Ekmek ve Gül, Bornova Kadın Dayanışma Derneği, Pirsultan Abdal Kültür Derneği Bornova Kadın Meclisi’nin birlikte düzenlediği söyleşide bir araya gelen kadınlar çocukların sağlıklı yaşaması için bütçe talebinde bulundu.
Bornova’da Ekmek ve Gül İzmir, Bornova Kadın Dayanışma Derneği, Pirsultan Abdal Kültür Derneği Bornova Kadın Meclisi, “Okullarda hijyen ve beslenme sorunu; Bir Öğün Ücretsiz Yemek ve Temiz Okul Mücadelesi” başlıklı bir söyleşi düzenlendi. İZBB Bornova Kültür Merkezinde gerçekleşen söyleşide 9 Eylül Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı akademisyenlerinden Prof. Türkan Günay, Rehberlik ve Psikolojik Danışman, Eğitimci Reyhan Kaygısız, Ekmek ve Gül adına ise yazı işleri üyemiz Nuray Öztürk sunum yaptı.
Çocukluk çağında beslenmenin önemi üzerine sunum yapan Prof. Günay, nüfusun yüzde 26’sının 0-17 yaş arası çocuk olduğuna dikkat çekerek “Büyüme ve gelişmenin hızlı olduğu ilk bin günde enerji, protein ve vitamin gereksinimi fazla, bu dönemde yeterli ve dengeli beslenme çok önemli. İlk 8 bin gün yani 17 yaşına kadar bu süreç devam ediyor. Ülkemizde her 4 çocuktan üçü okul çağında olduğu düşünülürse eğitim yani okullar sağlıklı beslenme için önemli bir mekanizma” dedi.
Sağlıklı beslenmenin içeriğine dair bilgiler paylaşan Günay, Sağlık Bakanlığı Beslenme Rehberini paylaşarak, çocuk yoksulluğuna yetersiz beslenmeden kaynaklı, bodurluk, gizli açlık ve obezitenin arttığına dikkat çekti. Şişmanlık, kanser, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kemik erimesi gibi hastalıkların başka şeylerin yanı sıra beslenmeye bağlı yetişkinlik dönemi hastalıkları olduğuna vurgu yapan Günay, “Beslenme sağlıklı yaşamın ön koşulu, temel insan gereksinimi ve temel insan hakkıdır. Bunu sağlamak devletin görevidir” dedi.
ÇOCUKLARIN DİKKAT VE ALGISI DÜŞÜYOR
Rehberlik ve Psikolojik Danışman Eğitimci Reyhan Kaygısız ise beslenmeyle eğitimin ilişkisini ele aldı. Yoksulluk arttıkça, beslenme sorununun katlandığını, bunun akademik başarıyı olumsuz etkilediğini dile getiren Kaygısız, “PISA sonuçları bunu doğruluyor. Türkiye matematik alanında 37 OECD ülkesi arasında 32. sırada yer aldı. Okuma becerisi ve fende ise Türkiye uygulamaya katılan 81 ülke arasında 34. sırada, 37 OECD ülkesi arasında 29. sırada. Eğitimin niteliğinin yanı sıra çocukların öğrenme becerileri ve algılamasının da zayıfladığı ortada” dedi.
Çocukların dikkat ve algısının her geçen gün giderek düştüğünü söyleyen Kaygısız, “Çocuklardan sabah saatlerinde 15-20 dk içinde kendisini toparlayıp derse katılımının, dikkat ve algısının oluşmasını bekleriz ancak son zamanlarda bu süre 2. 3. derslere kadar uzuyor. Bu durum çocuğun enerjisinin düşük olduğunu yani yeterli beslenemediğini gösteriyor” dedi. Yeterli ve dengeli beslenememenin psikolojik ve sosyal açıdan çocuğu olumsuz etkilediğini söyleyen Kaygısız, “Bodurluk gittikçe yaygınlaşıyor, obezite artıyor, yaşıtlarından kısa olan ya da şişman olan çocuklar psikolojik ve fiziksel zorbalığa maruz kalabiliyor” dedi.
ÖĞRENCİLERİN YARISI OKULDA HİÇBİR ŞEY YİYEMİYOR
“OECD ülkeleri içerisinde ortalama eğitim görme süresi en düşük ülkeler arasındayız. Okul terkleri artıyor. Bunun beslenebilme ile doğrudan ilişkisi var” diyen Kaygısız, “Kendi okulumda 1100 öğrenciden 200’ü yemekhanede 120 TL ödeyip 4 çeşit tabldot yemek yiyor. Ortalama günde 200 öğrenci kantinden alışveriş yapıyor. 200 öğrenci de evden yemek getiriyor. Kalan 500 öğrenci ne yapıyor? Sonra çocuklar niye anlamıyor diye soruluyor, cevap açık çünkü açlar. Bu nedenle okullarda bir öğün ücretsiz yemek verilmesi çok önemli” dedi.
Yazı İşleri Üyemiz Nuray Öztürk ise 2022 yılından beri sürdürülen bir öğün ücretsiz yemek kampanyasının hangi koşullarda ortaya çıktığına, toplumun tüm kesimleri tarafından sahiplenilen bir talep haline nasıl dönüştüğüne, bir hak oluşuna, neden acil gerçekleşmesi gerektiğine, bu hakkın nasıl kazanılacağına ilişkin örnek verilerle sunum yaptı.
Kampanya başladığı 2022’de her dört çocuktan birinin okula aç gittiğini, bugün bu rakamın her üç çocuktan biri olarak değiştiğini kaydeden Öztürk, “TÜİK verilerine göre yoksul çocuk sayısı ve oranı 2016’dan beri artış eğilimini sürdürüyor, 2022’de 9.59 milyon düzeyine ulaşıyor. 2023 yılında 0-17 yaş grubunda çocuk yoksulluğunda AROPE düzeyinin en yüksek olduğu Avrupa ülkesi Türkiye. Ancak MEB başta olmak üzere ilgili bakanlıklar durumu seyretmekten ve tavsiye vermekten öte hiç bir adım atmıyor” dedi.
Tuzluçayır Kadın Dayanışma Derneğinin açtığı dava ve ret gerekçesini aktaran Öztürk, “Anayasa, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi, Çocuk Koruma Kanunu, Umumi hıfzıssıhha Kanunu, Milli Eğitim Temel Kanunu… Tüm bu kanun ve sözleşmeler devletin sağlıklı yaşam ve beslenme başta olmak üzere her konuda çocuğun yararını gözetmek zorunda olduğunu ortaya koyuyor ancak mahkemelerinden bakanlığına gereği ve görevini yapan yok” diye konuştu.
Okul terklerinden çocuk işçiliğine özellikle kız çocuklarına yönelik erken yaşta zorla evlendirmelere varana kadar çocuk yoksulluğunun çok ciddi sonuçları olduğuna dikkat çeken Öztürk, “Çocukların yüzde 42’si yoksul doğuyor ancak eğitim politikaları yoksul doğanın yoksul kaldığı bu sistemi besliyor. MEB bütçesi sermayeye çocuk işçi devşirmek üzere Organize Sanayi Bölgelerinde Özel MESEM’lere, vakıf, tarikat ve cemaatlere aktarılırken, devlet okullarında bir öğün ücretsiz yemeğe, temizliğe para ayrılmıyor” dedi.
En çok bütçenin Milli Eğitim Bakanlığına ayrıldığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını dile getiren Öztürk, “Milli Eğitim Bakanlığı adına 2025 yılı için teklif edilen bütçe teklifi 1 trilyon 452 milyar TL, 2016’de bakanlığın merkezi bütçedeki paıy yüzde 13.38 iken bu oran bugün yüzde10 bile değil. Bu bütçe personel giderleri dışında özel okullara, tarikat okullarına aktarılıyor” diye konuştu.
Bakanlığın tavsiye ettiği sağlıklı beslenme menüsü bir asgari ücretin neredeyse yarısına tekabül ettiğini dile getiren Öztürk, Türk-İş ve BİSAM’ın 4-6 yaş ile 15-19 yaş arası aylık beslenme hesabına dayanarak yapılan belirlemeye göre kurum bütçesinin yaklaşık yüzde 13 ile bütün çocuklara bir öğün ücretsiz yemek verilebileceğini kaydetti. Öztürk, “Bizden sabır isteyenler kaynak yok diyenler yalan söylüyor. Yüzde 80’ini doğrudan ve dolaylı vergilerle halktan kesilen vergilerden oluşturulan merkezi bütçeden patronlara 2024 yılında doğrudan ve vergi muafiyeti olarak aktarılan kaynak 2 trilyon 586 milyar lira… Bu kaynak kamusal eğitime ve bugün çetelerin eline bırakılmış kamusal sağlığa ayrılabilir. Ayrılmalıdır. Ancak bunu sağlayacak olan bizim hakkımız olana sahip çıkma irademiz. Bize daha çok vergi daha çok sömürü dayatan Şimşek programına karşı mücadelemiz. Bu nedenle vergide adalet, az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınsın zenginlere servet vergisi getirilsin talebinin, insanca yaşanacak ücret talebinin yanına bir öğün ücretsiz yemek ve temiz okullar için “bütçe ayrılsın” talebini de eklemek zorundayız. Bunun için daha çok yan yana gelmeli daha çok örgütlenmeliyiz. 2022 yılından beri deneyimlediğimiz süreç bize bu talebin hem büyütülebileceğini hem de kazanabileceğini gösterdi” dedi.
Fotoğraflar: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Bütçeden payımızı patrondan hakkımızı istiyoruz
2024 yılı bütçesinde patronlara destek için bütçeden 376,5 milyar lira kaynak ayrıldı. Bu rakama İşs...
Çocuğunuz için pratik beslenme tarifleri: Bir gün...
‘İnternetten pratik tarif bulayım derken ütopik bir dünyaya düşmüş gibi hissettim. Kuzu incikler, il...
Nereye bakıyor bu bakanlar?
‘Eğitim toplumsal bir mesele ve çocuklara bir öğün ücretsiz yemek talebi de eğitim hakkının bir parç...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.