Tek seçenek, şiddete karşı örgütlü mücadele!
Eyüp Ekmek ve Gül Grubunun 25 Kasım vesilesiyle gerçekleştirdiği anketin sonuçları kadınlara şiddeti ve boyutlarını tartıştırırken, örgütlü mücadele ihtiyacının da tek seçenek olduğunu ortaya koydu.

25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Dayanışma Günü’ne özel, Eyüp ilçesi Güzeltepe ve Nurtepe Mahallelerinde Ekmek ve Gül Grubu olarak kadına yönelik şiddeti ele aldığımız bir anket çalışması gerçekleştirdik. 10 gün boyunca sürdürdüğümüz çalışmada 100 kadına ulaştık. Hayatımızı adeta abluka altına alan bu sıkışmışlığın farklı boyutlarını ortaya çıkarma ihtiyacı ile doğdu bu çalışma. Ekonomik krizle birlikte pandemi koşullarında kadınların artan yüküne, geçim sıkıntısına, eğitimdeki fırsat eşitsizliğine, işsizliğe, ev içi şiddete dair sorular yönelttik her yaştan kadına. Anketin sorularını tartışırken, en yakınımızdaki kadınların eğilimlerini, düşüncelerini ortaya çıkarmak istedik. Bu eğilim ve düşüncelerle birlikte; kadına yönelik şiddetin yükselmesinin sebeplerini, şiddetin en çok nereden geldiğini ve nerelerde yaşandığını, pandemi sürecindeki ekonomik sıkıntıların şiddetin düzeyini nasıl artırdığını da tartışmayı hedefledik. Anket yaptığımız kadınlarla, ‘Fiziksel değilse şiddet değildir’ yanılgısını kırmaya çalıştık. Hayatımızın her alanında belki de her gün bir başka şiddet türüyle karşılaşıyor olduğumuz konusunda çoğu kadınla hem fikir olduk.

Tabii ki böyle bir anket yapıp, kadına yönelik şiddetle nasıl mücadele edeceğimizi konuşmamak olmazdı. Tüm bu zorluklar karşısında “Ne yapmalı, nasıl yapmalıyı” fikrini tartışmaya çalıştık. Yaşanan şiddeti kadınlar tek başına yaşadıklarını düşünse de hayatlarımızı bir alana sıkıştıranlar tek bir kişi değil. Her gün bu sömürü çarkının bir parçası olmaya zorunlu kalarak yaşamımızı yeniden örmeye çalışmanın yollarını bu anketle derinleştiriyoruz. Anket çalışmamızın bu açıdan öğretici olduğunu düşünüyorum.

ANKET ÇALIŞMAMIZLA ORTAYA SERİLENLER...

■ Kadınların yüzde 44’ü çalışırken, yüzde 39’u kendini çalışmıyor olarak tanımladı. Yüzde 17’si ise işsiz olduğunu söyledi.
■ Kadınların yüzde 36’sı çevresinde şiddete uğrayan kadınların olduğunu söylerken, yüzde 64’ü ise çevrelerinde şiddete maruz kalan kadın olmadığını belirtti.
■ Hemen ardından yönelttiğimiz soru ise anketi yaptığımız kadınların şiddete uğradığını düşünüp düşünmemesiyle ilgiliydi. Yüzde 27’si şiddete uğradığını, yüzde 31’i şiddete uğramadığını, yüzde 24’ü ise bazen şiddete uğradığını ifade etti. Bu soru üzerine sohbet ettiğimiz kadınların ‘şiddet’ bahsi geçince, şiddeti ‘fiziksel’ olarak tanımladıklarını anladık.
■ Bir sonraki soruyu sormamızın sebeplerinden biri de şiddetin yalnızca fiziksel şiddetten ibaret olmadığını derinleştirmekti. Başka şiddet biçimlerini konuştuğumuzda, şiddete uğramadığını düşünen kadınlar aslında şiddete maruz kaldıklarını söylemeye başladı. ‘Ne tür şiddete maruz kalıyorsunuz?’ sorusunun sonuçları da şiddet biçimlerini daha çok tartışmaya ihtiyaç olduğunu bizlere gösterdi. Kadınların yüzde 52’si psikolojik şiddet, yüzde 27’si ekonomik şiddet, yüzde 3’ü fiziksel, yüzde 9’u ise hepsine maruz kaldığını söyledi.
Kadınlar yaşadıkları şiddeti bizlere anlatmaya çalıştı. Eşinin fiziksel şiddetine maruz kalan kadınlar anketi ilk yaptığımızda çekinseler de yaşamış olduğu koşulların değişmesini istediklerini ifade etti. Kaygıları çok büyük olmasına rağmen kadınların hiç tanımadıkları kişilere yaşadıkları şiddeti anlatmaya çalıştıklarını gözlemledik. Tanıdığımız kadınlarsa şiddeti tartışmak istemeyip konuyu kapamaya çalıştı.
■ Kadınların şiddete “nerede” maruz kaldığı sorusuna ise bu iki mahalledeki kadınların yüzde 20’si evde, yüzde 19’u işte, yüzde 20’si sokakta, yüzde 34’ü her yerde maruz kaldığını belirterek cevap verdi.
■ Kadınlar en çok kim tarafından şiddete maruz bırakılıyordu, bu açık uçlu olan bir sorumuzdu. Mahallemizdeki kadınların kendilerinden, çevrelerinden, şahit olduklarından ne diyeceklerini öğrenmek istedik. Yüzde 60’ı aile, eş ve erkeklerden şiddet gördüğünü dile getirirken, yüzde 20’si toplum tarafından, yüzde 10’u ise devlet tarafından şiddete maruz kaldığını dile getirdi. Burada yaptığımız tartışmalarda şiddetin sadece tek bir yerden gelmediği, “çok daha organize olduğu” fikri ortaya çıktı.
■ “Pandemi süreci şiddeti artırdı mı?” sorumuza kadınların yüzde 88’i evet, yüzde 4’ü ise hayır cevabını verdi. Birkaç soru öncesindeki tartışmalarımız kadınların yaşamında şiddetin bariz bir şekilde ortada olduğunu ve her geçen gün arttığını gösterdi.
■ Son olarak kadınların çözümü nerede gördüğü, onca zorluğun karşısında nasıl mücadele edileceğini, en yakınımızda bulunanlarla birlikte nasıl dayanışma göstereceği üzerine fikirlerini öğrenmek istedik. “Kadına yönelik şiddete karşı nasıl mücadele etmeliyiz” sorumuza kadınların yüzde 40’ı şiddete karşı örgütlenerek mücadele etmek gerektiğini ifade ederken, yüzde 18’i ‘Dayanışma ve birliktelik’ dedi. Kadınların yüzde 17’si şiddete ağır ceza verilmesi gerektiğini, yüzde 5’i kadınların ekonomik olarak özgür ve eşit olması gerektiğini düşünürken, yüzde 2’si mahallelerde psikolojik danışma merkezleri kurulması talebinde bulundu.
Anketimizle birlikte gördük ki pandemi koşulları eklenince kadınların sorunları daha da ağırlaşmış durumda. İktidar pandemi sürecinde sadece sermayeyi gözeterek sürü bağışıklığı pençesinde halkı kaderine terk ederken, biz kadınları hayatta kalıp kalmayacağımıza dair belirsizlikle açlıkla, yoksullukla, işsizlikle ve şiddetle baş etmek zorunda bıraktı.
Kadınların dile getirdiği eşitlik mücadelesi, kadınları koruyan yasalar, cezasızlığın son bulması ve diğer talepler, örgütlenmenin aciliyetini, bu dönemde yan yana durmanın daha büyük bir ihtiyaca dönüştüğünü bizlere gösteriyor. Bu yüzden her fırsatı kullanarak örgütlü mücadelede daha çok ısrar etmeliyiz. Çünkü şiddete karşı her yerde örgütlü mücadelenin tek seçenek olduğunu biliyoruz. 

Fotoğraf:Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Ah 2020, gidişin olsun, benzerin olmasın!

Esenyalı’dan kadınlar 2020’nin onlar için nasıl geçtiğini ve 2021’den beklentilerini yazdılar.

‘Şiddeti cezasız bırakmak şiddet potansiyeli olanl...

Kadına ve çocuğa yönelik şiddette, yargıda uygulanan ve uygulanmayan tüm maddeleri, nelere yol açtık...

1998 yazında bıraktığım hayallerim, sevinçlerim…

‘Zengin adam anneni de kurtarırsın, seni kim alacak’ sözleriyle bir hafta geçirdim. Annemi fakirlikt...