
ODTÜ Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Topluluğu, “Devrim Yürüyüşü’ne Giderken Mücadelede Öne Çıkan Kadın ve LGBTİ’ler” etkinliği gerçekleştirdi. Etkinlikte Clara Zetkin, Leslie Feinberg ve Marsha P. Johnson’ın yaşamları ve mücadeleleri anlatıldı; onlardan nasıl ilham alınabileceği üzerine tartışıldı.
Etkinlik, Clara Zetkin’e yönelik sunumla başladı. Louis Aragon’un, Zetkin için söylediği şu sözler aktarıldı:
“Konuşuyor… Tüm diğer kadınlar adına konuşan bir kadın gibi, bir sınıfın tüm kadınlarının düşündüğü şeyleri ifade etmek için konuşuyor. Düşüncesi baskı ortamında, ezilen sınıfın tam göbeğinde şekillenmiş bir kadın gibi konuşuyor. O, sıra dışı ya da istisnai bir hadise değil. Onun söyledikleri kabul görüyor, çünkü binlerce ve milyonlarca kadın onunla birlikte aynı şeyleri söylüyor.”
Sunumda Zetkin’in sistematik bir mücadeleyi hangi talepler doğrultusunda, nasıl sınıfın saflarında ördüğü tartışıldı. Kadın hareketinin kitleselleşmesi için en önemli koşullardan birinin, taleplerin işçi sınıfından kadınların gerçek ihtiyaçları üzerinden şekillenmesi gerektiği vurgulandı.
8 Mart Emekçi Kadınlar Günü de sunumun önemli noktalarındandı. “Clara Zetkin’in önerisiyle 1910 yılında 2. Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda önerilen Uluslararası Kadınlar Günü, ilk olarak 19 Mart tarihinde kutlanırken, 1917 Ekim Devrimi’nin fitilini ateşleyen Petrograd’daki kadın işçilerin grevini anmak amacıyla 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü olarak kayıtlara geçti” denilerek 8 Mart’ın tarihsel önemi anlatıldı.
MÜCADELE NASIL OLMALI?
Leslie Feinberg’e yönelik sunumda, lezbiyen bir kadının eşitlik ve özgürlük mücadelesini işçi sınıfının saflarında yürütmesi ve bunun kazanımları tartışıldı. Neoliberal politikaların etkisiyle günümüzde kimlik siyasetlerinin çoğunlukla yalnızca direniş amacı taşıdığı, özgürlüğü kazanmak için sistematik mücadeleden kaçınıldığı vurgulandı. Feinberg’in mücadelenin geniş kitlelerce sürdürülmesi için verdiği çabaların Onur Ayı’na yaklaşırken ders niteliğinde ele alınması gerektiği belirtildi.
Ardından Stonewall İsyanı’nın öncü isimlerinden Marsha P. Johnson’ın yaşamı ve mücadelesi konuşuldu. Marsha’nın hayatına dair bilgilerin az olmasının nedenleri tartışıldı. “Mücadele figürleri tarih sahnesinden silinmeye çalışılıyor. ABD ve Avrupa’nın kendi ülkelerinde LGBTİ’lere göreceli bir rahatlık sunmasının en önemli nedenlerinden biri, LGBTİ’lerin geçmişte talepler etrafında yürüttüğü mücadelenin kazanımlarıdır. Ancak aynı ülkeler, Ortadoğu’da kadın ve LGBTİ’leri nefessiz bırakacak politikalar izleyen iktidarları destekliyor” denildi.
Etkinliğin sonunda, anlatılan isimlerden çıkarılacak en önemli dersin ortak talepler etrafında sistematik ve günlük bir mücadele yürütmek olduğu vurgulandı. “İktidar aile yılı programıyla kadınlara ve LGBTİ’lere yönelik saldırılarını artıracağını ilan etti. Buna karşı koyacağımız mücadele, en az iktidar politikaları kadar programlı, sistematik ve günlük olmalı” denilerek, 22 Mayıs’ta gerçekleşecek Devrim Yürüyüşü’ne kadın ve LGBTİ’ler olarak güçlü katılım sağlamanın önemi tekrar hatırlatıldı.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.