Tek güvencemiz birbirimiz, birliğimiz
Kılıçdaroğlu’nun yalan söylediğini düşünen bir kadın ‘Başta bir şeyleri düzeltecek ardından istediklerini yapacak’ diyor. Oysa isteyenin istediğini yapmasının önündeki tek engel bizim örgütlülüğümüz.

Bu seçim sürecini haklarımızın, hayatlarımızın nasıl olacağına dair pek çok hesabı yaparak geçirdik, geçirmeye devam ediyoruz. Koşulları daha iyi olan bir ülkede kendimizi daha rahat hissedeceğimiz alanlarımızın olması isteği bütün kadınlarda ortak, ancak bu alanların nasıl olması gerektiği hepimizde çok farklılaşıyor. Sokakta, mahallede, okulda karşılaştığımız kadınlar neler düşünüyorlar ve bu çok çeşitli kaygıları aşmamızın yolu nedir?

Türkiye’de de tüm dünyada olduğu gibi sağ popülist akımın yükseldiği bir dönemden geçiyoruz. Diğer ülkelerdeki söylemler gibi Türkiye’de yaşanan sorunların sebebi de “dış güçler” ya da “göçmenler” olarak işaret ediliyor. Gerici söylemlere kanalize olan, yaşanılan ekonomik sorunların faturasını mültecilere kesen insanlar yıllardır burada yaşayan göçmenleri zorla yollamak istiyor. Yaşanılan sorunların bir kısmını bunun çözeceğini düşünüyor. “Suriyeli kadınlar ve çocuklar kalsın” diyerek daha korumasız gördükleri, savaşamayacak insanların burada kalmasını kabul eden de var. Sinan Oğan’a oy veren ancak ikinci turda oy kullanmayacağını belirten üniversiteli bir kadın şöyle bir kaygısını dile getiriyor örneğin: “Suriyelileri yollayınca ya Amerika bize savaş açarsa?”

KADINLAR KAZANSIN

Kılıçdaroğlu’na oy vermek istemeyen, ikinci turda oy kullanmayacaklardaki kaygı “Ya daha kötü olursa” şeklinde. Kadınları, kitleleri oldukça edilgenleştiren ve sadece sandığın mutlak bir sonuç yaratacağı, bir şeylerin daha kötü olma durumuna müdahale edemeyecek oluşumuz gibi bir yanılgıyı yansıtıyor bu soru. Benzer bir şekilde Kılıçdaroğlu’nun yalan söylediğini düşünen bir kadın “Başta bir şeyleri düzeltecek ardından istediklerini yapacak” diyor. Oysa seçtikten sonra isteyenin istediğini yapmasının önündeki tek engel bizim örgütlülüğümüz, bu seçimden Erdoğan ya da Kılıçdaroğlu kazanarak çıksın istemiyoruz, kadınlar kazanarak çıksın istiyoruz.

Millet ittifakının sandığı işaret eden ve harici her refleksi bastırmaya yönelik tutumunun durağanlığa sebep olmasını fırtına öncesi sessizlik olarak değerlendiren bir genç kadın bu meselenin bizde büyük bir patlamaya yol açmasını beklediğini söylüyor. HÜDA PAR’ın Meclise girmesi pek çok kadının kimi zaman şakaya vurduğu kimi zaman büyük kaygıyla yaklaştığı bir durum. HÜDA PAR’ın gerici söylemlerinin yarattığı kaygı örgütlü kadınların gücünün öneminin atlandığı bir tabloyla eşlik ediyor. “Onlar çok güçlüler, biz örgütlensek de elimizden bir şey gelmez.” diyen var. Öte taraftan da “AKP, HÜDA PAR’a o kadar alan açmaz, kadınların haklarının ellerinden alınmasına o kadar izin vermez, yoksa herkes Erdoğan’ı suçlar” diyen var, sanki mevcut iktidar her gün kadın haklarına daha çok saldırmıyormuş gibi. Nesnel koşulları doğru değerlendirememek ve kendimizi siyaset alanının dışarısında görmek tahminler üzerinden “Böyle olur, şöyle olmaz” siyasetini yapıp bıraktığımız biz süreci inşa ediyor.

BİZE HER YER MECLİS KÜRSÜSÜ OLMALI

Kadınların korku ve öfkesinden beslenerek büyüyen gerici her tutuma karşılık bizler somut olaylara somut tepkiler vermeliyiz. Ne olur, nasıl olurlar üzerinden yürüttüğümüz komplo teorileri İstanbul Sözleşmesi’ni kaldıran, 6284 ü tartışmaya açan, pek çok cinayetin üstünü örten tek adam iktidarının bizlerden aldığı hakları geri almamıza da elimizde kalan hakları korumamıza da fayda etmez. Genç bir kadınla sohbetimizde Meclise dair kaygılarını konuşurken şöyle bir cevap vermişti: “Mecliste çok az kadın var, kadınların yaşadıkları sıkıntılar dile getirilmiyor. Kadın milletvekili sayısı artmalı.” Bugün kadınların ihtiyaç ve taleplerine göre şekillenmeyen Meclise karşılık bizler bulunduğumuz her alanı meclis kürsüsü gibi değerlendirmeliyiz. Birlikte olmamız bize yaşadıklarımızın hesabını sorma gücü verecek, en temel haklarımızı hedefe koyanlara, haklarımızı pazarlık konusu yapanlara karşı durabilmemizi sağlayacak. Yan yana gelmediğimiz müddetçe olmasına imkan vermediklerimiz, geleceğimizi inşa etsinler diye bel bağladıklarımız tarafından hayata geçirilir, ancak yan yana gelirsek yapamayacağımızı sandıklarımızı ise biz hayata geçiririz. Kaygılarımız içerisinde boğulmamamızın tek yolu bütün kadınlara sağlanacak hakların biz kadınlar tarafından güvence altına alınması.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
AKP’nin seçim kozu: ‘Bize oy vermezseniz sosyal ya...

Her an “Yardımlarım kesilir” korkusu yaşamadığımız bir düzeni kurmayı istemenin cevabını sandıkta ve...

Kadın düşmanlarına 'dur' demek için...

Balıkesirli kadınlar ülkeyi kadınlar için yaşanmaz hale getirenlere 'dur' demek için 28 Mayıs'ta san...

Cumhurbaşkanı Erdoğan dönemlerinde kadına yönelik...

Cumhurbaşkanı, kadına yönelik şiddetin iktidarları boyunca yok olma noktasına geldiğini söyledi. Anc...