İzmir Barosu: 'Boşanmayı değil, kadınlara yönelik şiddeti engelleyin'
İzmir Barosu, bu sene sekizincisi düzenlenen Aile Şura'sına yönelik açıklama yaparak yasaların kadınlar aleyhine değiştirilmesine karşı durduklarını belirtti.

20 Eylül tarihinde, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 81 ilde düzenlediği “Aile Çalıştayı”nın, İzmir ili davetlisi olarak çalışmaya katılan İzmir Barosu; şuraya ilişkin Alsancak’ta yer alan İzmir Barosu Merkez Binası önünde basın açıklaması düzenledi. Baro adına basın metnini İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi Yürütme Kurulu Üyesi Av. Gözde Önal okudu.

“Aile, Eşitlik ve Adalet” ile “Aile, Kalkınma ve Refah” konularının görüşüldüğü masalarda katılımcı olarak yer aldıklarını belirten Önal, “Bakanlıkça yapılan bu çalışmada, toplumu dizayn ederken ‘aile’ kavramından yola çıkıldığı gerçeği ile bir kez daha yüzleşilmiştir. Ancak bizler biliyoruz ki esas tartışılması gereken yaşamış oldukları şiddete rağmen evliliği devam ettirmek zorunda bırakılan kadınların varlığıdır” diye konuştu.

‘NAFAKA, KADINLARIN HAYATLARINI YENİDEN KURABİLMEKTEN UZAK’

İzmir Barosu olarak kamuoyuna açık bir çalışma yaptıklarını dile getiren Önal, ortaya çıkan raporu Bakanlığa da gönderileceğini belirterek, raporu kamuoyuyla paylaştı. İlk olarak ‘nafaka ve velayet’ konularının tartışıldığını aktaran Önal, “Boşanma nedeniyle yoksulluğa düşen taraf yapısal şiddet ve eşitsizlik nedeniyle genellikle kadınlardır. Yine de hükmedilen nafaka miktarı boşanma nedeniyle yoksulluğa düşen kadınların hayatlarını yeniden kurabilmelerini sağlamaktan oldukça uzak ve erkeklere mağduriyet yaratmayacak kadar cüzidir” dedi.

Öte yandan, velayetin ise çocuğun üstün yararı dikkate alınarak belirlenmesi gerekliliğini vurgulayan Önal, “Ancak velayet hem hak hem de yükümlülük olarak düzenlenmesine rağmen uygulamada kadınlara yönelik bir şiddet unsuru olarak kullanılmaktadır” diye ekledi.

‘KADINLAR BOŞANMA KARARI ALAMIYOR’

İkinci olarak “Toplumsal Cinsiyet Kalıp Yargılarının Boşanma Oranlarına Etkisi” konusunun tartışıldığını belirten Önal, “Şiddet içeren evliliklerde bile toplumsal cinsiyet kalıp yargıları nedeniyle kadınlar boşanma kararı alamamaktadır. Bu kalıp yargılardan bir kısmı kadınların boşanma kararı alamamasına neden olurken diğer bir kısmı boşanma sırasında kusurlu taraf olarak görülmelerine neden olmaktadır” diye konuştu.

‘EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET SAĞLANMALI’

Üçüncü olarak “Cinsiyetlendirilmiş Emek” başlığı altında tartışmaların yürüdüğünü aktaran Önal, “Öncelikle ev içi emeğin görünmezliği ve kamusal alanda çalışmayan/çalışmasına izin verilmeyen kadınların yaşamış olduğu ekonomik şiddet neticesinde boşanma kararı almakta zorlandıkları tespit edilmiştir. Bunun yanında kadınlar kamusal hayattaki çalışma içerisinde de cinsiyet temelli mobbinge maruz kalmakta, daha fazla çalışsalar da aynı işi yapan erkeklerden daha az ücret almaktadırlar. Eşit işe eşit ücret sağlanmalı, bu anlamda taraf olunan uluslararası sözleşmelere uyulmalıdır” ifadelerini kullandı.

‘GELENEKSEL TOPLUM NORMLARI EŞİTSİZLİĞİ PEKİŞTİRMEKTE’

Dördüncü ve son olarak ise “Aile, Toplumsal Cinsiyet Temelli Şiddet ve Cinsiyet Eşitsizliği” tartışıldığını belirten Önal, “Bu başlık altında din ve geleneksel toplum normlarının toplumsal cinsiyet eşitsizliğini pekiştirdiği, erkekten çalışmasının kadından ev işi yapmasının beklendiği değerlendirilmiştir. Siyasi iktidarın eşitliğin fıtrata aykırı olduğu yönündeki açıklamaları ile kadınları doğum yapmaya teşvik eden politikaları neticesinde kadınları aileye hapsedilmekte, kamusal alanda medeni varlıklar olarak bulunmalarının önüne geçilmekte ve bunun sonucunda da kadınlar şiddet döngüsünden çıkamayarak evliliklerini devam ettirmek zorunda bırakılmaktadır” dedi.

‘YASALARIN KADINLAR ALEYHİNE DEĞİŞTİRİLMESİNE KARŞI DURACAĞIZ’

Son dönemde siyasi iktidarca yapılan değişiklik önerilerinin laik ve eşitlikçi anlayışa dayanan 4271 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun değiştirilmesine yönelik nabız yoklama girişimleri olduğunu belirten Önal, “Mevcut yasaların uygulanmasını sağlamak gerekirken bu değişikliklerin gündeme gelmesi toplumsal ihtiyaçlarla uyumlu değildir. Yasaların kadınlar aleyhine değiştirilmesine karşı durduğumuzu ve yasaların uygulanması için mücadelemizi sürdüreceğimizi bir kez daha bildiririz” diyerek, sözlerini tamamladı. 

Fotoğraf: Emirhan Durmaz/Evrensel

İlgili haberler
İzmir Barosu: Dün İstanbul Sözleşmesi, bugün Meden...

İzmir Barosu: Kadınların bağımsız olmasından, şiddetten uzak bir yaşam hakkı için mücadele etmesinde...

Kadın örgütleri: Kadınların nafaka hakkına dokunma...

Kadın örgütleri, yoksulluk nafakası hakkındaki haberlere ilişkin açıklama yaptı. Nafaka hakkının med...

Hükümetin derdi 91 yıllık medeni kanunla

Müftülere nikah yetkisi verilmesini kapsayan yasayı değerlendiren Avukat Selin Nakıpoğlu, ‘kadınları...