Sevgili Ekmek ve Gül;
Bizler bir metal fabrikasında çalışan bir grup kadın işçiyiz. Geçtiğimiz günlerde fabrikamızda erkekler tuvaletinin kapılarına bir kadın arkadaşımızla ilgili ağza alınmayacak laflar yazılmış. Bu durumu öğrenen arkadaşımız insan kaynaklarına gidip bu işin üzerine gidilmesini, kendisiyle ilgili yazılanları kimin yazdığının araştırılmasını istedi. İnsan kaynakları arkadaşımıza “Avukatınla fabrikanın avukatı buluşsun yasal yollardan hakkını ara” dedi.
Bu süreçte arkadaşımız ruhsal anlamda çok kötü oldu. Biz de bütün kadınlar olarak toplanıp tekrar insan kaynaklarına gittik. İşveren o kadar kadını karşısında görünce çok şaşırdı, muhtemelen birlik olmamızı beklemiyordu. Bizler kadın işçiler olarak bu işi yapan erkek işçinin açığa çıkarılmasını talep ettik. “Bugün arkadaşımızın başına gelenler yarın başka birimizin başına da gelebilir” dedik ve yazı örneklerinin araştırılması için polis çağrılmasını ya da erkek işçilerin toplanıp uyarılmalarını ya da eğitim görmelerini istedik. İşveren bu taleplerimize karşılık fabrikaya kesinlikle polis sokamayacağını söyledi; ama çok iyi biliyoruz ki grev olsa, direniş olsa fabrikaya ilk çağrılacak olan polis olur.
Bunları yaşadığımız için görüyoruz ve şunu da çok iyi biliyoruz ki kadınlar evde eşleri, işyerinde iş arkadaşlarının, sokakta hiç tanımadıkları erkeklerin tacizine ya da şiddetine maruz kalıyor. Bütün bunlara karşı ise tek yol, dayanışmayı kurmaktan ve bu olayların takipçisi olmaktan geçiyor.