Birden çok kadının tek portresi: Otuzların Kadını
Tomris Uyar’ın Otuzların Kadını öykü kitabıyla okuma yolculuğumuz kendimize, annemize, ebemize, anneannemize, hatırlayabildiğimiz kadarıyla ötelere yani her anlamda kendi geçmişimize.

Biz kadınlar, önceki kuşaklardan yardımlaşma, paylaşma, el verme, sır vermeme gibi adına geleneksel dense de özünde etik, evrensel değerleri kısmen de olsa almaya çalıştık. Ne güzel bir addettir: ölü evine tepsilerle, kazanlarla götürülen yemekler. Düğün evindeki dayanışma… Ya da komşudan gelen yemeğin kabını boş geri çevirmeme. Kokusu gitmiştir diye yapılan helvanın, hamurun yakındakilere dağıtılması… İyi günde, kötü günde omuz verme…

Efsane yazar Tomris Uyar’ın Otuzların Kadını öykü kitabıyla okuma yolculuğumuz kendimize, annemize, ebemize, anneannemize, hatırlayabildiğimiz kadarıyla ötelere yani her anlamda kendi geçmişimize. İşe, telaşa, endişeye, çola çocuğa, bir şeylere yetişme kaygısına kısacası elimizdeki her şeye küçük bir mola Otuzların Kadın’ıyla. 

Geçmişimize, anılarımıza yapacağımız yolculuk esnasında satır aralarında kaybolmamak olası değil. Tıpkı rüyadaki yolculuk gibi: hani bilirsin ya geçtiğin mekanları fakat ilk kez yol almanın şaşkınlığıyla. Bir yağlıboya portresinin iç çizgilerini okumakla başlar her şey. Yabancı değil artık, bizden biri; öylesine tanıdık anan, bacın, eşin, dostun, arkadaşın… Bu kadar mı tanıdık olur, sanki bizden öte bizden biri. Otuzların Kadını birbiriyle bağlantılı birden çok kadının bir portredeki görünümü. Aslında resimde görünen yüz yazarın annesi fakat yaşadıkları, diğer kadınların yaşadıklarının aynısı; sanki birçok kadının öyküsü.

Asla anlayamayacağım bir sorudur ayrılan kadına "Neden boşandın?" sorusu. Portresi çizilen kadın da kocasından neden boşandığını kimselere anlatmadı. Bu soruya tek yanıtı, “Konuşabileceğimiz hiçbir şey yokmuştu ki sanırım temelde doğruydu.”

Yazarın yenilikçi arayışının örneği olarak kabul edilen bu eserde Tomris Uyar başarısız iki evliliği olan annesi üzerinden ülkenin içinde bulunduğu siyasi atmosferi de yalın bir dil ile anlatır. Siyasal, politik, ekonomik yansımanın toplumsal değişimdeki rolünü bireylerin içsel yolculuğu ve dönüşümüyle anlatır. Kitap bittiğinde kendi yolculuğumuz başlar.

Fotoğraf: Nebat Bukrek/Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Bir kitap: Ana

Sarhoş baba çürümeye yüz tutmuş kapitalizmi, ana emeği, Pavel ise uğruna mücadele ettikleri geleceği...

Bir Kitap: Afrodit Buhurdanında Bir Kadın

Biter mi memlekette iş kazaları; yoksullar için çile, kadınlar için taciz tükenir mi? Kocası iş kaza...

Bir kitap: Çalınan Hayatlar

'Alman gazeteci yazar Wolfgang Bauer 2015’te Nijerya’ya gider, Boko Haram’ın elinden kaçmayı başarmı...