Suruç’u da sorumlularını da unutma
Davutoğlu, bir dönem birlikte yürüdükleriyle hesaplaşma derdinde. Ama şunu bilsin; o her konuştuğunda biz Suruç’ta öldürülen çocukları hatırlayacağız, 10 Ekim katliamı sonrası sözlerini unutmayacağız.

23 Haziran İstanbul seçimlerinden bu yana iktidar partisinde “bir şeyler” oluyor izliyorsunuzdur. Parti içinde tartışmalar, yeni parti kurma hazırlıkları, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan isimleri dolaşıyor ortalıklarda. Her iki isim de AKP içinde, iktidar mekanizmalarında önemli görevler üstlenmiş kişiler iken şimdi Recep Tayyip Erdoğan’a ve uygulamalarına muhalif açıklamalar yapıyorlar.

DAVUTOĞLU’NUN ÖNCE BİR AÇIKLAMA YAPMASI GEREKMEZ Mİ!
Geçtiğimiz günlerde Ahmet Davutoğlu’nun basınla yaptığı bir görüşme düştü medyaya. Ülkeyi batağa sürükleyen Suriye politikalarının mimarı olan Davutoğlu IŞİD’le yürüttükleri mücadeleden söz etmiş uzun uzun.

İnsan gerçekten hayret ediyor!

Suriye üzerinde Osmanlı hayalleri kuran ve bunu açıklamaktan hiç imtina etmeyen bir siyasi konuşuyor. Kendisinin Başbakan olduğu dönemde Suriye’de korkunç bir savaşın sürdüğünü, Kürtlerin, Ezidilerin, kadınların katledildiğini, on binlerce insanın sınırlara yığıldığını, milyonlarca Suriyelinin ülkelerini bırakıp göç etmek durumunda kaldığını hatırlamak gerek hemen.

Bugün yerini yurdunu bırakıp ülkemizde yaşamak durumunda kalan milyonlarca Suriyeli, Davutoğlu ve arkadaşlarının sürdürmüş olduğu politika sayesinde bu durumdadır. Esat’ı devirip, Emevi Camiinde namaz kılma hayalleri bizzat kendisinin sözleridir. Bu hayalin bilançosu ise kocaman bir coğrafyada korkunç bir yıkım, ölüm, açlık, yoksulluk, kadınlar için kölelik, tecavüz ve şiddet olmuştur.

Davutoğlu’nun Başbakanlık yaptığı dönem, Ortadoğu coğrafyasının en acılı, en korkunç dönemleridir. Suriye ve Ortadoğu planları içinde IŞİD denen insanlık düşmanı örgütün gerçekleştirdikleri, IŞİD’le sınır komşusu olan Türkiye’de yaşananlar unutuldu mu sanıyor acaba kendisi?

IŞİD’in ülkede gerçekleştirdiği canlı bomba saldırıları, HDP Diyarbakır mitingi, Suruç, Ankara, Gaziantep, İstanbul bunları hatırlamak gerekir yeniden. 7 Haziran seçimlerinden sonra birden çözüm sürecinin yok edilmesi, bölgede yeniden şiddetin başlaması, bununla birlikte IŞİD katliamlarının gelmesi ve arkasından yeniden kazandıkları 1 Kasım seçimleri üzerine bir şeyler söylemesi gerekmez miydi kendisinin?

IŞİD’liere “öfkeli çocuklar” denilen dönemdir sözünü ettiğim, “canlı bomba eylemi gerçekleştirmeden yakalayamayız onları” diyendir, 10 Ekim Ankara katliamından sonra “anket yaptırdık oylarımız artıyor” açıklamasını bizzat yapandır. Katliamla, ölümle, korku ve tehditle kazanılan seçimin mimarlarından olan ve bundan en ufak bir üzüntü duymayan Davutoğlu, şimdi özgürlük diyor, demokrasi diyor, Kürtlerin hakları falan diyor. El insaf gerçekten!

SURUÇ’TAN BERİ HİÇBİR ŞEY NORMAL DEĞİL
Yarın 20 Temmuz, Suruç’ta gerçekleşen canlı bomba saldırısının dördüncü yıldönümü. Dört yıl önce Suruç’un ortasında adı sanı bilinen bir IŞİD’li, basın açıklaması yapmakta olan gençlerin arasına karıştı ve sonrasında bu ülkede bir daha hiçbir şey normal olmadı. 20 Temmuz 2015’den itibaren giderek artan şiddet ortamı ülkenin dört bir yanını sardı ve bu şiddetin ortasında yeniden seçim kazananlar mutlulukla koltuklarında oturmaya devam ettiler.

Suruç’ta yaşamını yitiren dünya güzeli 33 genç ve arkadaşları, ülkenin dört bir yanından gelip IŞİD saldırıları altındaki Kobane’ye gidip dayanışma sergilemek istemişlerdi sadece. Yine Suriye politikaları sonucunda yakılıp yıkılan yağmalanan bir şehirdi söz konusu olan.

Aileler, katliamdan sağ kurtulanlar adalet arıyor o günden bu yana. Urfa’da devam eden duruşmalarda adalet adına bir gelişme yaşanmazken, duruşmalara gelenlere de her türlü eziyet yapılıyor. Devlet IŞİD katliamı ile ölenlere adaleti pek de gerekli görmüyor!

Suruç’ta hayatını kaybeden, yaralanan, sakat kalan, tanıklık eden yüzlerce genç için Suruç halkı için, bütün bir ülke için bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Davutoğlu’nun başbakanlığı ölüm, yıkım ve acıdan başka bir şey getirmedi.

HEPSİ ORADAYDI!
Şimdi kendisi bir dönem birlikte yürüdükleri ile hesaplaşma derdi içinde, yeni bir siyasal oluşum peşinde. O vakit bütün ülke halkına 7 Haziran’la 1 Kasım arasında olanları açıklama borcunu yerine getirmeli, o dönemde el birliği ile neler yaptığını anlatmalı ki ülkenin en acılı dönemlerini hep birlikte öğrenelim.

Bunu yapmayacak elbette. Hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi konuşmaya, siyasal iktidarı eleştirmeye devam edecek. Ama şunu bilsin ki o her konuştuğunda biz Suruç’ta öldürülen o çocukları hatırlayacağız, 10 Ekim Ankara katliamından sonraki sözlerini unutmayacağız.

Belki de hesap günü yaklaştıkça hesap vermekten kaçmak için söyleniyor bu sözler. Ama hani bir söz var ya, hepiniz oradaydınız diye. Davutoğlu ve şu an kavga ettikleri hepiniz oradaydınız, hepiniz insanlığa karşı işlenmiş bu suçların sorumlusunuz.

İlgili haberler
10 Ekim Katliamı’nın ardından anneler anlatıyor...

10 Ekim’de barış için gittikleri Ankara’da yaşamlarını yitirenlerin yakınları anlatıyor: Adalete güv...

GÜNÜN ŞİİRİ: Ezgi Sadet ve Suruç Katliamında yitir...

Ezgi, 20 yaşında bir Sanat Tarihi öğrencisiydi, ‘İçimde sanki hep aynı şarkıyı çalan bir laterna’ di...

GÜNÜN ÇAĞRISI: Ankara Katliamının tüm sorumluları...

Kararın açıklanması beklenen 10 Ekim Ankara Katliamı Davası için ‘Bize güç verin’ çağrısı yapan anne...