Tarih boyunca kadın işçiler, sendikalara üye olurken sadece patronlar ya da devletle (çıkarılan işçi karşıtı yasalarla) değil, erkek işçilerle de mücadele etmek zorunda kaldılar. Sendikalar ve erkek işçiler arasında kadınların işlerini çaldığı görüşü yaygındı. İstisnaları saymazsak erkek işçiler, kadınları rakip olarak görüyor, kadınların işgücüne katılımını reddediyor ve onların evde çocuk bakması gerektiğini savunuyordu. Çoğunluğu bu fikirde olan işçilerin oluşturduğu sendikalara girmek kadınlar için oldukça zordu. Sonuçta kadınların yeri evleri ve mutfağı olmalıydı, evin dışındaki işler değil...
Fakat, kadınlar çalışmadıkları zaman, mutfaktaki tencerenin de doldurulamadığını fark etmişlerdi ve bu yüzden önce çalışma alanlarında sonra da sendikalarda kendilerini var etmek üzere kolları sıvadılar. Böyle bir dönemde sadece kadınlardan oluşan Danimarka Kadın İşçileri Sendikası’nın (Kvindelig Arbejderforbund i Danmark-KAD) kurulması kadın işçiler için büyük bir başarıydı.
Avrupa’nın en önemli kadın sendikalarından olan Danimarka Kadın İşçileri Sendikası’nın kurulması, yerel bir sendika olan Danimarka’daki Kadın İşçiler Sendikası’nın (De kvindelige Arbejderforbund – KAF) ülke çapında bir kadın sendikasına dönüştürülmesiyle oldu.
KAF, 1885’te kurulmuş çamaşırcı kadınların ve kadın temizlik işçilerinin yerel bir sendikasıydı. Kadınlar erkeklere göre çok daha düşük ücret alıyorlardı ve iş biter bitmez işe giderken geride bıraktıkları çocuklarına bakmak zorundaydılar. Bu yüzden, kurulduğu yıllarda diğer sendikalara göre çok da etkisi olmayan bu sendikada kadınların örgütlenmeleri oldukça yavaştı. Evdeki işleri de yetiştirmeye çalışan işçi kadınların katılımı çok az olduğu için sendika toplantıları sık sık iptal ediliyordu.
OLIVIA NIELSEN
KAF sendikasının adının duyulmasında büyük payı olan, KAD sendikasının kuruculuğunu da yapan Olivia Nielsen adındaki kadın, mutfaktaki tencerenin boş kaldığını gören ve çocuklarını doyurabilmek adına çamaşırcılık yapan kadınlardan biriydi.Yoksul bir işçi ailesinde dünyaya gelen ve 20 yaşında evlenip 15 yıl içinde ikisi bebekken ölen 9 çocuk doğuran bir kadındı Olivia Nielsen. Ailece yaşadıkları Helsingør kentinden, daha çok iş imkanı olduğu için Kopenhag’a taşındıktan sonra da çalışmaya devam eden Olivia, 1891 yılından itibaren KAF içinde faaliyet yürütmeye başladı. Kısa bir süre sonra, en küçüğü 4 yaşında dört çocuğu olan Olivia, KAF’ın başkanlığına seçildi. Kendisi gibi, evinde bekleyen çocukları için çalışan tüm kadınların, örgütlenmesi gerektiğine inanıyordu. İşçi kadınların sendikada örgütlenmesine odaklanan KAF’ta bilinçlendirme toplantıları düzenleniyor, diğer kadın dernekleri, erkek işçilerin yoğunlukta olduğu diğer sendikalardan da konuşmacılar çağırılıyordu.
BAŞTA SADECE ÇAMAŞIRCILAR VARDI
KAF, başta sadece çamaşırcı ve temizlikçi kadınların katıldığı bir sendikayken, giderek bira fabrikaları, matbaa, iplik fabrikaları, kibrit fabrikaları, kablo fabrikaları ve diğer iş yerlerindeki işçi kadınların da üye olduğu bir sendika haline geldi.Danimarka Cinsiyet Eşitliği ve Çeşitliliği Merkezi’nin internet sitesindeki (http://kvinfo.org/) bilgiye göre, ilk kez 1896’da Tuborg Bira Fabrikası’nda çalışan KAF sendikasında örgütlü kadın işçiler, patronla ücret anlaşması yaptılar. Aynı yıl, bir başka patron (Jacob Holm ve Sons Ropewalk) sendika temsilcileri ile görüşmeyi reddetti. Bunun üzerine grev kararı alındı. Yedi hafta süren grev, ücretlerde artış ve çalışma koşullarında iyileştirme ile sonuçlandı. Bu sırada Olivia Nielsen, fabrika patronuyla mahkemelik oldu. Patrona göre sendika, gazeteye iş yeri hakkında “karalayıcı” yazılar yazmıştı, ancak sendikanın yazdığı yazılar fabrikadaki dayanılmaz çalışma koşullarına dairdi. Bu arada, sendika başkanı olan bu kadın bile o dönemde mahkemeye kocasının gözetiminde gitmek zorundaydı, çünkü dönemin evlilik yasaları bunu gerektiriyordu!
‘EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET İSTİYORUZ, HERKESİN İYİLİĞİ İÇİN’
1989 1 Mayıs’ında konuşmacılar arasında ilk kez iki kadın konuşmacı vardı. Biri KAF sendikası’ndan Olivia Nielsen, diğeri ise Terzi Kadınlar Sendikası başkanı Andrea Nielsen’di. Olivia’nın konuşmasında “eşit işe eşit ücret” vurgusu vardı. Çünkü kadınlar daha düşük ücretlerde çalıştırıldıkları için hem erkek işçilere tehdit olarak kullanılıyor hem de daha fazla sömürülüyordu: “Bugün kadın işçilerin işverenlerden istedikleri, erkek işçilerinkinden farklı değil. 8 saatlik iş gününü sadece bizim bedenimizi dinlendirmek için değil, aynı zamanda çocuklarımızla yeterince ilgilenebilmek için de istiyoruz. Kadın ve çocukların emeği, erkek işçilere karşı kullanılıyor. O yüzden biz eşit işe eşit ücret isterken, herkesin iyiliği için istiyoruz” dedi Olivia ve konuşmasının geri kalanında kadın işçilerin talepleri etrafında örgütlenmelerinin ne kadar önemli olduğunu anlattı.
Neredeyse her yerde erkek işçiler, ücretlerin düşürülmesinin nedeni olarak kadın işçileri görmüştür. Olivia Nielsen’in bu alandaki çabaları bir şekilde sonuç verdi ve vasıfsız erkek işçilerin oluşturduğu İşçi Sendikası (Arbejdsmændenes Forbund – DAF, günümüzde SID) ile ittifak kurmayı başardı. Hatta 1901 yılında DAF sendikasının maddi desteği ile yerel bir sendika olan KAF, ülke çapındaki Danimarka Kadın İşçileri Sendikasını (KAD) kurdu. 2005 yılına kadar bu iki sendika dayanışma içinde oldu ve 2005’te birleşti.
2001’de 100. yılını kutlayan KAD, hem kadınların sendikalarda örgütlenmelerinin hem de kadın erkek birlikte mücadele etmenin gereğini ortaya koydu.
İlgili haberler
Türkiye'den Amerika'ya işçilikten sendika başkanlı...
Alice Peurala, Türkiye’den Amerika’ya göçe mecbur bırakılmış Ermeni bir ailenin kızı. 14 yaşında çal...
Sendikalaşmak istediler, kayyum tarafından işten a...
Darbe girişiminin ardından devletin el koyduğu Orkide Yağ’da işten atılan işçiler kayyuma çağrı yapt...
Kadın işçilerin ‘katmerli’ direnişi ne öğretiyor?
İşyerinde patrona, bazen iş arkadaşlarına, hatta sendikaya... evde aileye... Kadın işçilerin direniş...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.