Sözleşme uygulanmadı, Zeliş yıllarca şiddet sarmalına hapsedildi
Zeliş’in yıllar boyunca yaşadığı şiddet kadınları şiddetten koruyan İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Yasanın uygulanmasının ne kadar hayati olduğunu ortaya koyuyor.

Zeliş 24 yaşında, İzmir’de 2 çocuğuyla birlikte yaşayan genç bir kadın. 5 yıllık evliliğinin ilk 2 yılı geçtikten sonra eşi Mert D.’den şiddet görmeye başladı. Kocasından gördüğü şiddetle hayatı cehenneme dönen Zeliş, defalarca karakola sığındı ancak her kolluğa gittiğinde çözümsüz bırakıldı. İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı, Zeliş şiddetten kurtulmuş, abisi de Mert D. tarafından bıçaklanmamış olacaktı.

‘TERK EDİP AİLEME SIĞINDIĞIM BİR DÖNEMDE AİLEMİN EVİ YAKILDI’

18 yaşında evlenen Zeliş, eşinin uyuşturucu bağımlısı olduğunu söylüyor: ”Abisi ve kardeşi cezaevinde yatıyor gibi görünüyorlar ama kovid gerekçesiyle salındılar. Sürekli uyuşturucu kullanıyordu Mert’in kardeşi de aynı şekilde. Doktorlarla görüştük bir çaresini bulmak için, doktor bana ondan uzak durmam gerektiğini söyledi. İlk başta yardımcı olmak istedim küçük bir çocuğum vardı, ayrıca hamileydim. Tüm bunlar için durumu düzeltmeye çalıştım çünkü ben de babasız büyüdüm. Ama bunların olacağını tahmin etmedim. Hamileyken de hep karakollardaydım. Önceleri ailesi de şikayetçiydi oğullarından. Ailesine, komşulara, işyerindekilere saldırıyordu. Kaç defa söz verdi iyileşeceğine, tedavi olacağına dair… Ben de birkaç defa affettim çocuklarım için. Terk edip aileme sığındığım bir dönemde ailemin evi yakıldı.”

Mert’in ailesinin oğullarına “cezai ehliyet yoktur“ diyerek vasilik davası açtığını söyleyen Zeliş, “Mahkemeye gideceğini, uyuşturucuyu bırakacağını ve tedavi olacağını söyledi bana ben de bu şartla eve geri döndüm. Mert'e ceza almaması için akli dengesi yerinde değil diye deli raporu çıkartacaklardı. Ama ben ilk başlarda neden çıkartmak istediklerini anlamamıştım. Ailesi bana uyguladığı şiddetten ağır ceza almasın diye böyle bir şey yapmış, benim yanımda değil karşımda yer almaya başladılar. Hâlbuki daha önce de ailesinin karakola şikayetleri var, bana şiddet uyguladığı bıçak çektiğiyle ilgili. Hatta ilk şikayeti onlar yapmıştı. Vasilik davasının olduğu hafta yine uyuşturucu kullandı. Mahkemeye gitmedi sabahında bana saldırmaya kalktı. ‘Annemle birlikte beni deliler hastanesine yatırmaya çalışıyorsunuz’ diyerek sözlü saldırılara devam etti. Kime sinirlense acısını benden çıkarıyordu. Sonra üstüme saldırdı, hatta çamaşır sepetiyle vurdu bana, sepet parçalandı. ‘Sözünü tutmadığın için gidiyorum ben’ dedim, baktım ben yine karakolluk olacağım kötü dövecek beni, hiçbir eşyamı almadan, çocuklarımı kucağıma alıp çıktım evden. Cebimdeki parayı da aldı ben giderken” diyerek yaşadıklarını aktardı.

‘KADIN SIĞINMA EVİNE BAŞVURDUM SADECE BİR GÜN KALABİLDİM’

Karakola ondan fazla kez şikayette bulunduğunu ancak hiçbir şey yapılmadığını söyleyen Zeliş, “2 Mart’ta boşanma davası açtım, artık kurtulmak istedim. Henüz duruşma olmadı. Kadın sığınmaevine başvurdum, sadece bir gün kalabildim. Girdiğim odada bir tane dolap iki baza vardı, yerlerde halı falan yoktu. İstediğin zaman çocuklarına bir şey yediremiyorsun. Kaloriferi yanmayan odaya koymuşlardı bebeğimle beni. Bebeğim daha 10 günlüktü. Soğuktan morardı, kustu, ben tepki gösterince kaloriferli odaya aldılar. Ben de ertesi gün terk ettim orayı. Anneme gittim. Sonra bana mesajlar atmaya başladı ‘ben ne yaptım ki neden gittin yine’ diye. Hep ılımlı cevap vermeye çalıştım bugüne kadar. Çocuklarını görebileceğini söyledim. ‘Ben de bu zamana kadar çocuklarım için sana şans verdim ama artık bu ortamda onları büyütemem’ dedim. Evimizin önünde arkasında uyuşturucu satılıyor, içiliyor, her gün kapıya tanımadığım insanlar geliyor. Benimle güzel konuştuğu zaman ona cevap veriyordum; bize saldırmasın, kafasında kurmasın diye. Uyuşturucu içtiği günler sabaha karşı eve gelip bıçakla beni tehdit ediyordu. Ben çocuklarımla evde uyuduğum halde ‘seni dışarıda gördüm’ diyordu. Hayali şeyler görüyordu. ‘Çocuklar benim değil’ demeye başladı. Psikolojim iyice bozulmuştu. Yalvarıyordum, ‘Benden uzak dur senden bir şey istemiyorum, git ne yapıyorsan yap çocuklarıma bakmak istiyorum sadece’ diyordum” dedi.

‘BOŞANMA KAĞIDINI GÖRÜNCE TEHDİT ETMEYE BAŞLADI’

Boşanma kağıtları eline ulaştığında tehditler almaya başladığını ifade eden Zeliş, “Benden ayrılamazsın, ayrılırsan ölürsün bu sadece seni kapsamaz ailen de buna dahil, diye mesajlar atmaya başladı. İntihar edeceğini söylüyordu bazen. Annesini de bıçaklamış hatta ama annesi şikayetçi olmamış. Bana saatlerce yazmadığı zaman tedirgin oluyordum acaba abime mi zarar verecek diye. Ki öyle de oldu zaten. Abim bana babalık yaptı, onun yaşıtları okurken çalıştı, pazarlarda sebze satıyordu. Mert geçtiğimiz cumartesi akşamı 2 kere abimin evine gitmiş, abim kapıyı açmamış, polisi aramış, polis gelmiş ama bulamamış onu, daha doğrusu peşine bile düşmemiş. Üçüncü kez kapıya geldiğinde abim polis zannedip kapıyı açmış. Abimi kolundan ve bacağından bıçaklamış. Kalbe ve beyne giden damarları kopmuş. Evin her yeri kan olmuş komşular duyup kurtarmış. Abimi yaraladıktan sonra Mert teslim olmuş. Abim bir gün komada kaldı, ameliyat oldu. Şu an bilinci açık. Bu olaydan sonra başka evde kalmaya başladım” diye konuştu.

‘POLİSLERE SİZE DEĞİL KADIN DAYANIŞMASINA GÜVENİYORUM DEDİM’
Son olaya kadar şikayetleri karşısında hiçbir şeyin yapılmadığını ifade eden Zeliş, son olaydan sonra uzaklaştırma kararı çıktığını söylüyor ama kararın failleri korkutmadığını ifade ediyor. “En sonki olaydan sonra polis her gün arıyor, sivil polisler arada bir gelip gidecek merak etmeyin diyor bana. Peki bunu neden benim annemde kaldığım evde yapmadılar, bana hiçbir şekilde yardım etmediler? Daha önce çocuklarım için şikayetimi geri çektim diye karakolda beni ciddiye almadılar. Hatta ilk zamanlarda karakola gittiğimde polis bana, ‘Senin şikayetini almak zorunda değilim, istersem seni buradan içeri bile aldırmam. Git, savcılığa şikayet et. Ceza alan sen olursun bizi oyaladığın için, Mert ceza almaz' dediler. Dün aile mahkemesine dilekçe verdim, onun ailesi için tek tek uzaklaştırma istedim. Dün abisi kendi Facebook hesabından tehditler yazmış, açık adresini vermiş ‘Hesabı olan varsa gelsin’ diye. Bugüne kadar polis, savcı hiçbir şekilde yanımızda olmadı, bir tek kadınlar var. Son olayın dışında iki mahkemem var; biri boşanma davam, diğeri Mert abimi karakola şikayet etmiş evime saldırdı diye. Halbuki o gün abim evime bez ve meyve alıp getirmişti. Benim onca şikayetime rağmen değil tutuklanmayı 1 lira bile ceza vermedikleri kişi yalan ifade verip şikayetçi olduğunda abime dava açıp 3 bin lira para cezası verdiler. Adalet sistemine hiçbir inancım kalmadı. O yüzden sizlerden destek istedim, sosyal medyadan sesimi duyurmaya çalıştım. ‘Neden onu daha önceden tutuklamadınız o kadar tehdit mesajı, darp, madde kullanımı, uzaklaştırma cezası var daha ne olması gerekiyor?’ dedim polise. Alaycı bir şekilde ‘Bizimle bu şekilde konuşacaksan konuşturmayız seni, bize işimizi öğretemezsin sen’ dediler. Sesimi sosyal medyadan duyurabildim kadınlar bana daha çok yardımcı oldu. İstanbul Sözleşmesi’ni de kaldırdılar zaten, hep darp edenin, suçlunun yanında oldu devlet, bu zamana kadar hep yalnızdım. Normalde polisi görünce insanın kendini güvende hissetmesi gerekiyor ama ben onlara güvenmiyorum, bunu onlara da söyledim ‘Sadece kadın dayanışmasına güveniyorum’ dedim. Hatta bunu söylediğimde kadın polis memuru ‘O kadınlar 10 gün kalır yanında sonra ne yapacaksın?’ dedi bana. Ama en çok kadınlardan gördüm desteği” diye konuştu Zeliş. Bunun yanı sıra polislerin, korumayı sağlamak yerine “Sen git çocuklarını kurtar, abine bir şey olursa yapacak bir şey yok” dediğini ifade etti.
‘GİZLENEREK DIŞARI ÇIKABİLİYORUM’

Geçimini nasıl sağladığını sorduğumda ise sadece bir yıllığına aldığı 780 lira aylık sosyal yardımla geçindiğini anlatan Zeliş, bunun üzerine de eşinin ailesi tarafından suçlandığını ve “Parayı görünce oğlumuzu bıraktın” diye laf işittiğini söyledi.

Bundan sonrası için abisi iyileştikten sonra onu alıp gitmek istediğini söyleyen Zeliş, “Sadece bir gecekondumuz var, yıkık dökük dışarıdan görseniz burada kimse yaşamıyor dersiniz. Şu an hiçbir şeyden korkmuyorum. Ama hala benim yanımda olacak bir avukatım yok. Abim uyandıktan sonra tekrar ifade vereceğiz. Daha önce 10 kere yaptığım işlemleri yine yaptım. Şu an siyah şapka, maske ile gizlenerek dışarı çıkabiliyorum” diye konuştu.

‘ARTIK ARKAMDA KADINLAR VAR’

Son olarak kendisi gibi benzer şeylere maruz kalan kadınlara şöyle sesleniyor Zeliş: “Benim gibi bunları yaşayanlar bu aşamaya gelmeden önce uzaklaşsınlar. Lütfen onlara acıyıp yanlarında olmaya çalışmasınlar. En ufak bir şiddet gördükleri anda -sadece fiziksel olmak zorunda değil sözlü de olabilir- hemen uzaklaşsınlar. Arkama kadın platformlarını aldığımda karakolda bana daha farklı davranmaya başladılar; önceden beni umursamıyorlar, haksız buluyorlardı. Karşı tarafa hak veren memurlar şimdi beni haklı görmeye başladı nedense bir anda. Arkamda kadınlar var çünkü artık. Ve devlete sığınmaktansa benim gibi kadın platformlarına sığınsınlar, daha çok destek görürler eminim. Korkmasınlar.”

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
5 soruda İstanbul Sözleşmesi

Cumhurbaşkanı’nın bir gecede çekilme kararı aldığı İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin soruları 5 maddede...

Şiddete uğrayanlar devlet kapısından döndürülüyor

Şiddet mağdurlarına verilen cevaplar, halen yürürlükte olan İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Yasa’...

İstanbul Sözleşmesi neden birçok ülkede hedefte?*

İstanbul Sözleşmesi, son zamanlarda Türkiye, Polonya, Macaristan, Bulgaristan ve Slovakya gibi ülkel...