Nafaka hakkına sınırlama: Neden, Nasıl?
Hükümet ‘Ömür Boyu Nafaka Zulmüne Son’ kampanyacılarıyla ortaklaşa yeni bir düzenleme hazırlığında. Nafaka hakkının sınırlandırılmasına ilişkin sundukları ‘gerekçeler’ gerçek mi peki?

Medeni Kanunun yoksulluk nafakasını düzenleyen 175. Maddesi, bu aralar yeniden gündemde. “Ömür boyu nafaka zulmü” denilerek değiştirilmesi istenen madde ile ilgili olarak Adalet Bakanlığı’nın bir kanun taslağı hazırlığı olduğuna ilişkin haberler çıktı. Bu haberler “müjde” olarak tüm basında yer aldı.

Öncelikle yoksulluk nafakasının ödenmesinin koşullarının hatırlanmasında yarar var.

* Medeni Kanunun 175. Maddesi, yoksulluk nafakasının, “boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf”ın diğer taraftan mali gücü oranında isteyebileceğini hüküm altına alıyor.

Kanun metninde sadece “taraf” olarak belirtilen yoksulluk nafakası alacaklısının ise gerçek hayatta çoğunlukla “kadınlar” olduğu bir gerçek.

Kadınların çalışma hayatına katılımının erkeklerin üçte biri oranında olduğu, çoğunlukla da sendikasız, sosyal güvenlikten yoksun işlerde çalıştıkları düşünüldüğünde, boşanma halinde kadınların neden yoksulluğa düştüğünü anlamak zor değil. Üstelik Hükümetin iktidarda olduğu yıllar boyunca kaç çocuk doğuracağına kadar hayatlarına müdahale edilen kadınlar, hem çocuklarına bakabilmeleri hem de aile bütçesine “katkı” yapabilmeleri adına uygulanan yarı zamanlı çalışma, evden çalışma gibi politikalarla daha da fazla evin içine itildiler.

Çoğu işyerinde çocuklar için kreş bulunmaması çalışan kadınlar açısından en önemli sorun. Evlendikten sonra çocuk bakımı için tamamen çalışma hayatından koparılan kadınlar, bu tabloda önemli bir yer tutuyor.
Böyle bir tablo içinde, boşanma durumunda yoksulluğa düşen çalışan veya çalışmayan kadına nafaka verilmesi, aile hukukunun en temel uygulamalarından biri olarak gerekli.

* Yeni düzenlenecek tasarıda nafakanın evli kalma süresi, çocuk olup olmaması, boşanan kadının yaşı, gelir durumu ve kusur durumu dikkate alınarak hesaplanacağı söyleniyor.

Şu an varolan düzenlemede “...kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.” hükmü var zaten. Üstelik sayısız Yargıtay kararı yoksulluk nafakasının, boşanma ile yoksulluğa düşen tarafa kusuru oranında ve karşı tarafın mali gücü oranında verilmesi gerektiğini söylüyor.

Peki neyi değiştirmeye çalışıyorlar?

Burada asıl değiştirilmesi istenen husus yoksulluk nafakasının “süresiz olarak” istenebilmesi konusu.

Bunu tartışırken de çok uç örnekler verildiğini görüyoruz haberlerde. Neymiş; “1 ay evli kalmış, ömür boyu nafaka alıyor, 1- 2 yıl evli kalmış, ömür boyu da nafaka alıyor, çalışmıyor da, oh ne rahat.”

Boşanmış ve nafaka bağlanmış kişilerin oranına baktığımızda bu sürekli verilen örneklerin ne kadar az olduğunu görmek zor değil. Şu da bir gerçek ki bu uç örneklerden tartışırsak, meseleyi de tam anlamı ile anlamamış oluruz maalesef. Her evlilik, bir ay içinde boşanma davası ile sonuçlanmıyor ne de olsa. Hele de son yıllarda boşanmak istemek dahi bir öldürme nedeni olmuşken...

Yıllarca evli kaldığı ve eşinden şiddet gördüğü için boşanma davası açan kadınların da durumunu da bu haberlerde tartışmak durumundayız.

Boşanma ile yoksulluğa düşeceği açık olan bu kadınların, “boşandıktan sonra ne yaparım, nerde kalırım, bu yaştan sonra nasıl iş bulurum” endişesini ortadan kaldırmak için Adalet Bakanlığı’nın ne gibi tasarılar hazırladığını tartışmalıyız mesela...

* Yapılan haberlerde ve çıkarılan yaygarada nafakanın ‘süresiz’ olduğu gibi bir iddiada bulunuluyor ki bu, gerçeği yansıtmıyor.

Medeni Kanunun yoksulluk nafakasını düzenleyen maddesinin hemen bir altında yer altında yer alan 176. Maddenin 3 ve 4. Fıkralarında şöyle deniyor:

“İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır.
Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.”

Yani, nafaka yükümlüsü her zaman bir dava açarak nafakanın kaldırılmasını veya azaltılabilmesini talep etme hakkına sahip. Ayrıca hâkim, nafakanın toplu halde de ödenmesine karar verebilir.

Uygulamada zaten çok az bir bedel olarak tespit edilen ve onu ödememek için de bin dereden su getiren erkekler açısından nafaka, zaten bir ‘ipotek’ değil. Zaten kağıt üzerinde olduğunda da kullanamadığımız haklarımızın bir de tümden ilga edilmesi kadınları çok daha zorlu bir yaşama mahkum etmek anlamına geliyor.


NAFAKA TARTIŞMASI YENİ DEĞİL, HAFIZALARI TAZELEYELİM...
Kadınların nafaka hakkını sınırlamayı hedefleyen bu kanun tasarısı hazırlığı ve çocuğun cinsel istismarına ilişkin yapılan korkunç düzenlemeyi tartıştığımız şu günlerde hafızamızı biraz tazelemekte fayda var.
İki yıl önce TBMM bünyesinde kurulan Boşanmaların Önlenmesi Komisyonu 476 sayfalık uzun bir rapor yayınlamış ve bazı önerilerde bulunmuştu. Komisyonun önerileri arasında, cinsel saldırı ve cinsel istismar sanıklarına hadım uygulaması getirilmesi, boşanma davalarında arabuluculuk uygulamasının getirilmesi, 6284 sayılı Kanunda verilecek tedbirlerin delil veya belgeye dayandırılması zorunluluğu, boşanma ile birlikte hükmedilen yoksulluk nafakasının süreye bağlanması gibi hususlar vardı. Hatta “evlenmeyle sonuçlanan çocuğun cinsel istismarı suçunda 5 yıl boyunva sorunsuz ve başarılı devam eden evlilikler söz konusuysa” cezasızlığı bile önermişlerdi.
Boşanmaların Önlenmesi Komisyonu’nun raporunun adeta hükümetin “yasa yapma yol haritası” gibi olduğunu görüyoruz. Madde madde hepsi karşımıza “mağduriyetlerin giderilmesi” adı altında çıkarılıyor.
Komisyonun önerilerine, bu zamana kadar yapılanlara ve bugün tartıştığımız yasa tasarılarına baktığımızda ise, komisyon raporu doğrultusunda aile kurumunun güçlendirilmesi adına alınan ‘tedbirlerin’ kadınların kendi hayatı hakkında söz söyleyebilme hakkını her geçen gün daha da zorlaştırdığını görüyoruz.




İlgili haberler
2016 Mayısından 2017 Mayısına, Boşanmaların Önlenm...

2016 yılının Mayıs ve Haziran ayı, kadınların Boşanmaların Önlenmesi Komisyonunun haklarımızı sıfırl...

Müftü nikahıyla evlendirecek, arabulucuyla boşanma...

Müftülere resmi nikah yetkisi verilmesinin ardından AKP’nin yeni hamlesi “boşanmaların artık mahkeme...

GÜNÜN SORUSU: Boşanma ve mal paylaşımı

Boşandınız ya da boşanacaksınız peki eşinizle aranızdaki mal paylaşımı nasıl olacak? Mal paylaşımı i...

Boşanma halinde AGİ uygulanırken nafakaya bakılır

Boşanma halinde, asgari geçim indirimi hesaplanırken çocuğun bakımını kimin üstlendiğine ve çocuğa n...