Bir buçuk yılı aşkın zamandır süren uzaktan eğitim sonrasında yüz yüze eğitimin başlayacağını umduğumuz günlerdeyiz. Pandemi pek çok zorlukla geçmişken yüz yüze eğitime de ekonomik ağırlığın yüküyle başlıyoruz: açlık sınırının giderek yükselmesi, pahalılığın artışı, okullarda toplanan paralar, artan etüt ve servis ücretleri… Her yerde olduğu gibi hastane çalışanları arasında da yüz yüze eğitimin başlaması önemli bir gündem. Sağlık emekçisi kadınlarla yaptığımız sohbetlerde kadınlar kaygılarını dile getiriyorlar; uzaktan eğitimde zorlanan çocukların okula uyum sağlamaları, bir buçuk yıl tablet telefon ekranlarına mahkûm edilmiş çocukların olası iletişim zorlukları, eğitim masraflarını karşılayamama kaygısı…
Sohbet ettiğimiz sağlık emekçisi kadınlar son zamanlarda Türkiye’de çokça kışkırtılan göçmen tartışmasına da değiniyorlar. Artan ekonomik yük, eğitimde artan fırsat eşitsizliğini bir şekilde göç tartışması ile birleştiriyorlar. Konuştuğumuz kadınlar arasında yaşadıkları yoksulluğun ve türlüce sorunun sorumluluğunu savaştan kaçan mültecilerde görenler varken, yaşanan sorunların insanları yerlerinden eden yönetimlerde olduğunu ifade eden kadınlar da oldu.
Bir sağlık işçisi “Tüm bu kaygılar yetmez gibi göçmen sorununun yönetilememesi nedeniyle ortaya çıkan fırsat eşitsizlikleri ve buna bağlı oluşturulan algılar” nedeniyle hoşnutsuzluğunu dile getirdi: “Suçlu yönetemeyen hükümet değil (!), suçlu başka ülkelere asker yollayıp onların iç işlerine karışmamız değil, suçlu savaşa sebep olanlar insanların evlerini yakıp yıkanlar değil; suçlu savaştan kaçıp sağ kalmaya çalışan insanlar, çocukları… Tercih yapacak yaş ve bilinçte olmayan, kendilerine dayatılan koşullarda var olmaya çalışan çocuklar suçlu olamaz.”
Başka bir sağlık işçisi ise hep var olan ve giderek artan eğitimde fırsat eşitsizliğinin sorumlusu olarak göçmenleri gördüğünü söyleyip, “Eğitim yok; anladık hastalık, o, bu, şu zaten Türkiye’de bizim çocuklarımıza değer yok” diyerek ifade ediyor.
“Eğitimde özelleştirmeye son verilmediği, parasız, bilimsel, laik bir eğitim anlayışı olmadığı sürece, temel insan hakları sınırlarında göçmen politikaları oluşturulmadığı sürece şu an karşımızda duran sorunlarla bireysel ya da toplumsal düzeyde baş etmemiz mümkün olmayacaktır” diyen bir hemşire “Bugün giderek artmış olmakla birlikte eğitimdeki en önemli sorun geçmişten bugüne hep ‘fırsat eşitsizliği’ olmuştur” diye konuşuyor. “Ülkemizde eğitim hiçbir zaman eşit, bilimsel ve laik olmadı; ancak hiç bu kadar sermaye merkezli de olmadı. Biz veliler, eğitim emekçileri ve öğrenciler hep beraber taleplerimizi yükselttiğimiz bir mücadele ağı örmeliyiz” diyerek yaptığı mücadele çağrısında “Hatırlayalım; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde de yer aldığı üzere herkes, eğitim hakkına sahiptir, en azından ilk ve temel öğrenim aşamalarında parasız olmalıdır” diyor.
Fotoğraf: Unsplash
İlgili haberler
İzmir’de kadınlar engel tanımadı: Mücadeleye devam...
İzmir’de kadınların ‘İstanbul Sözleşmesi'nden Vazgeçmiyoruz’ eylemine polis engel olmaya çalıştı. ‘K...
Yüz yüze eğitim için okullar açılsın, okulların aç...
Eğitimin çocukların ihtiyaçları ve güvenlikleri gözetilerek yüz yüze sürdürülmesi, okulların açık ka...
Salgında kadın eğitim emekçisi olmak…
Eğitim emekçisi Dilek Mercan ‘26 yıllık meslek hayatımda hiç bu kadar sıkıntılı yorucu bir dönem yaş...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.