AKP, yeni Anayasa’nın altı ay içinde yapılmasını zorunlu kıldığı İçtüzük değişikliği için TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın grup başkanlarına yaptığı görüşme çağrısıyla süreci başlattı.
TBMM İçtüzüğü’nün birçok yasa gibi 16 Nisan referandumunda kabul edilen partili Cumhurbaşkanlığı sistemine uyumlu hale getirilmesi gerekiyor.
Anayasa değişikliğine koşut olarak getirilecek uyum yasalarını hızla Meclisten geçirmek isteyen AKP, önce göstermelik uzlaşma arayışında bulunacak. Sonraki plan ise önceden hazırladığı ve iktidarın muhalefeti etkisiz kılarak yasama çalışmalarını istediği gibi yürütebilmesini sağlamaya yönelik teklifini Meclisten geçirmek.
GEREKÇE: ‘SAĞLIKLI, VERİMLİ, ENERJİK ÇALIŞMAK İÇİN’
AKP’nin içtüzük değişikliğine ilişkin teklifinin gerekçesi “sağlıklı, verimli bir çalışma ortamının sağlanabilmesi ve egemenlik enerjisinin, demokratik muhalefet hakkına saygılı ve zaman savurganlığına yer vermeyecek şekilde kullanılması.” BirGün gazetesinden Nurcan Gökdemir’in haberine göre bu gerekçeyle hazırlanan teklifte yer alması beklenen bir düzenleme de Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nun kaldırılması... Yerine ise herhalde daha önce de gündeme gelen Aile ve Sosyal Politikalar Komisyonu kurulması düşünülüyordur.
HER İÇ TÜZÜK TARTIŞMASINDA AYNI TERANE
Son 8 yıllık dönemde her iç tüzük tartışmasında gündeme gelen bu girişimin akıllara zarar bir tarihi de var.
* Meclis bünyesinde kadın-erkek eşitliği için çalışacak bir komisyon kurulması için tartışmalar 1998’de başlamıştı. İki kadın vekil Kadın Erkek Eşitliğini Araştırma Komisyonu kurulması için teklif vermiş, 3 ay çalışan bu komisyon Türkiye’deki durumu ortaya koymuş, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM) tarafından da basılan bir rapor hazırlanmıştı. Rapor; kadın-erkek eşitsizliğini ortadan kaldırmak için Mecliste daimi ve iç tüzük ile kurulmuş bir Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu oluşturulması önerisini içermişti.
* Komisyon için meclis görüşmeleri ise 11 yıl sonra ancak gerçekleşebilmişti, malum AKP’nin AB uyum yasaları çerçevesinde atmakla mükellef olduğu bir adımdı bu.
Kadın hareketi komisyonun adının “Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu” olmasında ısrarcı olmuştu. Son ana kadar AKP de “yaparız, ederiz” dedi. Ama partiler arası uzlaşmaya rağmen komisyonun adı AKP emrivakisiyle “Fırsat Eşitliği” komisyonu oldu. Yani kadınla erkeğin eşit olduğu fikri bile meclisten kapı dışarı edildi.
* Yapılan bu emrivakinin kabul edilemez olduğunu söyleyen kadınlar ortak bir açıklama yaptı. “TBMM’den ekonomik, siyasal ve toplumsal yaşamın her alanına aktif ve eşit bireyler olarak katılmalarını destekleyecek kesin ve somut adımlar bekliyoruz. Komisyonun ‘Kadın Erkek Fırsat Eşitliği’ adıyla kurulması, gerçek eşitlik yolunda geri atılan bir adımdır. Zira fırsat eşitliği; kadın erkek arasında var olan mevcut eşitsizlikleri gidermeyi değil, sadece taraflara ‘eşit muamele’ edilmesini öngören bir politikadır, mevcut eşitsizliği korur. 1998 yılından beri sürdürdüğümüz mücadele birkaç milletvekili tarafından sunulan tek bir önerge ile verdiğimiz emek çöpe atıldı. Komisyonun adı Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu olarak değiştirildi, amaç ve işlevleri daraltıldı” dediler. Meclis, faks yağmuruna tutuldu, ama kadınların sesi duymazdan gelindi.
* Sonra devletin kurumlarından kadınların “eşitliği” fikrinin ve bizzat “kadın” kelimesinin çıkarılıp atılması süreci son hız devam etti:
- 8 Haziran 2011’de Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığının yerine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kuruldu. Beraberinde “kadınların sorunu yok” dercesine, Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğünün adı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü olarak değiştirildi. Kadın erkek eşitliğini güçlendirmek konusunda politikalar üretmekle görevli tek resmi mekanizma olan KSGM de bakanlık altında etkisiz ve yetkisiz bir birim haline getirildi. Devletin kadınların en temel insan hakkı olan yaşam hakkını bile koru(ya)madığı Türkiye’de, zaten işlemeyen eşitlik ve sosyal destek mekanizmaları tam anlamıyla etkisiz ve işlevsiz hale geldi. Erdoğan, yeni bakanlığı “Biz muhafazakâr demokrat bir partiyiz. Bizim için aile önemli” sözleriyle açıkladı. Kadını aile dışında yok sayan; kadını ve kadının insan haklarını ailenin bekasına kurban eden bu yaklaşım tescillendi. Kadın Bakanlığı’nın kapatılması üzerine KSGM’nin geleceğini soranlara Başbakanın yanıtı “Teferruat” oldu.
Yine 8 Mart hediyesi diye sunulan, kadınların taleplerini dinliyor ve yerine getiriyor gibi görünerek hazırlığını yaptıkları Şiddet Yasası da “Ailenin Korunması Yasası”na dönüştürülüvermişti hatırlarsanız.
* Bütün bunları yaparken, 11 Mayıs 2012’de imzalanan İstanbul Sözleşmesi’nin ilk imzacısı olmakla övünmekte hiçbir beis görmüyordu hükümet. Oysa kadının adı devletin her mekanizmasından adım adım silinirken, sözleşme açıkça şunu şart koşuyordu: “Bir ülkede şiddet varsa bu durum, ülkedeki kadın erkek eşitsizliğinin sonucudur ve devlet bu şiddeti önlemekle yükümlüdür.” Devletin yükümlülüğüyle bağdaşmayan bu yeni bakanlık düzenlemesi, Türkiye’nin imzaladığı bütün uluslararası sözleşmelere de açıkça aykırıydı.
* 2013 yılında TBMM İç Tüzüğü’nde Değişiklik Yapılmasına Dair İç Tüzük Teklifi hazırlandı. O dönemdeki iç tüzük tartışmalarında da TBMM’deki kadın-erkek fırsat eşitliği komisyonunun ve ardından belediyeler bünyesinde kurulmuş olan KEFEK’lerin kapanması gündeme geldi. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün de lağvedileceği ve sorumluluklarının Aile Genel Müdürlüğü’ne devredileceğine dair iddialar da konuşuldu. Bu iddiaların dayanağı devletin resmi ajansı olan Anadolu Ajansı idi.
Kadın örgütleri Türkiye kadın hareketinin yıllar süren mücadeleleri ile devlet mekanizması içindeki kurulan üç kadın kurumunun da sırasıyla yok edildiğini ve bunun kabul edilemez olduğunu söyleyerek bu “lağvetme” tartışmalarına ilişkin ortak görüşünü ortaya koydu: Kabul edilemez!
* Bugün, yeni bir anayasa değişikliğinin ardından yine bir iç tüzük değişikliği ve yeniden KEFEK’in kapatılması, yerine Aile ve Sosyal Politikalar Komisyonu kurulacağı konuşuluyor.
Şimdi yetkili mercilere sorulan “ne oluyor” sorusunun yanıtı yine “olur mu canım öyle şey, böyle bir düzenleme hazırlığı yok” olacaktır muhtemelen. Bütün bu süreç adım adım böyle ilerlerken çok duyulan bir cevap bu; komisyonun adı eşitlik değil, “fırsat eşitliği” olurken, bakanlığın adı değiştirilirken, şiddet yasası çıkarılırken ve şimdi o eksik bulduğumuz KEFEK tümden ortadan kaldırılırken…
İşte bu yılların tartışması...
Bu zamana kadar komisyonu ortadan kaldırmadılar. Ama bugün tüm yetkilerin tek adamda toplandığı ve KHK düzeniyle devletin yönetildiği “Yeni Türkiye’de” ne olur... Göreceğiz...
İlgili haberler
GÜNÜN KARİKATÜRÜ: Eşitlik erkeklere bırakılmayacak...
Günün karikatürü 'Bayan Yanı'ndan gelsin... Sinir bozucu değil mi?
2016 Mayısından 2017 Mayısına, Boşanmaların Önlenm...
2016 yılının Mayıs ve Haziran ayı, kadınların Boşanmaların Önlenmesi Komisyonunun haklarımızı sıfırl...
Evet, sosyal ve kültürel iktidarınız sıkıntılı
Erdoğan’a tek adam olma gücü siyaseten sağlanmışken “hâlâ sosyal ve kültürel iktidarımız konusunda s...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.