Küçük bir köyde üretim yapan kadınların özgürleşme hikayesi
Eşlerimizde aramızda sürekli tartışma çıkıyordu. ‘Siz boşuna bütün zamanınızı orada geçiriyorsunuz. İşiniz olmaz, boşuna çaba ve zaman harcıyorsunuz. Bir sürü para döktünüz’ dediler. Ama biz yılmadık

Dersim’in Hozat ilçesine bağlı Taner köyünde kadınlar, yaşadıkları yörede yetişen doğal meyvelerden üç yıldır reçel ve marmelat yapıp satıyor. Ekonomik bağımsızlıklarını kazandıklarını ve bu sayede özgürleştiklerini Ekmek ve Gül’e anlatan Nermin Akbalık, “Kadın isterse her şeyi yapar ve biraz daha özgürleşirse inanın, dünyayı daha çok güzelleştirir” mesajını deneyimledikleri hayatlarından büyük bir kararlılıkla ekliyor.

Kuş seslerinin çiçek kokularına karıştığı tertemiz bir doğadan ekmeklerini kazanan ve emeklerine bütün engellere rağmen sahip çıkan 12 kadın, kurdukları küçük bir imalathane ile şu anda Türkiye’nin birçok yerine reçel ve marmelatlarını ulaştırıyor.

‘KOCALARIMIZIN ELİNE BAKIYORUZ NEDEN BU REÇELLERİ DEĞERLENDİRMEYELİM’ DEDİK

Kredi çekerek kendilerine küçük bir mutfak yapmakla işe başladıklarını ifade eden Nermin Akbalık ürettikleri ve satışa sundukları ‘Xozat Taner köyü Reçelleri’nin nasıl başladığını, kadınların bir araya geliş hikayesinden şöyle anlattı: “Biz bu reçel ve marmelatları zaten kendi evlerimizde yapıyorduk. 12 kadın bir araya gelip ‘İşimiz gücümüz yok, kocalarımızın eline bakıyoruz neden bu reçelleri değerlendirmeyelim’ dedik. Önce küçük ölçekli yaptık, birkaç kişiye tattırdık ve beğenildi. Sonra kredi çektik ilk olarak imalathane olarak kullandığımız küçük bir mutfak yaptık. Ardından bir kredi daha çekerek kullanılacak malzemeleri ve imalat iznini aldık. Burada yetişen doğal meyvelerden reçeller yapıyoruz aynı zamanda kurutuyoruz da. Alıç, kuşburnu, yabani erik ve yabani elmaları kullanıyoruz.”

‘EN ÇOK ERKEKLER TARAFINDAN ENGELLENDİK’

İşe 12 kadın ile başladıklarını ürünlerini sattıkça 15 kadın olduklarını ve eğer satışları artırabilirlerse 25 kadının bir araya gelerek çalışabileceğini söyleyen Akbalık, “Bu süreçte en çok da erkekler tarafından engellendik. Eşlerimiz, akrabalarımız, köyümüzdeki yaşlılar hep olumsuz tepkiler veriyordu. Evde eşlerimizde aramızda sürekli tartışma çıkıyordu. ‘Siz boşuna bütün zamanınızı orada geçiriyorsunuz. İşiniz olmaz, boşuna çaba ve zaman harcıyorsunuz. Bir sürü para döktünüz’ dediler. Ama biz yılmadık, deyim yerindeyse önümüze çıkan zorluklarını direne direne aştık. Batacağımızı da bilsek bu işi sürdüreceğiz” diye konuştu.

‘BİR KADININ EKONOMİK BAĞIMSIZLIĞI ÖZGÜRLÜĞÜ DEMEKTİR’

Çalışan kadınların ekonomik bağımsızlıklarına bağlı olarak özgürlüklerini de kazandıklarını dile getiren Akbalık, “Bir kadının ekonomik bağımsızlığı demek özgürlüğü demektir zaten. Bizim için bir kadın, kendinin ve çocuğunun ihtiyacını karşılayabiliyorsa en büyük mutluluk. Bu yüzden daha çok kadının dahil olmasını istiyoruz” dedi.

‘KADIN ÖZGÜRLEŞİRSE İNANIN DÜNYAYI DAHA ÇOK GÜZELLEŞTİRİR’

Akbalık, seslerini duyan kadınlara ve ülkeyi yönetenlere de şu mesajı verdi: “Kadın isterse her şeyi yapar ve biraz daha özgürleşirse inanın, dünyayı daha çok güzelleştirir. Ülkeyi yönetenlerden de kadınlara öncelik verilmesini, kadınların önünün kesilmemesini istiyoruz. Her şeyden önce eşitlik istiyoruz.”

Hozat’ta oturan ve Taner köyüne çalışmaya geldiğini söyleyen Songül Boztaş da “İki yıldır buraya gelip çalışıyorum. Taksi ile gelip gidiyoruz. En azından çalışarak harçlığımızı kazanıyoruz. Eşlerimizin eline bakmıyoruz” dedi.

Kadınlar, (Xozat Taner Köyü Reçelleri) ismi ile Instagram ve Facebook üzerinden Türkiye’nin her yerine PTT aracılığı ile ürettikleri ürünleri iletiyor.


İlgili haberler
Yasaklar köylü üreticiyi vurdu: Sultan’ın yoğurt v...

Koronavirüs salgına yönelik yasaklardan dolayı izin alamayan Diyarbakır’ın Kuyuluhöyük köyündeki Sul...

Denizli’de kekik üreticisi kadınlar taş ocağına ka...

Denizli'nin Güzelpınar köyünde taş ocağına karşı direnişte kadınlar en önde: 'Yaşam alanımıza dokunm...

Köyde üreten kadın mı, şehirde tüketen kadın mı?

‘Bir kez daha düşünüyorum birileri büyük kentlerde sürekli tüketirken, ki aslında şehir bizi tüketir...