddetten, kötü çalışma koşulları ve düşük ücretten dolayı Avrupa’ya göç ederken, emekçiler ise hastane kapılarında doktor bulamamaktan yakınırken “Giderlerse gitsinler” cümlesi henüz belleklerden silinmedi. Yine metinde yer alan “Burjuvazi, ailenin duygusal peçesini çekip indirmiş, aile ilişkisini basit para ilişkisine indirgemiştir.” Cümlesinin bugün günceliğini yitirdiğini kim iddia edebilir? Sermaye sistemi ekonomik sözleşmeye dönüşen evliliklerdeki boşanmaları engellemek için dini baskının yanı sıra hukuksal engel arayışında olduğu artık saklanmıyor. Yine metinde bulunan bu bölüm sanki bugünü tarif etmiyor mu? “Ürünler için durmadan genişleyen bir pazar gereksinimi, burjuvaziyi yeryüzünün dört bir yanına salar. Burjuvazinin her yerde yuvarlanması, her yere yerleşmesi, her yerle bağlantı kurması gerekir.” Irak işgali, emperyalist güçlerin Orta Doğu’daki oyunları, Rusya’nın Ukrayna çıkarması ve son olarak Siyonist İsrail’in Filistin çıkarması bu değerlendirme dışında düşünülebilinir mi? Yine her gün Filistin’den gelen yeni görüntüler “Sözün kısası, burjuvazi kendi suretinde bir dünya yaratmaktadır” cümlesinin güncelliğini göstermeye yetmez mi? Bugün çarşı, pazar ve emek sömürüsü “Bir emekçinin üretim maliyeti, neredeyse tümüyle, yaşayabilmesi ve soyunu sürdürebilmesi için gerekli geçim olanaklarıyla sınırlıdır” cümlesinde somutlanmıyor mu?

İkinci bölümde yer alan Proleterler ve komünistler: Komünizmin bilinmemesi, yanlış aktarılması ve sistemin uzun yıllardır “Sizin var olan tek evinizi de komünistler elinizden almak isterler.” şeklinde kara propagandanın yaygınlığı. Oysa Komünist Manifesto’da “komünizmin ayırt edici özelliği, genel olarak mülkiyete son vermek değil, burjuva mülkiyetine son vermektir… Komünistlerin kuramı tek bir tümcede özetlenebilir: Özel mülkiyetin ortadan kaldırılması”. Günümüzde emekçiler bir ömür boyu çalışıp başını sokacak bir ev edinemezken son yıllarda zenginleşerek trilyonlarla oynayan, açlarla dalga geçercesine doları saçına bukle yapan insanların mülkünü onaylayabilecek bu ülkede tek bir emekçi var mı? Metinde burjuva mülkiyetine son verilmesi yer alırken bugün çıkarılan kentsel dönüşüm yasası değil rant yasasıyla sistem sermayenin mülkünü koruma altına alarak, emekçinin dişinden, tırnağından artırarak aldığı eve göze dikmektedir.

Üçüncü bölümde Sosyalist ve Komünist literatürün genel hatlarıyla açılımı yapılmaktadır.

Dördüncü bölüm ise Komünistlerin günümüzdeki çeşitli muhalefet partileri karşısındaki tutumu yer almaktadır. Bu bölüm dünyanın içinde bulunduğu duruma ve emperyalistlerin oyununa karşı sınıf eksenli bakan partilerin, mücadele örgütlerinin ve devrimcilerin bugün somut görevler çıkaracağı bir bölümdür. Bütün dünya halkları haftalardır ‘yürekleri ağzında’, Filistin’den gelen haberlere, görüntülere kilitlendi. Emperyalist ülkeler destekliyor, Siyonistler vuruyor, Filistin halkı tüm dünyanın gözü önünde ölüyor. Sözde Filistin yanlıları ise bir yandan Filistin’e sözde destek mesajları açıklarken öte yandan savaşın sürmesi için İsrail’in ihtiyaç duyduğu lojistik desteği sağlamaya, ticari alışverişlerini sürdürmeye devam ediyorlar. Filistin çocuk mezarlığına dönerken sözde insani yardımlarla sorun çözülemez. Silah tekelleri var olduğu müddetçe savaş kaçınılmaz. Silah tekellerinin beşte dördü Amerika’nın elinde.

Silahlar için de pazar lazım. Savaşlar olmazsa silahlar tüketilemez; Körfez savaşı, Bosna savaşı, Ukrayna işgali, bitip tükenmeyen Orta Doğu çatışmaları ve Filistin işgali, Gazze’deki haksız savaş, olası sıçramalı daha büyük bir dünya savaşı…

Emperyalizm var oldukça savaşlar da kaçınılmazdır. Marksizm sadece kapitalizmi eleştirmez, halklara savaşsız, sömürüsüz, bir yaşamın alternatifini sunar. Marksizm dünyayı okuma, yorumlama biçimidir; insanın nasıl özgürleşmesi gerektiğinin teorisidir. Marx’ın deyimiyle “Dünyayı anlamak yetmez, onu değiştirmek gerekir.” Kavram kargaşasının ayyuka çıktığı, yorum ve algılarda kenardan köşeden kapitalizme hizmet edildiği günümüzde Komünist Manifesto halkların özgürlüğünün, dünyanın değişiminin yol göstericisi, ışığı olmaya devam ediyor. Bugünün görevi anlamak, algılamak, güncel dünyayı bu çerçevede yorumlamak ve değiştirmektir. Sadece Avrupa’yı değil, yeniden tüm Dünya’yı bir heyula korkusu kaplayacağı zamana…

Görsel: Nebat Bukrek/Ekmek ve Gül

İlgili haberler
GÜNÜN KİTABI: Oyuncu

Sibel Öz, ‘Oyuncu / Yeşilçam Yıldız Sisteminde Bir Anti-Yıldız: Adile Naşit’ kitabıyla Adile Naşit’i...

GÜNÜN KİTABI: Frida ile Mandalina

Frida ile Mandalina, odağında sevginin yer aldığı bir ilk okuma kitabı. Uzun süredir hayvan barınağı...

GÜNÜN KİTABI: Mavi Yıldız

‘Çevremizde neler oluyor’u anlatan, ‘Mavi Yıldız’la Dilge Güney Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün özüne...