Kadın örgütleri: Şiddet 'salgın' gibi, acil önlem şart
Bakanlıklar yayımladığı genelgelerle koronavirüse karşı ‘Evde kal’ çağrısı yaparken, aile içi şiddetin artacağı kaygısı taşıyan kadın örgütleri, devletin bir an önce harekete geçmesini istiyor...

Koronavirüsün pandemi ilan edilmesi ile birlikte pek çok ülkede ‘Evde kal!’ çağrıları yükseldi. Bu çağrılara uyarak evlerine kapanan, ancak şiddetle daha çok karşı karşıya kalan kadınlar ve çocukların durumu ise vahametini koruyor. Açıklanan raporlar ve yayımlanan yazılarla bazı ülkelerde kadına yönelik şiddetin arttığı ortaya koyulurken, devlet kurumlarının şiddete karşı alması gereken önlemler sıralanıyor. Adli ve idari mekanizmaların, sığınmaevlerinin yetersizliği kadınların şiddet karşısında mekanizmalara başvurmasına engel olurken, Türkiye’de de koronavirüs salgınıyla birlikte artacağı öngörülen kadına yönelik şiddete dair Bakanlıkların bir acil önlem planı yok.
Bakanlıklar yayımladığı genelgelerle koronavirüse karşı ‘Evde kal’ çağrısı yaparken, kadınların kendisini şiddete maruz bırakan erkeklerle daha çok vakit geçireceğini ve bu durumun şiddeti de artıracağını görmüyor! Kadın örgütleri şiddetin artması riskine karşı devletin bir an önce harekete geçmesini istiyor...

ERTELENEN DAVALAR ŞİDDETİ ARTIRIR
Avukat Nazan MOROĞLU // İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı
Koronavirüsle birlikte merkezimize yapılan boşanma, şiddet ve mülteci başvurularında epey düşüş var. Örneğin, 9-13 Mart arası başvuru sayısı 330. Ayrıca 44 tane de mülteci başvurusu var. Bu rakamlar artış gösterirken, korona sürecinde insanların da evlerine çekilmesiyle birlikte azaldı. 18-24 Mart arası başvurular 51’e düştü ve sadece 12 mülteci başvuru yaptı. Değerlendirmemiz için elbette gelecek haftayı da görmek lazım, ama bu tablo yine de kadınların evden çıkamadığını gösteriyor. Bize bu hafta ulaşan vakalar içinde şiddet de boşanma da var. Boşanmalar da genellikle şiddet temelli; ayrıca koruma kararı alan kadınlar da var. Bu tablo kadınların adalete erişiminin de azaldığını gösteriyor, mutlaka bir engelle karşılaşıyorlar, evden çıkamıyorlar. Bu bütün olarak değerlendirmesi gerekilen bir durum, bir taraftan da dışarı çıkıp hastalanma kaygısı, çocuklarını bırakacak yer bulamama, eş evdeyse belki o yüzden çıkamama gibi kaygılar yaşıyor kadınlar... Adliyeler kapandı izlenimi var, kadınlar da bunun için yardım alamayacağını düşünüyor olabilir, ama avukat ataması yapılıyor, UYAP üzerinden koruma kararı almak mümkün, 6284 hâlâ işliyor. Şiddete karşı kendilerini koruyamayacak durumda kadınlar çünkü, kadın politikası yapan bir kurum yok. ‘Şiddet insan hakları ihlalidir’ diyecek bir kadın bakanlığımız yok. Sağlık Bakanlığı çıkıp alacakları önlemleri sıralıyor ancak Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı şiddete karşı önlem almıyor, televizyona çıkıp kadınlara haklarını hatırlatmıyor, özellikle bu gibi kriz dönemlerinde çok daha fazla şiddete uğruyor kadınlar ama haklarına ulaşamıyor, krizi çözecek bir devlet politikası yok. Kadını da şiddetten uzaklaştıracak bir alt yapımız yok ne yazık ki. Kadınlar şiddetle evde baş başa kalırken çocuklar da şiddet ortamında bu süreci yaşıyorlar. Bunlara çözüm üretilmediği gibi bir de cinsel suçlara indirim getirilmek isteniyor.

KADINA YÖNELİK ŞİDDET GÖRÜNMEZLEŞECEK
Nihan DAMARLI // Kadın Dayanışma Vakfı
Kadına yönelik şiddete dair şu ana kadar henüz elimize somut bir bilgi ulaşmadı. Eve kapanmalarla birlikte şiddet oranının yükseleceğine ve bir o kadar da görünmez olacağını söylüyoruz hep. Şu ana kadar ertelenen mahkemelerle birlikte iş yükü tek mahkemeye bindi ve ertelenen davalar yoluyla da şiddet dolaylı olarak devam edecek. Mesela nafaka hariç diğer işlemler ertelendi. Bu durumda çocuğunun velayetini alamayan ama icra yoluyla görebilen annelerin de bu olanağı kapanmış durumda. Şu anda araştırma aşamasındayız ve ilerleyen zamanlarda bu konuyla ilgili ayrıntılı bir rapor yayımlayacağız. 

KADINLAR 6284’TEN VE HER TÜR YASADAN YARARLANMAYA DEVAM EDEBİLİR
Avukat Aslı ARIHAN // Ankara Barosu Gelincik Merkezi
Bizim telefon hizmetimiz 7/24 açık, karar alamıyoruz ama kadınları sağlıklı bir şekilde yönlendirmeye, yardımcı olmaya çalışıyoruz. Sorunlu bir dönem ve endişeliyiz, daha çok şiddet olacağı ve bu şiddetin görünmez olacağını düşünüyoruz. Hatlarımıza korona öncesi sürece göre çok az telefon geliyor. 6284 sayılı Kanun aracılığıyla kadınlar şiddet karşısında karakollardan hizmet alabilir. Karakoldan hizmet alamıyorlarsa karakolu bize bildirebilirler, biz görevini yerine getirmeyenleri şikâyet edebiliriz.
Şiddete uğrayan kadınlar ne olur vazgeçmesin, kadınlar kimi zaman öğretilmiş çaresizlik içerisinde şiddet dolu evde kalabiliyor hele ki böylesi bir süreçte bu daha mümkün. Ama haklarınızdan yaralanabilirsiniz, 6284 işlemeye devam ediyor. Şiddetten kurtulmak istiyorlarsa 6284 aracılığıyla en yakın barolar, karakol, savcılıklara başvurabilirler, bize de ihbarda bulunabilirler yönlendirebiliriz.


HAFTA SONUNDAN BERİ DAHA FAZLA ŞİKAYET ALIYORUZ
Canan Güllü – Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı:
Şiddet artıyor, telefonlarla yoğun şikayet alıyoruz. Bir de kolluk da yoğun, kolluktan 65 yaş üzeri vatandaşların evden çıkmamasının kontrol edilmesi de istendiği için işler biraz aksıyor.
Bizim ihbar hattımıza ulaşan vakaları Aile Bakanlığına ve 155’e yönlendiriyoruz. Ama bizim Acil Yardım Hattımızın en önemli özelliği olayları takip edebilmekti. Başvuran kişi ne ile karşılaştı, sorunu çözüldü mü, neler yapıldı? Şimdi ona yetişemiyoruz çünkü Aile Bakanlığına yönlendirdiğimiz vakaların ne olduğuna dair bilgi almak mümkün değil, Bakanlıkta da çok yoğunluk var. Diğer bir nokta; başvuranlar bize hukuki bilgilendirme ve yöntem soruyor. Bu son günlerde, hafta sonundan bu yana fiziksel şiddete ilişkin daha fazla şikayet alıyoruz; “Nereye gideceğim, ne yapabilirim?” sorularını daha fazla alıyoruz ve kolluğa daha fazla kadın yönlendiriyoruz. Bu anlamda şiddetin arttığına yönelik henüz somut ve güvenilir bir veri koymamız mümkün değil ama taleplerin çoğunun fiziksel şiddet üzerinden gelmesi bize bir yorum yapma olanağı tanıyor.

MEKANİZMALAR ÇALIŞIYOR AMA YETİŞEMİYOR

Aslında şiddete ilişkin başvuru mekanizmaları işlemeye devam ediyor: Alo 183 çalışıyor, 155 cevap veriyor. Burada talebe yetişme noktasında sorunlar var. Çünkü talep çok fazla artıyor, artacak. Şöyle düşünün; aynı evde yaşamazken şimdi sürekli aynı evin içinde olmak en ufak tartışmaların bile büyümesiyle sonuçlanabiliyor. Uzaklaştırma kararının bittiği örnekler var mesela. Kadınlar uzatmak için kolluğa gidiyor ama ne zaman uzaklaştırma çıkacak belli değil. Dolayısıyla akşam o adam yeniden eve gelecek ya da evde kalmaya devam edecek. Uzaklaştırma kararı bekleyen kadınlar şimdi daha uzun süreler bekliyor. Mesela nafaka için icra mahkemelerindeki ayrımcılık oldukça önemli. Cezaların ertelenmesinde nafaka hariç tutuldu, bu önemli bir nokta.

YASALARIN UYGULANMAMASININ CEREMESİNİ ÇEKİYORUZ

Zamanında alınmayan önlemler şimdi daha ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkacak; örneğin yapılmayan sığınmaevleri. Şimdi kapasite dolacak ve kadınlar alınamayacak, Şiddet Önleme Merkezleri aynı şekilde. Sığınmaevlerine ilişkin şöyle bir gözlemimiz var; sadece bugün 3-4 tane vaka bize ulaşarak sığınmaevine gitmek istediğini söyledi. Yönlendirdik ama kapasite toplamda 3 bin 600 kişi. Başvuran kadınlar kabul edilse bile zamanla “Yeni gelenler var, sen artık çık” denecek ya da başvurulara yanıt verilemeyecek.

NELER YAPILMALI?

Acilen alınması gereken önlemler olarak; sosyal hizmet alanında çalışanlar desteklenmeli. Kamusal ve yarı zamanlı izinlerin bu alanda uygulanmaması ama aynı zamanda sağlık ve hijyen koşullarının sağlanması gerektiğini düşünüyoruz. 7/24 esasının bozulmaması gerekiyor. Alo 183 hattında görevli çalışanların sayıca artırılması gerek. Kolluk içerisinde Aile İçi Şiddet Birimi mensuplarının, 65 yaş kararını takip etme, asayiş sağlama, alışverişe gitme, sokağı temizleme gibi konulardan uzak tutulması ve kendi alanlarında hizmet vermelerinin devamının sağlanması gerekir.

KAMERALAR EVLERİN İÇİNE DÖNMELİ

Bunlar önemli noktalar ama en önemli olan belki de ruh sağlığı konusuna dikkat edilmesi. Medyanın virüs yayınlarına abandığı, sürekli virüs üzerine konuştuğu halden biraz çıkıp; çocukların ve ailenin bir arada olduğu zamanlarda ekranların biraz da şiddet çalışmış psikologlar tarafından işgal edilmesini istiyoruz. Bu virüsün yarattığı bir psikolojik travmayı ve şiddetle ilgili sorunların oluşmasını önlemeyi sağlamak adına yayınlar yapılmalı.

KADIN ÖRGÜTLERİ BU SÜREÇTE ORTAK HAREKET ETMELİ
Adalet KAYA // Rosa Kadın Derneği
Bize şiddet başvurusu yapan kadınlar oldu. Arkadaşlar başvuru alıyorlar. Sosyal medya üzerinden, komisyonlarımız üzerinden veya birisinin yönlendirmesiyle çok hızlı bir şekilde başvuru alıyoruz. İlerleyen günlerde kadına yönelik şiddette bir artış olup olmadığını daha net bir şekilde ifade edebiliriz. Ama zaten şöyle bir durum var; erkeklerin evde ve erkeklerin sürekli evde olması alışılmış bir durum değil. Dolayısıyla daha çok şiddet üretiyorlar. Erkeğin, çocukların evde olmasıyla birlikte kadının iş yükü çok arttı, virüsten kaynaklı temizlik meselesi çok önemli artık ve bunların hepsinin kadının sorumluluğu olarak görüldüğü bir toplumda yaşıyoruz. Çin’de de İtalya’da da çok artış gözlemlenmiş. Maalesef biz de o noktaya doğru gidiyoruz gibi bir durum seziyoruz şu anda. Ancak önemli olan bunun tedbirlerini almak, dayanışmayı güçlendirmek, kadınlara “Biz şu anda da çalışıyoruz, buradayız, size destek olmaya hazırız”ı göstermek.

6284’ÜN UYGULANMASINI ZORUNLU KILACAK GENELGE GÖNDERİLMELİ
Taleplerimiz, acil başvuru hatlarının aktif olarak çalışması, jandarma ve polis üzerinden yani kolluk üzerinden ulaşabileceği desteği gerçekten bu hatlarının çalışması ve 24 saat aktif olarak çalışması gerekiyor. İtalya mesela 24 saat çevrimiçi olan hatları hayata geçirdi ve gerçekten kadın dayanışma ağları kuruyorlar. Bizim de dayanışma ağları kurmamız gerekiyor. Yani sosyal medya üzerinden ya da mobil telefonlar üzerinden kadının şiddet gördüğü an da ulaşabileceği ve bunun karşılığında ulaştığı an da destek alabileceği mekanizmaların harekete geçirilmesi lazım. Bunun için de Bakanlığın ilgili kurumlara yani kolluğa, polise, jandarmaya, hastanelere, 6284’ün uygulanmasını zorunlu kılacak genelgeler göndermesi gerekiyor. Şu anda korona ile ilgili nasıl genelgeler yayımlanıyorsa kadına yönelik şiddeti koruyacak genelgeleri de yayımlaması gerekiyor. Bunun için de 6284 ve İstanbul Sözleşmesi hükümlerine uygun hareket edilmesi ve hatta bunun zorunlu olmasını sağlaması lazım. Sığınma meselesi çok önemli, sığınma evine ihtiyaç varsa çok hızlı bir şekilde yönlendirilmeli ve kadınların sığınmaevine gittiklerinde hem sağlıklarını hem de güvenliklerini sağlayabileceklerine inanmaları gerekiyor. Bunu da yapabilecek kurum Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı. Bu bilginin de yaygınlaşması gerekiyor, kadınlar “Gidersem orada hijyenik koşullar uygun mudur, değil midir?” kaygısı yaşamadan, rahatlıkla sığınmaevine gidebilmeli. Yani iki türlü de ölüm riski altında olduğunu düşünmesinin önlenmesi lazım. “Ben bu evde şiddet görüyorum, yaşam hakkım tehdit altında ama gidersem de orada hastalık kapıp ölebilirim” gibi bir kaygı taşımaması lazım kadınların.

Bir şeye daha vurgu yapmak istiyorum; özel sektörde çalışan kadınların çoğu işlerini neredeyse kaybettiler, çünkü ücretsiz izin sistemini özel sektör uygulamıyor, ekonomik krizden kaynaklı, salgını da bir fırsata dönüştüren işverenler kadını işten çıkardı. Bu çok büyük, sosyolojik bir soruna dönüşecek. Kadın işsizliği, kadın yoksulluğu kadınların şiddet görmesindeki en önemli sebeplerden biri. Yaşamını idame ettirebileceği koşulları sağlayamadığı için kadınlar şiddet gördükleri evde kalmayı sürdürüyorlar. Bu konuyla ilgili bir çalışma yürütülmesi lazım.

BİZ BURADAYIZ, KADINLAR BİZE BAŞVURSUNLAR
Kadınlara çağrım ise Lütfen, bizi arasınlar, bize ulaşsınlar, Bakanlığa ulaşsınlar, Bakanlığın ilgili birimlerine, kolluğa ulaşsınlar, yaygın hatları kullansınlar ve biz dayanışmayı, desteğimizi sürdüreceğiz. Kadın örgütleri olarak da ortak bir ruh ile hareket etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu süreci ancak bu şekilde dayanışma ile kotarabiliriz. Hem toplumsal sağlık açısından hem de kadınların daha az şiddet görmesi açısından ortak hareket etmeli, hepimiz aynı şeyi hep bir ağızdan söylemeliyiz.

KURUMLAR BİR EYLEM PLANI YAPMALI
Avukat Ceren AKKAYA // Mor Çatı kadın Sığınağı Vakfı
Biz Mor Çatı olarak koronavirüs salgını süresince şiddet başvuru deneyimleri isimli bir anket çalışması. Kadına yönelik şiddetle ilgili acil durum planı hazırlaması için çağrıda da bulunduk ayrıca. Şu an Mor Çatı da evden çalışmak durumunda ama mail üzerinden ve çeşitli telefonlarla başvuru almaya devam ediyoruz. Şiddetin arttığı bir gerçek, ancak belediyelerin, devlet kurumlarının bir planı olması gerekiyor. Kadınların şiddet karşısında başvuracağı yerler bakımından bütün numara paylaşımları devam ediyor, sosyal medyada da döndürülüyor bu. Ayrıca emniyeti, jandarmayı gibi güvenlik kuvvetlerinin de özel bir planı olması gerekir. Mor Çatı gibi bütün kadın kurumları bir şekilde elinden geleni yapmaya devam ediyor şu koşullar içerisinde ama burada özellikle Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının ayrı bir eylem durumu. Eylemden kastım şu; korona ortamında kadınların nereye, ne şekilde, hangi saatler arasında başvurabileceği, gideceği yerlerin güvenli olup olmadığı önemli kadınlar için. Aile içi, ev içi şiddetin artmama ihtimali yok şu koşullarda. O yüzden de ilgili kurumların bir çağrı yapması gerekiyor. Adliye ve yargı ayağını Adalet Bakanlığının düzenleyeceği, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının koordinasyonunda olduğu bir plan gerekiyor. Aile Bakanlığı şiddete karşı önlem almak yerine, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarına her ay düzenli olarak aktardıkları kaynak tutarının 180 milyon liraya çıkarıldığını açıkladı. Bakanlıklardan bir eylem planı açıklamadıkça sivil toplumun da yapabileceği şeyler çok sınırlı kalacak.
OLAĞANÜSTÜ KOŞULLAR DA OLSA KADINLARIN HİÇBİR HAKKI ASKIDA DEĞİL
Mor Çatı olarak da kadınlara şu çağrıyı yapıyoruz: erkek şiddeti, koronadan daha tehlikeli. O yüzden şiddet ortamından uzaklaşmak çok daha önemli ve hayati. Şu an hiçbir kadının hiçbir hakkı askıda değil, her ne kadar olağanüstü bir dönemden geçiyorsak olsak da bunun hakları için ısrarcı olsunlar. Sığınak başvurusu, ŞÖNİM başvurusu, emniyete ihbar gibi bütün bu imkânları kullansınlar. Kadınlar için çok daha hayati şiddetten uzaklaşmak, korona korkusuyla bundan vazgeçmesinler.


Koronovirüs sürecinde Ekmek ve Gül’den şiddete karşı 10 acil talep
Ekmek ve Gül olarak ‘Koronavirüs salgını sürecinde şiddete karşı 10 acil talep’ ile virüs kadar tehlikeli olan ve kadınların hayatına kast eden şiddete karşı acil önlemler istiyoruz!

1-Hükümet, kadına yönelik şiddete karşı acil eylem planı hazırlamalı.

2-Kolluk güçleri kadına yönelik şiddet olaylarına müdahale ve işlem konusunda uyarılmalı, kadınların başvurularının “korona salgını” bahanesiyle” göz ardı edilmesinin kabul edilemez olduğu ilan edilmeli.

3-Koruma ve tedbir kararlarında gecikme yaşanmaması için hükümet acilen önlem almalı.

4-Danışma ve destek mekanizmalarında aksama olmaması için özel önlemler alınmalı, ihtiyaca yönelik yeni birimler kurulmalı, 24 saat ulaşılabilir hale getirilmeli.

5-Sığınmaevlerinin koşulları düzeltilmeli, salgın önlemleri artırılmalı.

6-Kadına yönelik şiddet konusunda adli süreçler ertelenmemeli, kadınların uzayan yargı süreçlerinde tekrar tekrar mağdur edilmesinin önüne geçilmeli.

7-Kadınların çalışma yaşamındaki haklarının korunması ve hak gasplarının engellenmesi kadına yönelik şiddete ve kadınları eşitsizliğe mahkum eden koşullara karşı da vazgeçilmezdir! Kadın çalışanların haklarının gasp edilmesinin önüne geçilmeli.

8-Boşanma sürecinde olan ya da boşanan, maddi desteğe ve sağlık, eğitim, bakım desteğine ihtiyaç duyan kadınların özgün ihtiyaçları için bakanlıklar düzeyinde acil önlemler alınmalı, geciktirilmeden hayata geçirilmeli.

9-6284 Sayılı Kanun gereğince haklarında koruma kararları olan kadınların bilgisi yetkili mercilerde var; salgının yarattığı güvensizlik ortamında şiddete uğrama tehdidi artan kadınlara hızla ulaşmalı ve kadınların güvenlikleri sağlanmalı, ihtiyaçları derhal karşılanmalı.

10-Tüm medya organlarında kadınlara şiddet durumunda başvurabilecekleri yerlere, haklarına ve devletin kadınları güvenceye alacağına ilişkin bilgilendirme yayınları yapılmalı, kamu spotları hazırlanmalı.


İlgili haberler
Korona günlerinde şiddet: Bahaneler arttı, acil ön...

Kuşlara ekmek vermek, çocukların ses çıkarması bahanesiyle şiddet, uzaklaştırma kararına rağmen salg...

İstismarın ve şiddetin önünü açacak bir tasarıyı k...

Nafaka Hakkı Kadın Platformu ve TCK 103 Kadın Platformu bileşeni 198 kadın örgütü AKP'nin infaz indi...

Salgın, şiddetin önlenmesinin, koruyucu yasaların...

“Zaten şiddet gören bir kadın şimdi evde iki katı şiddet görüyor bu süreçte, kuşlara yem verdiği bah...