Bir evi kuruyor, bir dünya yaratıyor kadınlar. Öyle bir mücadele veriyor ki çevresindeki hayatlar için dönüp de bakmıyor bile kendine belki bir ömür boyu, sormuyor “Benim neyim var?” diye. İzmir’den İskenderun’a Kız Kardeşlik Köprüsü çalışmalarının bir parçası olarak gönüllü sağlıkçılarla birlikte kurduğumuz sağlık çadırından, İskenderun merkezine uzak mahallelere sağlık taramalarına çıktığımızda, hasarı az gibi görünen bir evdeki kadınlar düşündürüyor bana bunları.
Kapılarını çalıyoruz ve kiminin ağlamasına neden olan o soruyu soruyoruz: “Nasılsın?” Kimininse gözünün içi parlıyor: “Ne olur bir kahvemi için…” Kadınlarla aramızdaki gönül bağını, sarılıp ağlayarak dertleşmeleri bir kenara bırakıyorum, kadınlar koca bir kaygı denizinde yüzüyorlar, durup dinlenecek, uzanıp güneşlenecek vakitleri olmadan.
ŞİDDETİN SARSINTISI HİÇ BİTMİYOR
Kız Kardeşlik Köprüsü dayanışma paketlerimizi verdiğimiz ilk evdeki kadın bizi ve hediyemizi görünce duygulanıyor. İçeri girecek vaktimiz yok aslında ama ağlamaya başladığında içeriye giriyoruz, girerken de depremin travmasını atlatmak çok zor olacak, diyoruz, “Yok, deprem değil, derdim başka” karşılığı geliyor. Meğer yıllarca kocasından şiddet görüp boşanan ve dört çocuğu için mücadele eden bu kadın evvelsi gün oğlu tarafından şiddete uğramış, açıp gösteriyor göğsünün orta yerindeki morluğu, “Bak, evlat dediğin, 41 yıl büyüttüğün çocuk, yapar mı bunu anaya?” Kadınların hayatlarındaki şiddet depremden sonra, kötü günlerde de sürmüş belli ki, hem de artarak.
Kendini unutarak didiniyor kadınlar. Gittiğimiz çoğu evde hatırlatmak zorunda kalıyoruz çoğu kadına “Önce kendine iyi gelmelisin ki başkasına da iyi gel, kendini böyle unutma” diye. Kocası geldiği için çekinen bakışlarla sohbet ediyoruz, yanlış bir şey dememek için bin dereden su getiriyor. Hediyelerimizi verip nasıl olduğunu sorduğumuz bir başka kadın ağlayarak sarılıyor hepimize teker teker. Sağlık sorunu olup olmadığını sorduğumuzda uyuyamadığını söyleyen kadın meğerse depremden önce de uyuyamıyormuş. Gözlerini bağlıyormuş uyumak için. Biz bunu deprem vesilesiyle sorunca öğrenmiş olduk, ancak belli ki hayatındaki kaygılar depremden çok daha öncesine ait. Çok uzun zaman beklemiş birisinin ona gelip “Nasılsın?” diye sormasını.
YARDIMLAR DEVLETTEN DEĞİL HALKTAN
Bir sonraki evde 21 yaşında anne olan bir kadın “Çocuklarım benimle büyüyor, ne güzel” diyor ve yanındaki 19 yaşındaki kadın da annelik hayallerinde, okumayı da çalışmayı da silmiş kafasından. Neden mi silmiş? Şehir dışında okumasına da çalışmasına da izin vermemişler ve yollamamışlar. Kadınlara roller verilmiş ve hayatları bu rollere sıkıştırılmış gibi Gültepe’de.
Koca bir medeniyetin, şehrin, hayatın yıkıldığı bugünlerde en büyük yanılgı yardımın devletten, patrondan geldiğini sanmak olur bir kez daha görüyoruz sınıf çelişkisinin derinliğinde. Kocası işten atılan kadınlar “Hepsi üst üste geliyor” diyerek anlatıyorlar durumlarını. “Eşim, çocuklarım enkaz altındaydı” demesine rağmen atılıyor birisi 25 yıldır çalıştığı işyerinden tazminatını bile alamadan. Dükkanı yıkılan bir başkası var, “6 ay erteleyeceklermiş kredi borçlarını, 6 ay sonra ne yapacağız, belli değil ki” diyor. Yıkıntının içerisinde hayatta kalmak çok zor. Çünkü o yıkıntıda yalnızca molozlar, tuğlalar yok. İşsizlik, borç, şiddet, hastalık var. Bu koca yıkıntı belli ki yıllarına mal olacak insanların kaybettiklerini geri kazanmak için mücadele ederken. Oysaki kaybettiklerini kazanmak için de çok mücadele vermişlerdi. Aynı mahalleden bir amcanın sözüyle bitireceğim bu yazıyı: “Neresi yıkılır deseler, bizim bu eski evler en önce yıkılır derdim. İnsanların bir sürü para verip kredi çektiği 2 yıllık şuradaki binalar yıkıldı.” Yıkılan evlerinin başından ayrılmayan insanlar için kolay mı bunca yıldır biriktirdikleri emekleri bırakmak, enkaza çevrilmiş koca bir emeği izlemek?
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Sağlık çadırımız İzmir'den İskenderun'a doğru yola...
Kız Kardeşlik Köprüsüyle Hayatı Yeniden Kuruyoruz kampanyamıza verilen destek günden güne büyüyor. İ...
İskenderun’daki çadırkentte açıklama: 36 gündür ne...
‘Depremzede kadınların ve diğer halkın ihtiyaçlarını karşılamak için elimizden geleni yapacağız. Mal...
AFAD, İskenderun'da çadırlarımıza el koydu: #Kızka...
AFAD, İskenderun Mustafa Kemal Mahallesi’nde depo olarak kullandığımız çadıra, kadın- çocuk çadırlar...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.