Büyükçekmece’de geçen yıl cansız bedeni denizde halıya sarılı halde bulunan Sedef Güler’in cinayet davasının beşinci duruşması perşembe saat 14.00’te Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Duruşma öncesinde Sedef’in annesi Gülizar Sezer ile konuştuk. Anne Gülizar Sezer, adaletin hala sağlanmadığını söylüyor.

Cinayetle ilgili Yavuz Güngör ve Fırat Baykara, “Kadını ve kendini savunamayacak durumda bulunan kişiyi kasten öldürme”; Yiğit Hüseyin Ayvalık ise “Suçluyu kayırma” suçlamasıyla yargılanıyor.

“Bir buçuk yıldır mücadele ediyorum ama ilerleme yok”

Kızının öldürüldüğü o yaz gününden beri adalet arayışında olan Gülizar Sezer, “Dört duruşma görüldü, bu beşinci olacak. Henüz bir arpa boyu yol kat edemedik” diyor. Anne Sezer, “Heyetin ilk etapta tutumu sıkıntılıydı ama ikinci duruşmada bizi dinlemeye başladı. İsteklerimizi kabul etti. Ancak ısrarla istenen kriminal incelemeler bile hala yapılmadı. Telefon kayıtları, kamera görüntüleri, DNA raporları hala dosyada yok. Her şey bir sonraki duruşmaya bırakılıyor. Buna rağmen hiçbir ilerleme sağlanmadı” diyor.

Sezer, cinayetin ardından sanıklardan bazılarının yurt dışına kaçtığını, ancak nereye gittiklerinin hala tespit edilemediğini söylüyor: “Bilet bilgileri geldi ama hangi ülkeye kaçtıkları belli değil. Mahkemede beklentim kalmadı çünkü hiçbir şey yapılmıyor. Kamera kayıtları yok, kriminal raporlar yok. Dosya bomboş.”

“Kızımın faillerine yardım edildi, gerçekler gizleniyor”

Anne Sezer, bir buçuk yıldır adalet için sesini duyurmaya çalışıyor: “Artık ne diyeceğimi bilmiyorum. Herkesten destek istiyorum. Kamuoyu oluşsun, bu dosya görmezden gelinmesin. Ama yok… Göz göre göre kızımın katillerine yardım edildi. Göz göre göre çocuğuma ne olduğunu hala bilmiyorum. Gerçekler neden araştırılmıyor? Kamera görüntüleri neden gizleniyor? Yavuz Güngör’ün eve girişi var, çıkışı yok. Kızımın o evden çıkış görüntüsü yok. Bunlar neden incelenmedi?​”

Anne Sezer, duruşmalarda sanıklarla yüzleşmenin kendisi için büyük bir acı olduğunu söylüyor: “Her duruşmada o canavarla yüzleşiyorum. Nefesim kesiliyor. Kendimi hazırlamaya çalışıyorum ama biliyorum ki yarın yine bir şey olmayacak. Yine iftiraları dinleyip çıkacağım.”

Anne Sezer, mahkemede yaşananları da şöyle aktardı: “Katil, mahkemede ‘Beni o torbacılarla karıştırmayın. Ben Sırbistan’a tırla uyuşturucu gönderiyorum’ dedi. Açık açık söyledi. Yıllardır cezaevine girip çıkmış, kondisyonlu bir suçlu. Eğer daha önce biri dur deseydi, kızım bugün hayatta olacaktı.”

"Adalet yerini bulana kadar susmayacağım"

Sezer, yargılama sürecindeki eksikliklere dikkat çekiyor: “Üç sanık yargılanıyor deniyor ama sadece Fırat ve Yavuz tutuklu. Yiğit Hüseyin Ayvalık sadece karakolda ifade verdi, savcılığa bile çıkarılmadı. İfadesinde katil kızını yurt dışına kaçırdığını söylüyor ama buna rağmen serbest bırakıldı. Kızımın tırnaklarındaki DNA’lar hala tespit edilmedi. Bir kadın ve bir erkeğe ait DNA var ama kimlikleri belirlenemedi. Bu gerçekler neden konuşulmuyor?​”

Anne Sezer, “Artık kontrolümü kaybediyorum. Her duruşmada o iblisin yüzüne bakıp eve dönüyorum. Benim için her mahkeme günü, kızımın öldürüldüğü günün tekrarı gibi. Canım çok yanıyor. Ne sağlık kaldı ne umut. Ama adalet yerini bulana kadar susmayacağım” diyor.

Ne olmuştu?
Geçtiğimiz yıl haziran ayında, Büyükçekmece’de denizde halıya sarılı bir ceset bulundu. Cansız bedeni bulunan 23 yaşındaki Sedef Güler, liseden moda tasarımı bölümünden mezundu. Hayali iyi bir modacı olmaktı. Ancak katiller, onun hem hayatını hem de hayallerini ondan aldı.
Olay, Sedef Güler’in iş görüşmesi bahanesiyle Yavuz Güngör’ün kızı H.Y.G’nin evine çağrılmasıyla başladı. İddiaya göre Güler burada H.Y.G tarafından darbedildi. Yaşananların ardından Sedef Güler, Yavuz Güngör ve Fırat Baykara ile Beylikdüzü’ndeki bir eve gitti ve bir daha kendisinden haber alınamadı.7 Haziran’da cansız bedeni, halıya sarılmış ve ayağına ağırlık bağlanmış halde denizde bulundu.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül