Bana sorarsanız hikâyem uzun ama başlamak lazım bir yerden. 13 yaşımdan beri tekstil işçisiyim. Okumaya her zaman çok hevesliydim ama küçük yaşta işe başlamak zorunda kaldım. Ailem eve para getirmemin daha önemli olduğunu düşündüğünden yollamadılar okula. Hep içimde kaldı o yüzden okumak. Kafama koymuştum ama bir gün tamamlayacaktım bir şekilde. Tabii hayat çok planladığımız gibi gitmiyor. Sonra evlendim ve 18 yıllık daha da zorlu bir süreç içine girmiş oldum. Oğlum 3 yaşındayken aldatıldığımı öğrendim. Ne yapacağımı, nasıl geçineceğimi bilemediğimden ve çocuğumu düşündüğümden bir şey yapamadım. Bu durumun üzerine psikolojik ve fiziksel şiddet eklendi, böyle devam edince her şeyi göze alarak ayrıldım. Hâlâ peşimde ve rahatsız etmeye devam ediyor. Bense zar zor geçinmeme, uzun saatler çalışmama rağmen güçlü kalmaya çalışıyorum. Günleri çok da kolay geçirmememe rağmen hâlâ oğlumu düşünüyorum. Bir şekilde mücadele etmem ve bu duruma boyun eğmemem gerektiğinin farkındayım.
‘BİZİ BU ADAMLARA, BU SIKIŞMIŞLIĞA MARUZ BIRAKIYORLAR’
İşte tam da burada, bu durumda olan çok kadın olduğunu eklemek istiyorum. Atölyede, çevremde de var. Bu durumdan çıkmak da istiyorlar. Ama ekonomi çok düşündürüyor kadınları. Kendi geçimlerini bir yana bırakıp “Çocuğu ne yapacağız, çalışmak zorundayız e kreşe verecek para yok bu sefer” diye düşünüp mecburen katlanmak zorunda kalıyorlar. Ülke bu anlamda çok kötü. Gerçekten geçinemiyoruz. Her şeyden kısıyoruz yine de olmadığı bir dönemdeyiz. Marketlerden indirim kovalıyorum. Tek olduğum halde bu durumdayım bir de. İşte ülke kötü derken bunu kastettim aslında, biz kadınları bu adamlara, bu sıkışmışlığa maruz bırakıyorlar. Bu sebeplerle başta kadınların ekonomide yer alması çok önemli. O zaman belki bu denli sıkışmış hissetmezler. Tabii bu ekonomide yer alış da emeğimizin karşılığını aldığımız şekilde olsa keşke. Mesela yıllarımı vermeme rağmen ücretimin asgari ücretle farkı neredeyse yok. İşverenin -lütfedip- enflasyona göre bize zam yapmasını bekliyoruz.
‘HAYATIM ZATEN UZUN BİR KARANTİNAYMIŞ’
Zaten özellikle pandemi dönemi bizleri zorladı. Bu bazı şeyleri daha da net görmemizi sağladı diye de düşünüyorum. Örneğin, hayatımın zaten pandemideki gibi uzun bir karantina olduğunu anladım. Yaşamım zaten işe git gel ve uyu şeklindeydi. Şimdi yasaklarla neredeyse herkes bu durumda olunca daha da iyi anladım. Sosyal hayatım hiç kalmadı mesela. Aylardır yiyecek dışında kendime hiçbir şey almadığımı fark ettim. Ama dediğim gibi bu durum çoğumuzun gerçekleri görmesini sağlıyor. Mesela ücretler arasında çok fark kalmadığını söyledim ya bunun için artık birkaç kişi daha eklenerek taleplerimizi dile getirdiğimizi görüyorum atölyede. “Keşke para hiç olmasaydı ne güzel olurdu” diyorum bazen ya da ortak kullandığımız koşullar olsa.
‘DAYANIŞMA İÇİNDE OLMAK GERÇEKTEN TUTUNMAYI SAĞLIYOR’
Kadınların sıkışmışlığı konusuna geri dönecek olursam; yaşadıklarını benimle paylaşan biri oluyor ama “Senin gibi güçlü değilim, çalışamam edemem” diyor. Bunu eşleri de söylüyor onlara. Onlara dediğim gibi; “Her şeye rağmen birlik olursak bir şekilde çıkarız işin içinden.” Evet, günlük hayatta ya da yaşamımızda hepimiz düşüyoruz ama birliktelik ve dayanışma içinde olmak gerçekten tutunmayı sağlıyor. Bugün yaşıma hiç bakmadan okulu bir şekilde bitirmeye çalışmam (hem de sadece bir meslek sahibi olmak için değil) bunun bir sonucu mesela. Sorgulamak, okumak en önemlisi de bunu birbirimizle paylaşmak birbirimize bunları hatırlatıyor bence. Ben bu sayede zamanında annemin bana dediği “Aynı şeyleri biz de yaşadık ama katlandım bir şekilde” sözüne karşı gelip katlanmamayı seçtim.
Böyle birbirimizle konuşmak bile çok önemli, çok iyi geliyor. Bu yüzden benim gibi bir şekilde tutunmaya çalışan kadınlarla daha da sık bir araya gelmeliyiz bence. Durumumuz ne kadar ağır olursa olsun mutlaka bir çaresini bulduğumuzu unutmayalım. Güçlü olduğumuzu hissedelim. Bir şekilde verdiğimiz mücadelenin elbet sonucunu alacağız.
Fotoğraf: Freepik
İlgili haberler
Bir umudun peşinde…
Gözleri pırıl pırıl Derya. Yoksul ailesini mutlu etmenin tek yolunun üniversiteyi okuması olduğunu s...
Bu eller, yarınından endişe eden ev işçisi Ömür’ün...
Ev işçisi Ömür, ağızdan çıkacak bir söze bakılan, hastalıkların kol gezdiği, geleceksizlikle anılan...
Hem anne hem de çalışan bir kadın olamaz mıyım?
Esenyurt’tan Aycan yazdı: ‘Kadına değer vermeyen, kadının çalışmayıp evde oturup çocuğa bakmasını is...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.