![](/storage/images/NQPrpA0QYpCw5SwRS3rfEMukYUXB6oo8ik99kLpQ.jpeg)
Geçtiğimiz hafta Resmi Gazete’de 2025-2028 ulusal istihdam stratejisi (UİS) duyuruldu. Strateji belgesinin tamamı, 12. kalkınma planına da bağlı olarak, yaşam boyu genç yaştan yaşlısına güvencesiz bir yaşamın inşasının temel taşlarını ortaya koyuyor. Kadınlar açısından ulusal istihdam strateji belgesi, ucuz iş gücünü yaratma stratejilerine dayanıyor. Bu belgenin ne dediğine biraz daha detaylı bakalım.
İŞSİZLİK-İSTİHDAM VERİLERİ ÖRTÜSÜ
Strateji belgesinde, 12. kalkınma planının 2028 yılına kadar kadınlarda iş gücüne katılma oranının yüzde 40.1’e yükseltilmesi; kayıt dışı istihdam oranının yüzde 23.4’e düşürülmesi hedefi hatırlatılıyor. Çeşitli verilere bakıldığında kadın işsizlik oranında bir azalma, kadınların iş gücüne katılım oranında artış görülse de, kısmi süreli çalışma oranı, kayıt dışı çalışma oranı da artış göstermiştir.
-Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye'de kadınların işsizlik oranı 2022 yılında yüzde 13.4 iken, 2023 yılında yüzde 12.6'ya, eylül 2024 itibarıyla ise yüzde 12.3'e gerilemiştir. Okuryazar olmayan erkeklerde işsizlik oranı yüzde 9.5 ile en yüksek seviyede gerçekleşirken bunu yüzde 9.3 ile lise mezunu ve yüzde 7.7 ile lise altı eğitimli erkekler izlemektedir. Kadınlarda ise işsizlik oranı en yüksek olan grup yüzde 18.5 ile lise mezunlarıdır. Bu grubu, yüzde 18 ile mesleki veya teknik lise mezunu ve yüzde 14 ile yükseköğretim mezunu işsiz kadınlar takip etmektedir.
-Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO) 2024 yılı verilerine göre, Türkiye'de kadınların kayıt dışı çalışma oranı yüzde 34.4 iken, erkeklerde bu oran yüzde 23.8'dir. 2023 yılı verilerine göre, erkek çalışanların yüzde 23.1’i, kadın çalışanların ise yüzde 32.2’si kayıt dışı seviyesindeyken 2024 yılında bu oranın artış gösterdiği görülmektedir.
-Kadınların iş gücüne katılım oranı 2022’de yüzde 35.1 iken 2023’te yüzde 35.9’a yükselmiştir. Bununla birlikte, esnek çalışma biçimlerinden biri olan kısmi süreli çalışma oranı da artış göstermiştir; 2022’de yüzde 9.7 olan oran, 2023’te yüzde 10’a çıkmıştır. 2028’de kısmi süreli çalışan oranının da yüzde 12.3’e artması hedefler arasında.
Strateji belgesinin önemli bir bölümü, esnek çalışmaya ve bunun yaygınlaştırılmasına dair kimi açık, kimi örtülü ifadelere ayrılmış durumda. Bu da “Kadın istihdamının artırılması” hedefinin, aslında kadınlar için güvencesiz çalışma, gizli bir işsizlik anlamına geldiğini gösteriyor.
PANDEMİ ÖRNEĞİ VERİLİYOR, GERÇEK ÇARPITILIYOR
Pandemi döneminde işsizlik rakamlarının artmadığından bahsedilen raporda “Özellikle kadınlar, gençler ve engelliler gibi özel politika gerektiren gruplar için destekleyici önlemler alınmıştır” ifadelerine yer veriliyor. Destekleyici önlemler olarak da “Esnek ve uzaktan çalışma modellerinin yaygınlaştırılması, kısa çalışma ödeneğinden yararlanmanın kolaylaştırılması, iş sözleşmelerinin işveren tarafından feshinin yasaklanması, ücretsiz izin uygulaması, ücretsiz izne çıkarılan ve kısa çalışmadan yararlanamayanlar ile işsizlik ödeneğine hak kazanmak için gerekli prim şartlarını sağlamayanlara nakdi ücret desteği” örnek veriliyor. Aile yılı ilanının ardından esnek çalışmanın yaygınlaştırılması eleştirilerine yanıt veren Aile Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş da “Pandemide ne güzeldi, uzaktan çalışıyordu insanlar” diyerek uzaktan çalışmanın yaygınlaştırılmasını olumlamaya çalışmıştı.
PANDEMİDE NE OLDU?
Ekmek ve Gül’ün 22 ilde 23 farklı sektörde ücretli çalışan 680 kadınla anket ve derinlemesine görüşmeler gerçekleştirerek pandemide kadınların hayatında değişenleri aktardığı raporunda ise gerçekliğin kadınlar için çok başka olduğunu gördük. İlk ücretsiz izne çıkartılan, kısa çalışmaya itilen, Kod 29 ile işten çıkartılanlar kadınlar oluyordu. Kadınların anlatımları ile hatırlayalım:
Ücretsiz izin, kısmi çalışma ve nakdi ücret desteği (NÜT) belirli bir iş yeri için belirli bir çalışma süresi tarif etmeyi neredeyse imkansız hale getirdi. İşçiler, çoğunlukla “Bazen bazı bölümlerde bir süreliğine artıyor/azalıyor” diyorlardı. Kadınların bir kısmı, çalışıp çalışmayacaklarını o gün sabah iş yerine gittiklerinde öğrendiler. İstanbul’da büyük bir tekstil markasının deposunda çalışan 35 yaşındaki bir kadın süreci şu şekilde anlattı: “İnternet satışına çalışan bölümlerde artış oldu. Diğer bölümlerde azalma yaşandı. Pandemi gerekçe gösteriliyor. Çalışma saatlerimiz aynı ama hafta sonu çalışma kalktı. Fazla mesailer kalktı. Sürekli NÜT’e çıkartılıyoruz.”
“Pandemi koşullarında esnek çalışma saatleriyle birlikte çalışma saatlerimiz arttı. Evden çalışma zamanlarında mesai kavramı kalmadı. Ofis çalışma saatleri azaldı ancak iş yükü nedeniyle akşam saatlerinde evden çalışma mecburiyeti oldu. Ofisten çalışma saatlerinin kısalmasıyla birlikte dinlenme saatleri kalktı. Özellikle ön safhada telefon karşılayan çalışanlardan biri olarak yemek molası verme fırsatımız olmamakta, bilgisayar başında atıştırmalık ile geçiştirmekteyiz. Evden çalışma süreçlerinde bütün gün ulaşılabilir olmak şartı olması da dinlenme fırsatı yaratmamakta.”
Pandemi dönemi rahatça yaygınlaştırdıkları esnek çalışma modellerinin kazananını ise İstanbul’dan metal işçisi bir kadın özetledi: “En büyük sorumlu devlet, işverene de bu kadar rahatlığı veren devlet. Çarkın içinde ezilen yine işçi. Yasal düzenlemelerin etkisi yok. Teşvikler patronlara yapıldı. Kısa çalışma ödeneğinde de patronlar kazandı. Devlet sadece patronu koruyor.”
‘EĞİTİM’ ADI ALTINDA ESNEK ÇALIŞMA
İUS’de en çok öne çıkan kavram “uyum”: “işe uyum”, “beceri uyumu.” Yeşil ve dijital dönüşüm sağlanırken özellikle kadınların ve yaşlıların beceri uyumunun sağlanması için üretim sürecine adaptasyonun sağlanması gerektiği ifade ediliyor. Burada da devreye İŞKUR, onun beceri kazandırma programları devreye giriyor. Yaşlı nüfusun sosyal güvenlik sistemine bir yük olduğu ifade edilirken insanca bir emeklilik değil, ölene kadar çalışma sistemini hayata geçirebilmek için “İş gücünün verimliliğini artırmak üzere beceri uyumu” ifadesi kullanılıyor.
İşe uyum denildiğinde akla iş gücü uyum programı (İUP) da geliyor. Bu program, “İşsizlerin istihdam edilebilirliğini artırmak amacıyla bilgi, beceri, çalışma alışkanlığı ve disiplini kazandırmak” üzere kamu kurum ve kuruluşlarıyla iş birliği içinde düzenlenen aktif iş gücü hizmetleri kapsamında yer alıyor. Programa göre eğitimlerin ardından haftada üç gün, günde 7.5 saat çalışma öngörülüyor. En fazla 10 ay süren program kapsamında sigorta primleri ve “cep harçlığı” olarak ifade edilen ücret İşsizlik Fonundan karşılanıyor. Günlük 566 lira olarak belirlenen bu ücret, aylık yaklaşık 6 bin 792 liraya denk geliyor ve oldukça düşük bir rakam olarak dikkat çekiyor. İUP’ye benzer bir diğer uygulama olan toplum yararına program (TYP) ise, “İşsizlerin çalışma alışkanlık ve disiplininden uzaklaşmalarını engellemek ve geçici gelir desteği sağlamak” amacıyla oluşturulmuştu. Ancak bu tür programlar, eğitim ve uyum becerileri kazandırma adı altında ucuz iş gücü sağlamak ve sendikalaşma, kıdem gibi temel haklardan yoksun bir çalışma sistemini özellikle kadınlara dayatmak anlamına geliyor. Ulusal istihdam stratejisinde yer alan “beceri uyumu” sağlama hedefi de, eğitim adı altında düşük ücretli ve güvencesiz işçiliğin önünü açan bir araç olarak kullanılacağının işaretini veriyor.
Kadının güçlendirilmesi programı altında işbaşı eğitim programlarına katılan yani “eğitim” adı altında patronlara neredeyse bedava emek olarak sunulan kadın sayısı, 2024 yılında 30 bin idi. 12. kalkınma planındaki esnek çalışma hedefleriyle bağlantılı olarak da bakanlığın hedefi her yıl bu sayıyı artırmak. “eğitim” adı altında ucuz, güvencesiz, çeşitli haklardan yoksun çalıştırılması planlanan kadın sayısının 2025’te 40 bin, 2026’da 50 bin, 2027’de 60 bine çıkması hedefleniyor.
KADIN ERKEK EŞİTLİĞİNİ SAĞLAYACAK BİR BÜTÇE YOK
2025 yılı bütçesinde kadın-erkek fırsat eşitliğine duyarlı bir bütçelemenin yer almadığı görülüyor. Bütçede ayrılan, ‘Ailenin korunması ve güçlendirilmesi’ için 16 milyar 666 milyon 881 bin lira; ‘Kadının güçlendirilmesi’ için ise 5 milyar 941 milyon 139 bin lira oldu. Yani ‘Ailenin korunması’ için ayrılan bütçe ‘Kadının güçlenmesine’ ayrılan bütçeyi neredeyse 3’e katladı. Bu veri iktidarın kadını değil, aileyi öncelediğini bir kere daha göstermiş oldu. Kadının güçlendirilmesine ayrılan bütçeyi kadın nüfusu ile karşılaştırdığımızda bir kadına düşen günlük bütçe yaklaşık 38 kuruş.
BAKIMIN TÜM YÜKÜ KADINLARA!
İUS’de yer verilen TÜİK verilerine göre kadınlar 25-49 yaş aralığında daha yoğun olarak iş gücüne katılım sağlıyorlar, bu grup içinde küçük çocuk sahibi olan kadınlar çocuğun bakımı sebebiyle iş gücü piyasasının dışında kalıyor. 2022 yılında 25-49 yaş grubunda yer alan ve 3 yaş altında çocuğu olan kadınların istihdam oranı yüzde 28 iken aynı yaş grubunda çocuğu olmayan kadınların istihdam oranı yüzde 56.2. Küçük çocuğu olan kadınların, çocukları için erişilebilir ve güvenilir bakım olanaklarına sahip olamadıklarında iş gücü piyasasının dışında kalma ya da esnek çalışma biçimlerine yönelme eğilimi gösterdiğine dikkat çekiliyor. Ancak “güvenilir bakım olanakları” olarak da “aile yılı” vesilesiyle Aile Bakanlığının duyurduğu etkin denetlenmesi mümkün olmayan, bakıcı kadınlar için de esnek çalışmayı dayatan komşu annelik sistemi oluyor. Her ne kadar aile yılı tanıtımında kreş olanaklarının artırılacağı ifade edilse de geçtiğimiz yılki pratik bunun kadınlar ısrarla talep etmedikçe gerçekleşmeyeceğine işaret ediyor. Hatırlayalım: Kamuda tasarruf tedbirleri ilk kamuda çalışanların kreş ve servis hakkını hedefe koymuştu, belediyelerdeki kreşlerin kapatılması gündeme getirildi. Düşük ücretli 7/24 açık kreşler için somut bir adım görülmezken Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesinden Diyanet İşleri Başkanlığına “Ekonomik bakımdan dezavantajlı ailelerin çocuklarını 4-6 yaş Kur’an kurslarına kayıt ettirmeleri halinde kayıt ücreti” kapsamında 2023 yılında 50 milyon 789 bin 850 lira aktarıldı, 2024 yılının ilk 8 ayında 38 milyon 737 bin 350 lira aktarıldı.
KADIN İŞÇİ SAYISINI ESNEKLİKLE ARTIRACAK
İktidar, “aile yılı” ilanı altında kadınları yalnızca eve kapatmakla kalmıyor, aynı zamanda ev içi yüklerini artırırken güvencesiz ve esnek çalışmayı dayatarak en ucuz iş gücü haline getiriyor. 2023 verileri, kadınların en fazla hizmetler sektöründe istihdam edildiğini (6 milyon 547 bin kişi), ancak tarım sektöründe yüzde 90.6 gibi yüksek bir kayıt dışı çalışma oranıyla en kırılgan kesim olduklarını gösteriyor. Tekstil ve kimya gibi emek yoğun sektörlerde kadın istihdamı yüksek olsa da (kimya sektöründe yüzde 26), düşük ücret ve güvencesizlik belirleyici olmaya devam ediyor. Otomotiv ve çelik gibi geleneksel olarak erkek egemen sektörlerde kadın istihdamı sınırlı artış gösterirken (çelikte yüzde 9-10), makine sektöründe ise ancak yüzde 12-15 seviyelerine ulaşabiliyor. Dönüşüm süreçleri kapsamında iş gücünün beceri uyumuna vurgu yapılırken bu politikaların kadınları daha fazla esnek, güvencesiz ve düşük ücretli işlere yönlendirdiği açıkça görülüyor.
SOSYAL YARDIMLAR ERİYOR
“Küresel düzeyde değerlendirildiğinde, sosyal koruma harcamalarının bütçeler üzerinde yarattığı ciddi yük göz önünde bulundurulduğunda, ülkeler doğrudan veya dolaylı sosyal yardıma ihtiyaç duyan bireylere ayni veya nakdi yardım sağlamaktan ziyade, bu kişilerin kendi ekonomik imkanlarını yaratmalarına olanak tanıyacak alanlar açmayı amaçlayan stratejilere yönelmektedir” ifadeleri belgede yer alıyor.
“Sosyal yardımlar sadece maddi destek sağlamakla sınırlı kalmamalı, aynı zamanda çalışabilecek durumdaki bireylerin iş gücüne katılımını teşvik eden bir araç olarak kullanılmalıdır. Bu doğrultuda, sosyal yardım sisteminin aktif ve pasif iş gücü programlarıyla entegre edilmesi, işsiz bireylere yönelik iş arama desteği sağlanması ve sosyal yardım faydalanıcılarının istihdama yönlendirilmesi gibi uygulamaların yaygınlaştırılması ve böylece uzun vadede yoksulluğun azaltılması hedeflenmiştir” denerek sosyal yardımların İŞKUR üzerinden iş arayanlar arasında yaygınlaştırılacağı ya da önceliklendirileceği belirtiliyor. Ancak, orta vadeli program, 12. kalkınma planı ve 2025 bakanlık bütçelerine baktığımızda bunun sosyal yardımlardan faydalanan kişi sayısını azaltmak anlamına gelebileceğini de söylemek lazım. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçe raporuna göre 2023 yılında 2 bin 193 lira, 2024’te 2 bin 280 lira olan ortalama sosyal yardım miktarının; 2025’te 2 bin 494 lira; 2026’da 2 bin 873 lira olması hedefleniyor. Sosyal yardımlardan faydalanan sayısının ise düşüşü planlanıyor.
İSTİHDAM GİRİŞİMCİLİKLE ARTMAYACAK!
“Kadın erkek fırsat eşitliğinin sağlanması ve kadınların güçlendirilmesi önceliğinin tüm politika geliştirme süreçlerinde yer alması, kadın erkek fırsat eşitliğine duyarlı bütçeleme çalışmalarının yaygınlaştırılması; kadınların iş gücüne katılma oranını artırmak için girişimcilik, finansal ve dijital okur-yazarlık alanlarında programların yaygınlaştırılması ile kaliteli ve erişilebilir bakım hizmetlerinin sunulması öne çıkan tedbirler arasındadır” ifadelerine yer veriliyor. İstihdamın girişimcilik faaliyetleriyle artmayacağı yıllar içinde ortaya konuyor. Dünya Gazetesi Yazarı Naki Bakır’ın köşesine taşıdığı Türkiye Bankalar Birliği (TBB) verilerine göre, mevduat bankaları ile kalkınma ve yatırım bankaları, nisan-haziran 2023 döneminde 63 bin dolayında kadın girişimciye 36 milyar lira tutarında kredi kullandırdı. Böylece kadın girişimcilere kullandırılan kredilerin haziran 2023 sonu itibarıyla bakiyesi, 2022 sonuna göre de yüzde 38.4 artarak 122 milyar 998.8 milyon liraya ulaştı. Haziran 2023 sonu itibarıyla açık kredisi bulunan kadın girişimci sayısı ise 301 bin 794 kişi düzeyinde. “Kendi işinin patronu ol” hayalinin satılıp kadınların borçlandırıldığı bir tablo ortaya koyuyor bu durum. Hatta mikrokredi gibi yoksul kadınların girişimci olmalarına yönelik destekler, sosyal korumadan yoksun ve kayıt dışı çalışma biçimlerinin yaygınlaşma riskini de beraberinde getiriyor.
SENDİKADA DAHA ÇOK KADIN OLSUN AMA SENDİKALAŞMASINLAR
Belgede, “Sendikaların kadın üye yapılarının incelenmesi, kadın sendikalı sayısının ve zorunlu organlardaki temsillerinin artırılması amacıyla sosyal taraflarla iş birlikleri geliştirilecek, bu alanda farkındalığın artırılması sağlanacaktır” ifadeleri yer alıyor. Oysa geçtiğimiz yıl sendikal hakları için mücadele eden Polonez işçisi kadınların karşısına kolluk kuvvetleri dizildi. Her türlü sendikalaşma çabası başta patron, yetmediği yerde iktidarın müdahalesi ile karşılaştı.
Fotoğraf: Canva Pro yapay zeka
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.