Malatya’da kadınlar haklarını konuştu
8 Mart’a giderken Malatya Demokratik Kadın Platformu, kadınlarla söyleşide buluştu. Haklarını konuşan kadınlar, sorunların çözümü noktasından da neler yapabileceklerini tartıştı.

Malatya Demokratik Kadın Platformu 8 Mart yaklaşırken Eğitim Sen Şubesinde kadınların emek mücadeleleri, hukuki haklarının neler olduklarını konu alan bir söyleşi gerçekleştirdi.

Eğitim Sen Kadın Eğitim Uzmanı Figen Yüksel Baran 8 Mart tarihi ve kadın emek mücadelelerine değinirken, Avukat Çağla Yolaşan kadınların hukuki hakları, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Kanun hakkında bilgi verdi.

Figen Yüksel Baran, “Dünden bugüne taleplerimiz var ve var olacak. Tek çözümümüz örgütlü mücadele. Bütün çözüm yolları biz kadınlarda. Üreten biziz, emek biziz, doğa biziz.Yeryüzünün her tarafında mücadele ediyoruz özellikle yaşadığımız coğrafyada” diyerek açılış konuşması yapıp gelen kadınları selamladıktan sonra 8 Mart’ın tarihsel gelişiminden bahsetti. Kadınların, emeklerinin karşılığını almak ve daha iyi koşullarda yaşamak için nasıl mücadele verdiklerini , ‘Ekmek ve Gül’ sloganıyla 15 bin işçi kadının taleplerinden bahsetti.

Bugün halen kadınların önünde çözülmeyi bekleyen birçok sorunun olduğunu ifade eden Yücel Baran, “Tarih bize gösteriyor ki bir yandan haklarımız verilirken bir yandan da haklarımız alınıyor. Kadınlar türlü politikalarla evlere mahkûm edilmek isteniyor. Özellikle evde yaşlı bakım, hasta bakım parası verilmesi gibi birçok örnek sayılabilir. Kadınların haklarını elde etmeleri için mücadele etmeleri gerekir. Sokağa çıkmanın daha da zorlaştığı şu günlerde bütün kadınların 8 Mart emekçi kadınlar gününü direngenlikle, azimle, inatla kutluyor” diyerek sözlerine son verdi.


HAKLARIMIZ NELER?

Yücel Baran’dan sonra sözü alan Avukat Çağla Yolaşan, “Yaşamak için haklarımızı bilmeliyiz özelikle yaşatmak için bilmeliyiz. Çevremizde şiddete uğramış kadınlar olabilir onları bilgilendirmek yönlendirmek için haklarımızı bilmek çok önemli” dedi.

Konuşmasında davalardan örnek veren Yolaşan, Nahide Opuz un yaşadığı mücadeleden bahsetti. Bu davada ilk defa bir Avrupa ülkesinin, aile içi şiddetle ilgili mahkum olduğunu söyleyen Yolaşan, kararın artık aile içi şiddetin özel yaşam kapsamında görülemeyeceğini, yani toplumu ilgilendiren bir sorun olduğuna işaret etmesi bakımdan önemli bir dava olduğunu belirti.

Başka bir örnek olarak Ayşe Paşalı cinayetine değinen Yolaşan, “Ayşe Paşalı, eşi tarafından tecavüze uğradığı ve şiddet gördüğü şikâyetiyle savcılığa başvurmuş fakat yasa gereği yalızca evlilik birliği devam ederken şiddet gören hakkında koruma tedbirlerine hükmedebildiği bahanesiyle gerekli önlemlerin alınmaması sonucu eski eşi tarafından öldürülmüştür. Olayın basına yansımasıyla dönemin Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf ‘Olay karşısında yasalarımızda eksik yok, cinayet münferit’ açıklaması yaptı. Bununla birlikte kadınlar sokaklara dökülüp isyan etmişlerdi. Ayşe Paşalı cinayeti Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’ne imza atmasını itekleyen bir dava oldu” dedi.

“İstanbul Sözleşmesi tırnaklarımızı kazıya kazıya kazandığımız bir sözleşme ve uygulanması için elimizde gelen her şeyi yapacağız” diyen Yolaşan, bazen hayatımızda karşılaştığımız şeylerin şiddet olduğunun bile farkına varamadığımızı söyledi. Şiddeti genellikle fiziksel ve cinsel şiddet olarak algıladığımızı belirten Yolaşan, “Sen git kısır yap, sen konuşma gibi sözlerin bile şiddet içerdiğinin farkında değiliz” diyerek İstanbul Sözleşmesi, 6284 sayılı Yasa ve şiddeti nelerin kapsadığı hakkında bilgi verdi.

TALEBİMİZ ‘YAŞAMAK İSTİYORUZ’A KADAR GELDİ
Yolaşan, en önemli şeyin hukuki destek olduğuna vurgu yaptı. Olası durumda polisin yasayı uygulamamasının görevi ihmal etmek olduğunu belirten Yolaşan, avukat aracılığıyla kurumlara başvurabileceğimizi, söyleyerek hangi kurumları arayabiliriz, ne gibi imkânlar sağlanıyor, haklarımız nelerdir, alınması gereken tedbirler üzerine bilgi verdi.
Konuşmalar bittikten sonra kadınlar sorularıyla buluşmaya katkı sundu. Bir kadın “Kadınlar neden şiddete uğrar?” diyerek sorunun nereden kaynaklandığına dikkat çekti.
Soruya yanıt veren Yolaşan, kadınların şiddete uğramasının asıl nedeninin cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklandığını söyledi. Köleci toplumdan kapitalist topluma kadar kadınlar üretimde hep ikinci planda olduğunu söyşeyen Yolaşan, “Dünyayı döndüren hep erkekler oldu. Bugün kapitalizm hâlâ köleci toplumdan aldığı ataerkiyle devam ediyor. Asıl sorunu sistem oluşturuyor” dedi.
Başka bir kadın ise kadınların talebinin artık ‘Yaşamak istiyoruz’a kadar geldiğini belirtti. Bunun üzerine Çağla Yolaşan, “Biz eşitiz ve bizi ikinci plana atan toplumsal düzeni değiştirmeliyiz. Taleplerimiz için örgütlü bir şekilde mücadele etmeliyiz” diyerek sözlerini bitirdi.


İlgili haberler
Van’da ‘Kor Kitap Sayfalarında Kadın’ söyleşisi dü...

Van’da editörümüz Sevda Karaca'nın katılımıyla “Kor Kitap Sayfalarında Tarihiyle, Bilimiyle, Edebiya...

Malatya’da kadınlar kahvaltıda buluştu

Malatya’da Ekmek ve Gül okuru kadınlar, 8 Mart Dünya Emekçi kadınlar Günü kapsamında kahvaltıda bir...

Çiğli ve Aliağa’da kadınlar bir araya geldi: Mücad...

İzmir’in Çiğli ve Aliağa ilçesinde 8 Mart öncesi bir araya gelen kadınlar, krizin, şiddetin ve eşits...