Sendikalaştıkları için işten atılan DEBATEKS işçileri: Hakkımız olanı istedik!
260 işçinin çalıştığı ve çoğunluğu kadın olan DEBATEKS’te sendikalaştıkları için işten atılan kadın işçiler çalışma koşullarını ve sendikalaşma mücadelesini anlattı.

İşçilerin firmayla mahkemelik olması ve patronların DİSK’e bağlı Tekstil İşçileri Sendikası yerine Hak-İş’e bağlı Öz İplik-İş’i fabrikaya sokmak istemesiyle duyuyorum adını Debateks’in. Biraz araştırma yaptığımda 50 yıllık geçmişi olan bir firma olduğunu öğreniyorum. 50 yıl önce kurulan, Düzce’de bir fabrikası olan daha sonra Kırklareli Organize Sanayiye taşınan firma ağırlıklı olarak ünlü markalara üretim yapıyor; İngiltere, İtalya, İspanya’ya ihracat gerçekleştiriyor. İşçilerin verdiği bilgiye göre, fabrikada şu an 260 işçi çalışıyor ve bu işçilerin yaklaşık yüzde 80’i kadın. Bu bazen ihtiyaca göre 300’e çıkıyor bazen 210’a düşüyor.

Debateks’e DİSK/Tekstil Sendikasında örgütlenen 11’i kadın 1’i erkek 12 işçi yılbaşından birkaç gün önce kapı önüne konmuş. Gerekçe ise küçülme. Patronların İŞKUR üzerinden sürekli işçi alımı yaptığını söyleyen işçiler ise bunu inandırıcı bulmuyor. DİSK/Tekstil’de örgütlendikleri için işten atılarak cezalandırıldıklarını söyleyen işçi kadınlar, kötü çalışma koşullarına, uzun çalışma saatlerine, baskıya, tacize karşı örgütlenmeye başladıklarını anlatarak ekliyor: “Biz sadece hakkımız olanı istedik.” Kendileri işten atıldıktan sonra göstermelik olarak Öz İplik-İş Sendikasına üye birkaç işçinin de atıldığını ekliyor sözlerine işçiler.

PATRON ÖZ İPLİK-İŞ’İ GETİRDİ
Fabrikada sendikal örgütlenme mücadelesini başlatan önder işçilerden biri Berrin Karakoç. 1998’den beri tekstil işçisi olarak çalışıyor. 4 yıldır da Debatekst’te çalıştığını anlatan Berrin örgütlenme ve işten atılma süreçlerini ise şöyle anlatıyor: “2016 yılıydı, bizi sadece sendikaların koruyabileceğini, örgütlenmemiz gerektiğini söyledim arkadaşlarıma. Erkek bir arkadaşımla birbirimizden habersiz DİSK/Tekstil’de örgütlenme çalışması yürütmüşüz. Örgütlenmeye başladınktan sonra işveren duydu bunu. ‘Size ikramiye, erzak veririm. Dışarıdan kendinize destek aramayın’ diyerek bizi sendikadan vazgeçirmeye çalıştı, bu bazı işçiler üzerinde etkili oldu da. Ancak sözünü tutmadı ve yeniden örgütlenmeye başladık. Bunun üzerine de işveren bir cumartesi günü 120 işçiyi mesaiye çağırarak işçileri Öz İplik-İş’e üye yapmaya çalıştı. Biz DİSK üyesi işçiler bu durumu fark ettik ve engel olduk. ‘Sendikal ayrımcılık yapılıyor’ diye mahkemeye gittik. İşverenin açtığımız davaları geri çekme ve işten atma tehditlerine rağmen bizler davamızı çekmedik, işten atıldık.”

İşten atılmaları yetmezmiş gibi, atıldıklarını öğrendikleri gün, üretim alanına sokulmayarak özel eşyalarını almalarına da izin verilmemiş. O gün yaşananları da şu şekilde anlatıyor Berrin: “Herkes soyunma dolaplarına gitsin, eşyalarınız orada dediler. Biz dolaplara gittiğimizde manzara o kadar kötüydü ki! Eşyalarımızı almışlar, ortalığa atmışlar. Kimimizin petleri dışarıda kimimizin ilaçları... Yanımızda duran erkekler de ‘hadi hadi’ deyip duruyor. ‘Tuvaletim geldi’ diyen işçiyi tuvalete bile salmadılar.”


MOBBİNG, BASKI
Günde 10 saate kadar çalışan, asgari ücret alan, kıdemi olanla yeni işe giren arasında herhangi bir ücret farkı olmayan, mesaiye kalmadığı zaman izin verilmemekle tehdit edilen, baskıya, durmaksızın çalışmaya zorlanan, çalışırken sürekli hakarete uğrayan işçiler tüm bu koşulların düzelmesi için sendikalı olmuş. Bu durumu özetleyen işçilerden biri de Arzu Alphan. Joker eleman olduklarını ve patronun joker elemanlarını istedikleri gibi kullandıklarını söyleyen Arzu devam ediyor söze: “İŞKUR’dan gelen de ben de aynı parayı alıyoruz. Çalışma baskısı, bant şefi baskısı vardı. Biz dişli olduğumuz için bize o kadar baskı uygulayamıyorlardı. Adet konusunda baskı vardı, lavaboya göndermiyorlardı. Senelik mesai kağıtları imzalatmaya çalışıyorlardı, biz imzalamıyorduk çünkü mesainin hakkını alamadığımızı düşünüyorduk. Sorunları dile getirdiğimizde, baskıyı, mobbingi şikayet ettiğimizde dinlemekten başka bir şey yapmıyorlardı.”

Benian ise 2014 yılından beri fabrikada çalışmış. Bir şikayet mekanizmasının olmadığını dile getiren Benan, “Makinede oturan bir kadın keyfi biçimde bant şefi yapılabiliyordu ve bu kadınlar arasında bir ayrımcılığa yol açıyordu” diyerek yaşadıklarını anlatıyor. Tuvalete gidiş konusunda dahi baskıya uğradığını ifade eden Benan, “Gitme, otur, çıkmaya yarım saat var gibi şeyler söylüyorlardı. Kadınların özel günleri de oluyordu ama tuvalate göndermiyorlardı” diyor.

“İyi ki DİSK üyesi olmuşuz” diyen Benan, sendikalı olmanın önemini de vurguluyor: “DİSK sayesinde haklarını öğrenen işçilere bir şey diyemez oldular. Biz kendi arkadaşlarımızla sürekli konuştuk. Devir teknoloji çağı. Araştırdık, derdimizi en iyi anlatacak olan sendikayı bulduk. Herkes araştırsın. Birlik olmaktan başka çaremiz yok. Bize bütün bu gücü kuvveti veren DİSK’tir. DİSK’in etrafında toplanırsak daha güçlü oluruz.”

DAHA İYİ ŞARTLARDA, İNSANCA KOŞULLARDA ÇALIŞMAK İÇİN...
“İçeride genelde beyaz yakalıların baskısı var, onlara yakın gruplar daha imtiyazlıdır” diyen kadın işçilerden biri de fabrikadaki ayrımcılığı anlatıyor. Performansın üzerinde işler istendiğini, yönetimle iyi geçinenlerin her konuda daha ayrıcalıklı olduğunu söyleyen işçi devam ediyor: “Günde 10 saat çalışıyoruz. Eskiden adetlerimiz saat başı alınırdı, 45 dakikaya düşürdüler, 12 perioda böldüler. 1 saate vereceğin işi 45 dakikada yapmanı istiyorlar yani artık. Sabah 120 adet işle başladın akşama kadar aynı sayıyı bekliyor senden. ‘Biz yarış atı değiliz’ diye tepki gösteriyorduk. 20-30 tane fazla çıkarınca ‘İyi yapmışsın’ demek yokken 10 tane eksik ver üç dört kişi birden tepene dikiliyor. İnsanların üzerinde sürekli psikolojik baskı var. Bizim sendikalaşmamızın amacı da daha iyi şartlar ve koşullar. İnsanca hep birlikte düzgün bir biçimde çalışmak istiyoruz.
İşçilerden Aylin Özmen ise kış ortasında işsiz bırakıldıkları için tepki gösteriyor yaşadıklarına: “Biz bu zamana kadar sadece çalışıyorduk, sendika sayesinde hakkın verilmeyeceğini, alınacağını öğrendik. Memleketin ekonomik şartlarında bir kişinin çalışması yetmiyor. İki kişi çalışmayla bile geçinemiyoruz. Kış ortasında işten atıldık. Birçoğunun çoluğu çocuğu, borcu, geçindirmesi gereken bir evi var. Biz işlerini layıkıyla yapan işçilerdik. Biz sendikal nedenlerle çıkarıldığımızı biliyoruz ve sendikalı olduğumuz için pişman değiliz.”
İşten atılan işçilerden Mustafa Bilal Alp ise bu zamana kadar haklarını bilmediklerini, DİSK’te örgütlenmeye başladıktan sonra haklarını öğrendiklerini dile getiriyor: “Biz herkesin sendikalı olmasını istiyoruz. Kimi sendikalar lafa gelince konuşuyor ama masaya gelince sözünden dönüyor. İşçilerin hakkını arayan, eylem yapan, grev yapan hep DİSK oluyor.”


İlgili haberler
TR İnter Tekstil işçisi kadınlar: ‘Emeğimizin karş...

Yaklaşık 3 aydır maaşlarını alamayan TR İnter Tekstil işçileri direnişte. Yaşadıkları sorunlara dikk...

Bir tekstil atölyesi: Kadınlar, mülteciler, atanam...

Göçmen ve mülteci kadınlardan başka gelen bir kesim de var gündelik çalışmaya; genç kadınlar. Aralar...

Tekstil işçisi kadın: ‘Çocuğumuzu okutabilmek için...

Çiğli'de yaşayan tekstil işçisi bir kadın: ‘2 aydır pazara gidemiyorum, çocuğumuzu okutmak için kred...