DERGİMİZDEN
Malatya’dan bir sağlık emekçisi anlatıyor: Serum bile bulunmayan hastaneler, kötü yemekler, liyakatsiz yöneticiler, ödenmeyen haklar ve tükenen sağlıkçılar...
Yerle bir olmuş ‘kutsal mesleğimizi’ layıkıyla yerine getiremeyecek hale sokan, bu Meslek Kanunu’nun hem biz eğitim emekçilerine hem velilere hem de çocuklarımıza sonuçları maalesef çok ağır olacak.
ABD’de 1970’lerden bu yana uygulanan kürtaj yasası, Amerikan Yüksek Mahkemesinin muhafazakâr üyelerinin oylarıyla iptal edildi. Yasa iptalinin ardındakileri ABD’den Dilruba Taş yazdı
Ek zam talebini görmezden gelen, kadınları şiddete mahkum eden iktidar, mültecileri hedefe koyuyor. Bizim ise dayanışma ve mücadeleden başka seçeneğimiz yok.
Haziran sayımız mülteci meselesinden, geçim derdine, ek zam talebine kadar farklı illerde kadınların yürüttüğü tartışmaları yansıtıyor.
Yerli ya da mülteci; insan yerine konulmamaya duyulan öfke bizim kader birliğimizin temeli. Bu kader birliğini bilince çıkarmak için ısrarlı bir çaba ve büyük bir güç birliği gerekli.
‘Ben ülkemde göçmen istemiyorum’, ‘Onlar suça meyilli’, ‘Onlar geldi şiddet, taciz arttı...’ Bu sıklıkla duyduğumuz cümlelerin gerçeklerine gelin birlikte bakalım...
6 yıl önce Suriye’deki savaştan kaçarak Adana’ya gelmiş çocuklarıyla Hena. Korku dolu olsa da geçmişi hiç unutmuyor, ama en büyük hayali kendisi ve çocukları için güzel bir gelecek kurmak.
Samimi bir sohbetle yıkılan önyargılar, sorunun esas kaynağına dair tartışmanın açtığı parantezler, doğru olanı yanlış yerde aramamak için yapılan bir buluşmanın öğrettikleri...
Afganistanlı M. ve ağabeyine, M.’nin sınıf arkadaşlarının velilerinin uzattığı dayanışma elinin değiştirdiklerinin hikayesi bu. Bu dayanışmanın yıktığı ön yargıların hikayesi...
AKP’nin ürettiği yanlış politikaların sorumluluğu da sonucu da göçmenlere yıkılmamalı. Çözüm düşmanlığa düşmek değil, eşitsizlikleri ortadan kaldıracak bir mücadele hattından geçmektedir.
Mekanizmalar el ele vermiş ve bu gençliği yok etmek istiyor. Aile içinde başlayan şiddet sokağa yansırken şiddetin toplumsallaşıyor, giderek mahallede bir gerilime neden oluyor.
Okumak için çalışmak zorunda kalan kadın öğrenciler sadece yoğun temponun altında değil, aynı zamanda giyimlerine karışılması gibi baskıların da altında eziliyorlar.
Uludağ Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğu yaptığı etkinlikte yürüttüğü tartışmalarda, güvenli kampüs ihtiyacının acilliğini ortaya koydu.
Yan yana gelmiş beş altı kadın sohbet ederken bir soru atılıyor ortaya, suratlarda belli belirsiz bir mimik, herkes birbirine bakıyor…
İşte üniversite yönetiminin ‘eşitlik’ anlayışı: Kadına şiddete uzlaştırma, kadın öğrencinin üzerine yürüme, Taciz ile Mücadele ve Önleme Komisyonunu pasif tutma…
Emekçiler sadece ücretlerine zam talebiyle yetinemez, bu talebin iktidarın ekonomi politikalarına karşı mücadeleyle birleşmesi gerekir.
Fahiş kira fiyatları emekçi semtlerdeki şiddet mağduru kadınları daha çok vuruyor. Bu rantın tek sorumlusu ev sahipleri mi? Cevabı Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Adile Doğan veriyor…
‘Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinden biri aradı, gittik görüşmeye. Bize yol gösterdiler. Sayelerinde evimizi tuttuk, hemen eşya desteği sağladılar. O boş ev şimdi benle oğluma yuva oldu.’
Şiddet nedeniyle eşinden ayrılan, yaşadığı şehri değiştiren bir kadın güvencesiz çalışırken, çocuklarının nafakasını da alamıyor. Her gün artan geçim derdiyle baş etme çabasını anlatıyor.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN