DERGİMİZDEN

Sosyal mesafeler, evde kalmalar bu ay tazecik basılan bir kitabı yazmama engel olamadı. Bu ayki kitabımız Ayşen Şahin’den ‘Olay Şöyle Oldu’…

Vajinismus her ne kadar çiftler arası bir sorun olsa da bu durum kadının kendini özellikle eşine karşı yetersiz, beceriksiz, başarısız ve suçlu hissetmesine neden olur.

Uzaktan eğitim ile sürdürülmeye çalışılan eğitim sistemi velileri çileden çıkarmış durumda, kısıtlı imkanlarla çocuklara yetmeye çalışan veliler ‘Yeter artık!’ diyor.

‘Çocuklar dışarıda virüs var sakın çıkmayın’ dediğimde ‘Sen neden çıkıyorsun. Çocuk virüsü mü bu?’ sorularına yanıt bulamadım henüz. İşçilerin hayatı eve sığmıyor. Keşke sığsaydı.

Edremit’te yaşayan kadınların çoğunluğu üreten kadınlar. Özellikle yaklaşan yaz sezonunda salgınının açığa çıkması bu kadınların yaşamını gölgeledi. Şimdi kadınlar kara kara düşünüyor...

Eğer hayatım bir film olsaydı her mendilin yanına bir de not bırakırdım ‘Çocuklarınızın kalbinde yara olmayın ve hiçbir çığlığa seyirci kalmayın…’

Ödenecek faturalar, kiralar ve borçlar var, eve ekmek götürmek lazım. Belli yaşın üstünde bir kadınsanız iş bulmak da çok zor…

Tam da bu dönemde, ödediğimiz vergilerin karşılığını almamız gerekirken, aldığımız tek şey devletin IBAN numarası oldu.

Dersim’de intihar ettiği iddia edilen 28 yaşındaki Esma Kılıçarslan’ı onu yıllardır tanıyan arkadaşları yazdı...

Gelinciklerdi. Üflesen uçardı narin. Koparma. Sevmez tutsaklığı. Gelinciklerdi, kızların saçlarında, boynunda al al. Yüzlerine vurur rengi. Kına türküleri gibi coşkun bir ezgi....’

Kadınların yazdığı, var ettiği Ekmek ve Gül dergimiz yine kadınların emeğiyle ördüğümüz mücadeleyi hatırlatmaya devam ediyor, çünkü kapalı kapılar ardında dahi yapabileceğimiz çok şey var!

Kadınların yazdığı, var ettiği Ekmek ve Gül dergimiz yine kadınların emeğiyle ördüğümüz mücadeleyi hatırlatmaya devam ediyor

Hastalanmadıysa da işini kaybetmiş, aç kalma, borca batma ve evsiz kalma riskiyle karşı karşıya, ruh ve beden sağlığı bozulmuş milyonlar umutsuz bir bekleyiş içinde.

‘Üniversiteden mezun olup işsizlik yığınına katılan biri olarak gelecek kaygısını sonuna kadar yaşarken, bu dönemde bir sağlık çalışanının çocuğu olarak endişe ve korkularım çok daha arttı.’

Ağır çalışma koşulları, az çalışanla çok iş, korunaksızlık, psikolojik baskılar... Sağlık emekçileri tüm bunların sadece kendileri için değil halk sağlığı için de ağır sonuçları olacağını söylüyor.

Biz hastanede çalışan taşeron işçiler savunmasız ve tedbirsiz çalışıyoruz. Kronik hasta olmama rağmen hiçbir hakkım yok, bize maske ve dezenfektan bile verilmiyor.

Hastanelerde alınan önlemlerde bile ayrımcılık söz konusu olduğunu belirtiyor sağlık çalışanı kadınlar. Başhekimlik katlarına alınan önlemlerin diğer servislerde alınmadığını söylüyor.

Salgın bahanesiyle işten atılan Jinda: ‘Çocuğuma yarın ne yedireceğim ya da bu banka borcunu nasıl ödeyeceğim’ düşünceleri yüzünden ne oğlumla ilgilenebiliyorum ne de hasta olmadığım için mutluyum.’

Metal fabrikasından koronavirüs notları: Sabahın köründe servis bekleyen yine biz işçiler oluyoruz. Salgın patronlar ve işçiler arasındaki uçurumun ne kadar derin olduğunu tekrar ortaya koyuyor.

Çok yetersiz bu önlemler yine de salgının fabrikamıza girmesine engel olamadı. Yatan 5 hastamız, sonucu pozitif çıkan 2 hasta çalışanımız var.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.