Nar çatladı, kuyu taştı…
Kadınların seslerini duyurmaya vesile olmaya, onların çağrısını yinelemeye devam edeceğiz. Çünkü kadınlar için nar çatladı, kuyu taştı… Artık bu saldırılara sabrımız kalmadı!

Kadınlar hiçbir hakkını kolay kazanmadı, tarih boyunca… Hiçbir hak öylesine verilmedi kadınlara; kimi zaman yıllarca süren çabalarla, ısrarla, mücadeleyle, iğneyle kaza kaza; kimi zaman gümbür gümbür bir haykırışla, direnişle alındı.  

Rüzgâr esti diye eğilmedi dal, rüzgârı nefesiyle estirdi kadınlar. Birlikte, el ele, kol kola, yan yana büyüdü o nefes. Birlikte büyüttük o rüzgârı. Birlikte yıktık karşımıza çıkan duvarları, yeri geldi el ele tutuşup köprü kurduk o karşımıza dikilen duvarların üzerinden gün ışığına erişebilmek için.

Ne yaptıysak, ne kazandıysak, biz birlikte kazandık, bizim için... Bizden sonraki kadınlar için… Birileri bahşetmedi hiçbir şeyi, birilerinin lütfu değildi haklarımıza ve hayatlarımıza dair olanlar. Bu yüzden “haklarımızdan ve hayatlarımızdan vazgeçmeyeceğiz” sözü bizim ve bizden önceki kadınların ortak yazdığı tarihimizle, emeğimizle, mücadelemizle, geleceğimizle bir. Bu yüzden vazgeçmeme gayretimiz. Bu yüzden kentlerde, sokaklarda, fabrikalarda, mahallelerde “vazgeçmiyoruz” sözümüzü büyütme mücadelemiz.

Karşımıza dikilen duvarları yıka yıka, haklarımıza dönük saldırıların karşısında hesap soruyor, kazandıklarımızı geleceksizlikle, eşitsizlikle değiş tokuş etmemek için mücadele ediyoruz. Kulaklara yasak edilen sesimizi en gür haliyle çıkarıyoruz, “Ve bir nar çatlar, kuyu taşar!”

Sesimizi bastıra bastıra bir kabuğun içine sıkıştırma çabalarına, kırpa kırpa kuşa çevirdikleri haklarımıza, çala çala hiç ettikleri emeklerimizin karşılığına, hayatımızın her alanına müdahale hakkını kendilerinde bulmalarına karşı hayatlarımızı birlikte savunuyoruz!

Boş ya da hamasi değil; kentleri dolduran, gökyüzüne haykırışları ulaşan kadınların gerçeğinden alıyoruz bu sözleri. Bu sözler ki; kadınların gücüyle, mücadele örnekleriyle var oluyor…

5 Ağustos’ta sokağa çıkan kadınların ortak sesi “haklarımızdan ve hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz, İstanbul Sözleşmesini uygula, mücadelemizin geri dönüşü yok”tu. Bu kararlılıkla AKP’nin yıllardır haklarımıza dönük sürdürdüğü saldırı politikasına meydan okudu kadınlar, okuyoruz!

AKP’nin toplu bir paket halinde dört koldan saldırısı devam ederken, kadınlara eşitsizlik dayatılırken ve tek adam rejimini iyiden iyiye yerleştirme girişimlerini sürdürürken bu mücadeleyi daha da büyütmekten, saldırıların kökünü kazımaktan başka çare yok.

Bu yüzden sanmasınlar ki bir günlük bir sokağa çıkıştı bu. Kadınlar korkularını kenara koyup; ısrarı, inadı sırtlandı… O inadı paylaşmaya, o ısrarı sürdürmeye ve yürüttüğümüz mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz.

On yılı aşkın süredir dergimiz aracılığıyla sesini duyuran ve “Nasıl bir hayat istediğimize tepemizdekiler değil biz karar verelim, kendi hayatlarımızı birlikte savunalım!” diyen kadınların seslerini duyurmaya vesile olmaya, onların çağrısını yinelemeye devam edeceğiz.

Çünkü kadınlar için nar çatladı, kuyu taştı… Artık bu saldırılara sabrımız kalmadı!

***

Kadınlar dergimizde haklarından vazgeçmeme ısrarlarını sürdürüyor… İstanbul Sözleşmesinin iptal edilmek istenmesiyle AKP’nin neyi amaçladığınI, İstanbul Sözleşmesine saldırının mahiyetini, topyekun saldırılara karşı topyekun bir mücadele hattını nasıl oluşturacağımızı Sevda Karaca yazdı…

“Haklarımızdan ve Hayatlarımızdan Vazgeçmiyoruz” başlığıyla madde madde haklarımıza dönük saldırıları ve bu saldırılara karşı niçin mücadele ettiğimizi yazdık…

Kürt illerinde artan, devlet güçleri eliyle gerçekleşen çocuk istismarı, genç kadınlara yönelik cinsel saldırılar ve artan şüpheli kadın intiharlarını Çağla Yolaşan yazdı…

Yoğunlukla kadınların çalıştığı sağlık alanında emekçilere ek ödemelerinin yapılmaması, sağlık alanında yaşanan hak gasplarını SES Aksaray Şube Yöneticisi Birsen Seyhan hesap sorarcasına anlattı…

AKP’nin uzun yıllardır yasal hale getirmeye çalıştığı ‘Çocuk istismarına evlilikle af’ düzenlemesine karşı çocuk yaşta evlendirilen kadınlar yaşadıklarını anlattı ve düzenlemeye karşı çıkarak ‘Çocukların hayatlarını karartmayın’ çağrısı yaptı.

Kısa çalışma ödeneğinin İşsizlik Fonundan karşılanmasına tepki gösteren ve bunun bir hak gaspı olduğunu söyleyen işçi kadınlar, sordu: “Devlet neden her seferinde bizi yarı yolda bırakıyor?”

Kriz derinleşirken emekçilerin yoksulluğu artıyor… Pandemiyle birlikte daha da artan kadınların yoksulluğunu Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneğinden Elif Sancı anlattı…

Memleket halini kadınların kendi kaleminden okurken, yakın zamanda kaybettiğimiz, memleket meselelerine de sessiz kalmayan Huysuz Virjin’i unutmadık… Ayşen Güven yazdı…

Her ay dergimizde eşyaların, aksesuarların tozlu raflara kalkmış tarihi hikayelerini Filiz Gür’den dinlemeye devam ediyoruz. Filiz bu ay bize topuklu ayakkabının tarihini anlattı…

Mektuplarımız, film önerilerimiz, dayanışma örneklerimizle ve daha birçok yazımızla Ekmek ve Gül bu sayıda sizinle bir hafta gecikmeli buluşuyor, geçen aydan bu zamana çok sabırsızlandık, keyifle okuyun :)

Kapak görseli: Çizimi Ekmek ve Gül ile paylaşan sanatçı Buket Kaya’ya ve EŞİK Platformu’na teşekkür ediyoruz…

(Dilsiz Dengbej ve Gelin şiirinde yer alan “Ve bir nar çatlar kuyu taşar” dizelerindeki isyanı Sennur Sezer’den miras aldık… Hiç unutmuyoruz onu…)

İlgili haberler
Hayatımızdan da haklarımızdan da vazgeçmiyoruz!

Bu zamana kadar mücadeleyle kazandığımız tüm haklarımız saldırı altında. Bu saldırılar, hayatımızın...

Dayanışma sarar yaralarımızı…

Zor günlerden geçerken Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinde yıllarca birlikte mücadele eden kadınlar...

‘Mücadelemizi büyütelim, İstanbul Sözleşmesi’ne sa...

İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmak istenmesine karşı Türkiye’nin dört bir yanından yükselen ‘Haklar...