Narlıdere’de kadın 25 Kasım etkinliğinde bir araya geldi
Narlıdere'de 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü için kadınlar söyleşide buluştu.

Narlıdere Ekmek ve Gül Grubu ve Alevi Bektaşi Kültürünü Tanıtma Derneği Narlıdere Cemevi Kadın Meclisi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nde söyleşi düzenledi.
Narlıdere Cemevi’nde gerçekleştirilen söyleşiye konuşmacı olarak sağlık emekçisi Hülya Ulaşoğlu ve İzmir Barosu Başkan Yardımcısı Avukat Zöhre Dalkıran katıldı. 60’ı aşkın kadının katıldığı söyleşide ilk olarak Narlıdere Ekmek ve Gül Grubundan Nuriye Erdoğan, 2 Temmuz katliamında yaşamını yitiren şairlerin dizeleriyle sözlerine başladı.

‘KADIN YÖNELİK ŞİDDET GİTTİKÇE ARTIYOR’

Mirabal kardeşlerin yaşadıklarından başlayarak bugün Türkiye’deki kadınların yaşantısına ilişkin kısa bir konuşma yapan Erdoğan, nafaka hakkından 6284’ün kaldırılmasına kadar kadına şiddetin bugün de gittikçe artmakta olduğuna dikkat çekerek, mücadele çağrısında bulundu.

Alevi derneğinden Gülay Serin, AKP hükümetinin kadına getirdiği bir olumsuzluk olarak kadının doğurganlığıyla öne çıktığını söyledi. Eğitimdeki uçurumun büyüdüğünü, ekonomik koşulların kadınları daha olumsuz etkilediğini ifade etti.

KADINLARIN YASAL HAKLARI VE UYGULAMALAR

Ardından söz alan Avukat Zöhre Dalkıran yasaları anlatarak sözlerine başladı. Dalkıran, “Bu yasa sadece kadınla sınırlı değil ancak daha fazla şiddete maruz kalmaları nedeniyle çocuklar ve kadınları kapsıyor. Şiddete maruz kaldığımızda kaymakamlığa gittiğimizde çocuğumuza kreş sağlanması, maruz kaldığımız şiddetin travmaya sebep olması nedeniyle rehberlik hizmeti, hiçbir gelirimiz yoksa geçici bir maddi yardım sağlanabiliyor. Bunlar acil olarak verilen tedbir kararları” dedi.
Hakim tarafından verilebilecek tedbirleri anlatarak uzaklaştırma kararı, alkol için tedbir kararı, silaha el koyma gibi kararlardan da bahseden Dalkıran, “Yasaya göre birey, hakkında verilen karara uymuyorsa zorlama hapsi dediğimiz bir ceza alıyor. Ancak ülkede olan istatistiklere göre verilen uzaklaştırma kararına uymayanlara göre zorlama hapsi çok az bir sayıda. Şiddete maruz kaldığımızda en yakın karakola gittiğimizde çeşitli tedbirler veriliyor. İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması, pervasızlaşma ve daha aleyhte davranma hakkı veriyor pek çok kuruma” diye konuştu.

‘YAŞANANLARA KARŞI TEK ÇÖZÜM ÖRGÜTLENMEKTİR’

Sağlık emekçisi Hülya Ulaşoğlu ise, “Buraya kadar geliyor olmanız çeşitli şeyleri yıktığınız anlamına geliyor. Buradaki kadınlar, diğer kadınlara ulaşmanın yollarını aramalı” dedi. Sağlık hakkının ücretsiz bir hak olduğunu söyleyen Ulaşoğlu “Kadınların hep ikinci planda kaldığını ve kadınların sağlığa erişiminin çok daha zor olduğunu ifade etti.
Ulaşoğlu, “Yaşlı ve engelli bakım yükü kadına kalıyor. Toplanan vergilerin hizmet için değil farklı amaçlara kullanıyor. Yoksulluk kadınları daha fazla etkilerken, evde tencerenin kaynamamasının suçlusu kadın olarak görülüyor. Bu yaşananlara karşı tek çözüm anlamak, anlatmak ve örgütlenmektir. Bıkmadan usanmadan anlatmalıyız” dedi.
“Sağlık sektöründe de yerleşmiş toplumsal cinsiyet rollerinin etkisini kadınlar çok hissediyor. Kapitalist düzende sağlık ticarileştiği için insanların HPV aşısına bile ulaşılamamasına neden oluyor” diyen Ulaşoğlu son olarak şunları söyledi; “Bir öğün ücretsiz yemek kampanyası tüm ailelerin, çocukların sorunudur. Sadece kadınların sorunu değildir. Ancak kadınlar bugün en önden.”

‘BİRLİKTE HAREKET ETMELİYİZ’

“6284 sayılı Yasa’da devletin kadına iş bulma yükümlülüğü var mıdır? Kadınlar ekonomik bağımsızlıklarını nasıl ele alabilirler? 6284 sayılı Yasa çıktığından beri kadınların şiddete uğrama oranlarında düşüş olmuş mudur? Biz kadınlar, STK’lar neler yapabilir? HPV aşısı davası kazanıldı, buralarda ne yapılabilir?” gibi sorunların sorulduğu söyleşide Dalkıran, yasaların bir bütün olarak düzenlenmesi gerektiğini ve tek başına bir yasa düzelmesinin mümkün olmadığının altı çizildi.

Konuşmaların ardından katılımcılar toplumsal cinsiyet eşitliğine dayanan konuşmalar yapıldı. Dominik’te faşizmin kadınlara yönelttiği şiddetin bir benzeri olarak Türkiye’de kadınların şiddete maruz kaldığını ve tüm dünyada mücadele etmenin gerekliliği vurgulandı. Okullarda ÇEDES uygulamaları, üniversitelerde kadın topluluklarına yapılan saldırıların altı çizildi. ÇEDES’le ilgili bilgilendirme toplantısı yapmanın planı koyularak birlikte hareket etme, yan yana durma çağrısı yapıldı.

Fotoğraflar: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Umudunu kaybettiğinde bu kalabalığı hatırla

25 Kasım’da dünyanın dört bir yanındaki kadınlarla sesimiz bir olacak ve yaşadığımız sorunlar karşıs...

25 Kasım’a giderken kadınlar neler yaşıyor, hangi...

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’ne giderken Emek Parti...

25 Kasım’a giderken dünya tablosu: Emperyalizmin p...

‘Aile’, ‘kadın’ ve ‘milliyetçilik’ propagandaları yükselirken, artan sömürü ve savaşlar kadınları gü...