Kandıra F Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan Eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak, geçtiğimiz gün cezaevinden sorularımıza yanıt verdiği mektubuna ek olarak bir de Ekmek ve Gül’e ‘haber’ hazırladı. Kışanak’ın pandemi sürecinde ağır koşullarda çalışan infaz koruma memuru kadınların yaşadıklarını, çalışma koşullarını anlattığı yazısı şöyle:
İnfaz koruma memurlarının çalışma koşulları çok ağır. “Sabah 8, akşam 5” sistemi ile çalışan az. Büyük çoğunluğu “vardiya” sistemi ile çalışıyor. Eskiden 24 saat çalışıp, iki gün izin yapıyorlardı. Pandemi nedeniyle idari personel “esnek çalışma” sistemine geçti, ancak içerideki görevliler şimdi (son iki aydan beri) 10 gün üst üste çalışıp, 20 gün izin yapıyorlar. Onlar da içeride mahpus. Şaka yoluyla “Bugünleri bir kenara yazalım, ileride başımıza bir hapislik gelirse hesaptan düşeriz” dedikleri bile oluyor.
Özellikle çocuğu olan kadınlar açısından son derece problemli ve zor çalışma koşulları. Zorluğun büyük bir kısmı da F tipi sisteminden kaynaklı. Üçer kişilik hücrelerin her birinin sayımını almak, havalandırma kapılarını sabah-akşam açıp kapamak, kantinden alınan malzemeleri dağıtmak, üç öğün yemek, günde bir kez ekmek ve gazete dağıtımı, yazılan dilekçe ve mektupları almak, gelen mektupları dağıtmak, mahpusları avukat görüşü ve SEGBİS’e çıkartmak vs. derken kadınlar bir saniye bile durmuyorlar. Bir bardak çay içmek, yemek yemek için vakit bulamıyorlar.
Sadece kadınların kaldığı bölümde sanırım 40-50 hücre var. Her gün her bir hücrede kalan mahpusların ihtiyaçları için, her hücreye en az günde 5-6 kez gidip gelmek zorundalar. Tabii bütün bu işlerin yanı sıra bizleri hücreden her çıkardıklarında (revir, avukat, SEGBİS vs. nedeniyle) üzerimizi aramak ve hücreye geri getirdiklerine bir daha arama yapmak zorundalar. Bazen günde 7-8 kez üst aramasından geçtiğimiz oluyor. Bizler için eziyet, görevliler için gereksiz iş yükü. F tipinin acayip kuralları var. Bütün bu işler toplam 10 personel ile yapılıyor, arada temaslı olup karantinaya alınan, sağlık veya farklı sebeplerle izne ayrılan olduğunda sayı daha da azalıyor. Pandemi nedeniyle işçiler fabrikalara, gardiyanlar cezaevine hapsedilerek çarkı çevirmeye çalışıyorlar.
SENDİKALI OLMAK, TALEPLERİNİ DİLE GETİRMEK GÜNDEMLERİNDE YOK!
Özlük hakları ile ilgili en önemli sıkıntıları memur olanlar ile sözleşmeli olanlar arasındaki ücret-izin vb. farklar. Personelin büyük çoğunluğu sözleşmeli ve memurlardan az ücret alıyorlar, daha az yıllık izin kullanıyorlar. Oysa aynı iş yapıyorlar. Bir de “güvenlik personeli” statüsüne geçmek istiyorlar. Yaptıkları işin, bir polisin yaptığından daha az riskli olmadığını söylüyor genel olarak infaz koruma memurları.
Sendikalı olmak, taleplerini dile getirmek gibi bir gündem bu koşullarda hiç konuşulmuyor. Belki seçim yaklaşırsa, oy almak için sözleşmelilere kadro verileceği beklentisi var, hepsi bu kadar…
Türkiye’de her şey o kadar geri gitti ki, eskiden tüm kamuda sendikalaşma vardı emekçinin pazarlık gücü, taleplerini dile getirme imkanı vardı. Buna infaz koruma memurları da dahildi, sanırım şimdi sendikalaşma yasağı olan alanlardan biri de cezaevleri…
Fotoğraf: Pixabay
İlgili haberler
Gültan Kışanak: Halk iradesini ‘mat’ etmek mümkün...
4 yılı aşkın süredir cezaevinde tutulan, pandemide daha ağır bir tecritle karşı karşıya bırakılan, b...
Gültan Kışanak ve Sebahat Tuncel’in yargılanması 9...
Sebahat Tuncel ve Gültan Kışanak hakkında verilen hapis cezalarının bozulmasının ardından yeniden ba...
Gültan Kışanak’tan mektup var: Bir yol bulalım, bi...
25 Ekim 2016’dan bu yana 8 Mart, 21 Mart’a katılmak, açlık grevlerine dikkat çekmek, sokağa çıkma ya...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.