MEKTUP
Eşini kaybedince çocuğuna tek başına bakmak zorunda kalan bir kadının sosyal yardım alabilme çilesi: Gizlice AKP’ye üye yapıldı.
‘Ne oluyor arkadaşlar torbacı mıyız, bıkmadınız mı kanamalarınızı saklamaktan!’
‘Bir kez daha düşünüyorum birileri büyük kentlerde sürekli tüketirken, ki aslında şehir bizi tüketirken, Simizar ninenin süt makinesinin başındaki üretkenliğinin mutluluğunu yakalayabiliyor muyuz?’
‘Kahramanımız bize yardım eder mi? Ya sen deniz gözlümüz? Rüyalarda hasret giderebilir miyiz ki biz galiba bilmiyoruz ama şunu biliyoruz ki; SİZİ ÇOK ÖZLEDİK...’
Çorlu Ekmek ve Gül Grubunun gerçekleştirdiği Atma-Paylaş etkinliğinde kadınlar bir taraftan ihtiyaçlarını giderirken diğer taraftan ekonominin gidişatını konuştu.
Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneğinin kadınlara kattıklarının yanında kadınların da Derneğe kattığı çok şey var. Kurulduğundan bu yana yaptıklarını değerlendiren kadınlar yeni dönemi de planladı.
‘Bir buçuk yıldır dergiyi takip ediyorum ve içeriğinden de oldukça faydalanıyorum hele kapak resimlerine bayılıyorum’
Bir yandan yaşamımız gittikçe zorlaşırken bir yandan da eğitimin kalitesi düşüyor.
Sendikaya üye olduk diye kapı önüne konduk. Bize bu hakkı veren devlet 138 gündür nerede? Maalesef devlet de işverenden yana, hatta kolluk güçlerini üzerimize salacak kadar.
Sabahın erken saatlerinde başlayan aşure telaşı... Aslında aşure biraz işin bahanesi, en doğrusunu kadınlar söylüyor: “Herkes kendisi için yaşar hale geldi ama hayat zorlaşıyor yan yana olmak lazım.”
Evliliği boyunca kızı ile birlikte kocasının şiddetine maruz kalan Durgül Yazıcıoğlu anlattı. Durgül, kızının velayetini almaya çalışan eski kocasının şiddetinden ve tehditlerinden hala kurtulamadı.
Eğitim harcamalarını bile gidermeye çalışırken kılı kırk yaran işçi kadınlar bu ekonomik koşullarda güzel bir geleceği yan yana gelmeden yaratabilirler mi?
Mamak’ta bir araya gelen kadınlar: ‘Artık zamanımızı sadece ev işleriyle geçirmeyeceğiz. Daha çok bir araya gelip bir şeyler üreteceğiz.’
‘Çocuklar özgürce, saatlerce anne babaları kaygılanmadan koşup oynuyor, yüzüyorlardı. Çünkü anne babalar herkesin en az kendileri kadar çocuklarını sahiplenip, koruyacağını biliyordu.’
‘Orası bizim bir haftalık özgürlük alanımız daha iyiye daha güzele, daha özgür yarınlara ulaşmak istediğimiz.’
Nasıl ki artık bir kız kardeşimizin, bir çocuğun canı yandığında sesimiz daha gür, daha kalabalık, daha kararlı çıkıyorsa işyerlerimizdeki amirlerin tavrı da değişir, değişmeli, değişecek...
Bu sadece benim hikayemden küçük bir parça. Benim gibi kim bilir kaç kişi aynı yokluğu yaşıyor. Açlıkla boğuşuyor. Beni duyacak, seni duyacak kimse yok mu!
Duruşma listesini okurken 12 yaşlarında bir çocuk yanıma geldi, ‘Abla o benim davam’ dedi. Bir anda bedenimde bir uyuşma hissettim, çocuk, ‘Adını dahi söylemek istemediğim babam tarafından’ dedi.
Gittiği alışveriş merkezinde bir erkeğin sözlü şiddetine maruz kalan genç kadın, sadece kendisine şiddet uygulanmasına değil yaşadığı şiddete kimsenin müdahale etmemesine de karşı ‘Ben varım!’ diyor.
Saçları kısa olduğu bahanesiyle sokak ortasında darbedilen Z.C mektup yazdı. Z.C. mektubunda ‘Tek bildiğim artık bir şeyler yapmalıyız. Buna ‘DUR’ demeliyiz’ dedi.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.