Kendine ‘engel’ olamayan kadın: Toplumda erişebildiğimiz kadar varız!
Elif Gamze Bozo, 3 Aralık Dünya Engelliler gününde kentlerin engellilere göre tasarlanmaması nedeniyle erişilebilirlik sorununa dikkat çekti.

Merhaba Sevgili Dostlar,

3 Aralık Dünya Engelliler Gününde, bürokrasi başta olmak üzere, tüm yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, büyük ticari firmalar günün anlam ve önemini anlayamamışken, birçok etkinlik düzenliyor. Ancak bir güne sıkıştırılmış olan, bu paket programlar, bizlerin sorunlarına kalıcı çözümler getirmezken, sadece günü kutlama algısıyla bitiriliyor. Ben hem engelli bir kadın olarak, hem de sanatçı olarak, Türkiye’de 3 Aralık Dünya Engelliler Gününde ve mayıs ayındaki Engelliler Haftasında hiçbir programa katılmadığımı belirtmek isterim. Böyle programlarda hak temelli sorunlara yaklaşılmadığı için, sanatımı “engellilik” olgusunun gölgesinden uzak tutuyorum. Yaklaşık 50 kişisel sergi ve 10’dan fazla karma sergiler yapmışken, erişim engeliyle karşı karşıya kaldım. Sergi salonlarına nasıl ulaşacağımı hep kendi çabalarımla ve ailemin desteğiyle çözdüm. Belediyelerin birçok sergi salonu ortopedik engelliye uygun değilken, görme engelliler için tabloların yanına dijital sesli betimleme uygulaması bulunmamaktadır. Engelliler, toplum ve devlet tarafından sadece bir meta veya zavallı insanlar olarak gösterilmiştir. Belirli gün ve haftalarda hatırlanmak, verdikleri rolde oynamak ve diğer geride kalan günlerde figüran bile olamayan, size göre biz engellilerin, dünya sahnesinde bize ön görülen bu oyunun içinde olmak, haksızlıktan öte bir şey değildir.

SOKAĞA ÇIKMAMIZI KOLAYLAŞTIRACAK ERİŞİM YOK
Türkiye’de asıl sorun yasal düzenlemedir. Bu sorunda en büyük nasibini alanda, erişimdir. Yerel seçimler yaklaşırken erişilebilirlik konusuna dikkat çekmek istiyorum. Erişim; engelli bireylerin bağımsız yaşayabilmelerini ve yaşamın tüm alanlarına tam ve etkin katılımını sağlamak ve engelli bireylerin, engelli olmayan bireylerle eşit koşullarda fiziki çevreye, ulaşıma, bilgi ve iletişim teknolojileri ve sistemlerine dâhil olacak şekilde hem kırsal hem de kentsel alanlarda halka açık diğer tesislere ve hizmetlere, “evrensel tasarım” ilkesiyle erişiminin sağlanmasıdır. Türkiye’de erişilebilirlik yarım kalmış bir hikâye kitabı gibidir.

Nedenleri kısaca şunlar olabilir:
-Engelli bireylerin önemli bir kısmı sokağa çık(a)mamaktadır, Buna aile ve çevre faktörü de dahil. Erişilebilirlik meselesi engelli bireylerin değil, kentleri herkes için tasarlamayan ve imal etmeyenlerin meselesidir. Zira engelli bireyleri engelli hale getiren fiziksel yitimi değil, onların önüne fiziki ve yapısal engelleri koyanlardır.

-Fakültelerin ders konusu haline daha yeni yeni gelmeye başlamıştır –ki sadece birkaç fakülte ile sınırlıdır.

-Erişilebilirlik ülkemizde bir kültür ve mecburi ihtiyaç olarak yerleşememiştir. Örneğin; düzgün eğimle yapılmış bir kaldırım rampasının önüne otomobil park edebilmektedir.

-Engelli bireyler halen toplum içinde 3. sınıf vatandaş muamelesi görmektedir. Örneğin; 2007 senesinde İstanbul’da Metrobüs hizmete girerken, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin saha kontrol mühendisi ile bir toplantıda: “Önce sağlamları taşıyalım, rampa ve asansör gibi aksesuarları sonra da yapabiliriz” demişti.

-Erişilebilirlik denilince akla; tuvalet ve rampa gelmektedir. Oysa erişilebilirlik çok geniş bir konudur. Örneğin; kapılarda kullanılan kulplar ya da zemine döşenen taşların kayganlığı erişilebilirliğin konusuna girer.

-Hizmet üretenlerin ortak bir dili ve yöntemi bulunmamaktadır. Kimi belediye kaldırıma 2 metrekare hissedilebilir uyarıcı zemin döşüyor (ki görme engelli bireylerin yön bulması olanaksız hale getiriyor) kimisi ise rampa eğimini yüzde 40 yapıyor.

-Ülkedeki alt ve üst yapılar ile ulaşım araçlarının bir envanteri bulunmamaktadır. Yani nerede, kaç tane ve ne durumda bina, kaldırım, otobüs vs. var, bilmiyoruz.

-Alanda teşvik hiç yok. Örneğin; son zamanlarda tartışmalara konu olan ticari taksiler. Taksiciler isyan ediyor: “Onca taksi nasıl değişecek, dönüşüm için kaç para vereceğiz, uygun araba vardı da biz mi almadık, gibilerinden.” Otomotiv sektöründe AR-GE birimleri işe bir el atsa, taksiciler araçlarını değiştirirken yaptıkları masrafı ÖTV’den düşse... Sen sorunu çözmek iste, çözüm inan o kadar çok ki…

-Adalete erişim sıkıntılı zira bir devlet memurunu yargılatmak deveye hendek atlatmaktan daha zor. Örneğin; tüm yasa ve yönetmeliklere aykırı ve erişilemez şekilde imal edilen yapıların sorumluları yargılanamıyor.

METROBÜS NASIL ERİŞİLEMEZ İNŞA EDİLİYOR?
Farkındalığımız zayıf, örneğin tabelalarımız halen kontrast renklerde olamıyor ya da acil hizmetler işitme engelli bireylerin ulaşımına açık değil ya da kanalizasyon kapağının üzerine halen karton koyuyor ve görme engelli bireylere tuzak hazırlayabiliyoruz. Halen alt yazılı TV programlarımız yok veya su mazgalları tekerlekli sandalyeler için tam bir bubi tuzağı. Bırakın bağımsızı, bağımlı bir denetim mekanizmamız bile yok. Zira olsaydı sormamız lazımdı; Nasıl oluyor da metrobüs erişilemez inşa ediliyor ya da belediyelerin engelli araçlarında emniyet sistemi bulunmuyor. Engelli bireylerin haklarını savunan sivil toplum kuruluşlarının çoğu “hak” değil “kendine yardım” temelli çalışmaktadır.

BU SORUNLARI ÇÖZMEK MÜMKÜN
Evet, farkındayım… O kadar çok sorun sıraladık ki..! Ama hiç endişe etmeyin zira bütün bu sorunları çözmek mümkün. Zira önce istemek, sonra plan ve program yapmak ve en nihayetinde de kaynak aktararak üzerine gitmek gerekir. Erişilebilirlik engelli bireylerin tüm temel haklardan yararlanabilmesi için mutlaka hayata geçirilmesi gereken bir kavramdır. Lütfen Ankara’da kaldırıma çıkamadığı için sokaktan ilerlemek zorunda kalan ve bir çöp kamyonunun altında kalarak can veren cam kemik hastası Nevzat’ı unutmayalım.

GÖSTERMELİK MİLLETVEKİLİ DEĞİL, ÇÖZÜM İSTİYORUZ
Herhangi bir fiziksel yitimi olmayanlara ve bu sorunların çözümüne dair birkaç tavsiye: STK’ların ve engelli bireylerin ortak nokta da buluşması. Akademisyenlerin -engelliler ile beraber- engelliler konusunda belediyelere eğitim vermesi, Mecliste siyasi partilerin sadece göstermelik değil, çözüm odaklı engelli milletvekili çıkarması, engelliler için mecliste komisyon oluşturulması. Özel inşaat sektörler de çalışan, inşaat mühendisi, mimar, iç mimar, belediyelerdeki engelli birim hizmetleri, bankalar, okullar, her alanda akademisyenler tarafından eğitim verilmesi gereklidir. Unutmayalım ki, insan hakları siyaset üstüdür. Bu haklar siyasetten önce gelmelidir ve son olarak diyorum ki, maalesef ki toplumda erişebildiğimiz kadar varız!

TEK BİR KADRAJA BİR HAYAT SIĞDIRDI
Cam kemik hastası olarak doğan, doğduğu zaman yaşamaz denilen Elif bugün fotoğraf çekiyor, belgesel yapıyor, şiir yazıyor, kendini sanatın içinde var ediyor.

SENEGALLİ KADINLAR BÜYÜK ZORLUKLAR İÇİNDE MÜCADELE EDİYOR
Senegallilerin yaşamını fotoğraflara taşıyan fotoğrafçı Elif Gamze Bozo, fotoğraf çekerken bir araya geldiği Senegalli kadınların yaşam koşullarını Ekmek ve Gül’e anlattı.

İlgili haberler
GÜNÜN SERGİSİ: Kendime Engel Olamıyorum

Elif Gamze Bozo, 7751 km ötedeki Senegal’de çektiği fotoğraflarını Ankara’dan sonra İstanbul’da serg...

Senegalli kadınlar büyük zorluklar içinde mücadele...

Senegallilerin yaşamını fotoğraflara taşıyan fotoğrafçı Elif Gamze Bozo, fotoğraf çekerken bir araya...

Tek bir kadraja bir hayat sığdırdı

Cam kemik hastası olarak doğan, doğduğu zaman yaşamaz denilen Elif bugün fotoğraf çekiyor, belgesel...