Nar Sanat’ta ‘Kulaktan kulağa’ kısa film günleri| Bireysel hafızadan toplumsal hafızaya
Nar Sanat’ta her ay gerçekleştirilmesi planlanan kısa film günlerinin ilk kısa filmleri BAK/Kulaktan Kulağa Kolektif Üretim Atölyesinin filmleri oldu.

21-23 Temmuz tarihleri arasında Nar Sanat Derneğinde Sine-Nar sinema atölyesinin yürütücüleri öncülüğünde kısa film gösterimleri gerçekleştirildi. Nar Sanat’ta her ay gerçekleştirilmesi planlanan kısa film günlerinin ilk kısa filmleri BAK/Kulaktan Kulağa Kolektif Üretim Atölyesinin filmleri oldu. Nar Sanat Derneği; Diyarbakır, Batman ve Mardin’de 15 kadın katılımcıyı buluşturarak, şehre ve hafızaya dair anlatılagelen hikayeleri yaratıcı müdahalelerle yeniden kurma amacıyla yola çıktı ve kadınların hazırladıkları filmlere ev sahipliği yaptı.

Sine-Nar Sinema Atölyesi alternatif bir sinema anlayışıyla gençlerin kısa filmlerini izleyicilerle buluşturarak kente yeni bir soluk getirmeyi amaçlıyor. Ekonomik kriz, gençlerin sinemaya erişimini ve film yapma süreçlerini etkiliyor. Ancak sanatın değiştirici gücüne inanan biz sinemaseverler tüm olanaklarımızı zorlayarak hem işin mutfağından kısa filmler ve belgeseller üreterek hem de kısa filmleri izleyicilerle buluşturmak isteyen gençlerle bir araya gelerek kısa film günlerini büyütmeyi hedefliyoruz.

Kısa film günlerinin ilk gösteriminde, 15 kadın katılımcının hazırladığı 12 hikaye ve bu hikayelerin yaratıcı belgesel/deneysel çalışma ile kurgulanması ayrı bir heyecan yarattı. Film içerikleri Portreler- Ekoloji-Kentin Değişen Dokusu olarak üç günde üç bölüm olarak izlendi. Kadınların yaşamlarını sürdürdükleri kentlerin hafızasında yer alan kulaktan kulağa anlatılan hikayeler, bireysel hafızalarında yer edinen imgelerle sunulurken ortaya güçlü deneysel-belgesel filmler çıkarmış. Tüm filmlerde ön plana çıkanlar, kadınların hafızasında yer alan imgelerin etkileyici görsellerle izleyiciye aktarılması oldu. Birçok izleyici filmleri ilk izlemeye başladığında kısa bir şok yaşadı. Bu şok halini kulaktan kulağa aktarılan bu hikayelerin izleyicinin de hafızasında yer alan hikayeler olmasına yorumladım. Çünkü film sonrasında yürütülen tartışmalarda imgeler üzerinden başlayan sohbet, bireysel yaşamlarından ve kendi deneyimlerinden örnekler vererek devam etti.

Yönetmenliğini Semiha Yıldız’ın yaptığı animasyon tarzındaki Cûdîyê Miradan/Dileklerin Cudisi, yönetmenin çocukluk anılarında yer edinen imgelerle Cudi’deki mevsimsel döngüleri ve akışı güçlü bir anlatımla izleyiciyle buluşturuyor. Cudi’de devam eden yangın bu doğal akışın günümüzde bile nasıl bozuşturulduğunu gözler önüne seriyor. Ekolojimize, doğamıza yapılan bu dışarıdan müdahaleler bölge halkının hafızasında ve insanlık hafızasının tarihinde acı bir tablo olarak kalacaktır.

Yönetmenliğini Evindar Tokur’un yaptığı Kapı ise Diyarbakır’da faili meçhul cinayetlerin ve zorunlu göçün bitmeyen ağrısını şehirle yüzleşerek dindirme çabasından yola çıkıyor. Film akışında şehrin ara ve çıkmaz sokaklarında dolaşan yönetmenin zihinsel sancıları “kapı” görselleriyle güçlü bir anlatım gücü yakalıyor. Sur’un yıkılmış ve ateş sonucunda is tutan yıkık bir kapısından giriş görüntüsü bilinçaltımızda yer edinen ve bizi sürekli rahatsız eden karanlık odalara bir giriş misali tarihsel bir yüzleşmeye götürüyor. Karanlık ve yıkık kapıdan sonraki çıkışta ise izleyici zihninde yer edinen karanlık kapılarla yüzleşiyor…

Hazırlanan her film, bireysel hafızadan yola çıkarak hem kadınların hem de bölge halkının hafızasında güncelliğini koruyor. Bu atölyeye emek veren tüm kadınların emeğine sağlık diyelim o zaman.

Görsel: Pixabay 

İlgili haberler
GÜNÜN FİLMİ: Ana yurdu

Anne ve kızının arasındaki ilişkiyi merkeze alan Ana Yurdu filmi, web sitesinde ücretsiz izlenime aç...

GÜNÜN FİLMİ: Aydede

Bekir ve annesi Rabia’nın yoksulluk içinde yaşadığı sorunlar, hayaller ve yaşam mücadelesini konu al...

GÜNÜN KADINI: Animatör, çizer, gölge (silüet) film...

Animatör, silüet kesimcisi ve kitap çizimcisi, illüstratör olan Charlotte ‘Lotte’ Reiniger, Alman fi...