Manisa Ekinler Endüstri fabrikasında sendikalaşma faaliyetinin öncüsü olan kadın işçilerle fabrika önünde yaptıkları eylemde tanıştık. Yaşadıkları sıkıntılardan, krizden, fabrikada kadın işçi olmanın zorluklarından ve tüm bunlara karşı mücadele yöntemlerine dair sohbet ettik. Kadın oldukları için patronun gözünde aciz ve savunmasız olarak görüldüklerini söyleyen işçiler, “Ama sendikalaştıktan sonra durumun böyle olmadığını anladılar. Biz birlik olduktan sonra karşımızda kimsenin duramayacağını gösterdik” diyor.
Nurdane Er 3 ay çalıştıktan sonra performans düşüklüğü gerekçe gösterilerek işten çıkarılmış. Esas nedenin sendika üyeliği olduğunu ifade eden Er yaşadığı süreci şöyle anlattı: “İşveren işçinin hakkını vermiyor. İstedikleri her şeyi yapmamızı istiyorlar. Mesela işçiler zorla mesaiye bırakılmak isteniyor. Son zamanlarda arkadaşlarımızın işten çıkarılmasından ötürü bizler fazla mesaiye kalmadık. Patrona, üretim müdürüne söylemekle tehdit edildik. Bir arkadaşım işten çıkarıldıktan sonra hepimiz çok üzüldük; işçilerin moralini bozuyorsun diyerek kolundan tutup atmaya kalkıştılar, biz ayaklanınca bıraktılar. Gece vardiyasına kalırken iyiydi de sendikalı olduktan sonra çıkartırken mi yaka paça çıkartıyorsunuz? Başka bir yerde de çalışsam yine sendikalı olacağım.”
Er, başta Ekinler Endüstri olmak üzere tüm kadın işçilere şu şekilde seslendi: “Çalışsak da işten çıkarılsak da bir hayat koşuşturmacasının içindeyiz. Tüm bu koşuşturmacanın arasında hakları için mücadele edip bir araya gelen kadınlar sonuna kadar haklarının arkasında dursunlar. Biz hakkımızı aradığımız için benimle birlikte 45 arkadaşım işten çıkarıldık. İçeridekiler de sonuna kadar dirensinler, biz arkadaşlarımızın arkasındayız.”
‘HADİ HADİ’LER ÇOKTU
Önce taşeron şirket bünyesinde işe giren, daha sonra kadroya geçen Fatma Ertürk de 7 yıllık işçi olduğunu söyledi. 3 çocuk sahibi Ertürk, “Bir şeyi yapamadığımızda ya da yanlış yaptığımızda bağırıyorlardı. İşler yoğun,‘hadi hadi’ler çoktu. Bir iş bitmeden diğerine geçiyorsun ne olduğunu bile bilmiyorsun. Sürekli hadi hadi, acil acil acil...” dedi.
Hamile olduğu dönemde çalışırken bebeğini kaybettiğini ifade eden Ertürk, “Bir hafta sonra tekrar işe geldim. 6 aylık ücretsiz izne çıktım, ama 1 ay erken döndüm. Hem onlar sıkışıktı hem ben sıkışıktım. Gittim, 4 ay sonra işten çıkarıldım. Sebep ne; sendikalı olmak. Fakat ben ilk başta sendikaya üye değildim. Bir gün beni gece vardiyasına yazmışlar, çocuğum çok ‘Küçük, gelemem’ dedim. ‘Gelmen gerekiyorsa geleceksin, bu saatten sonra kimsenin gözünün yaşına bakmayız’ dediler. Öyle olunca ben de sendikalı arkadaşların yanına gittim. Tesadüf o gün de sendikada toplantı varmış. Dedim ki ben de geliyorum. Sendikaya gittim, haklarımı öğrendim ve üye oldum” diye konuştu.
‘ONLARIN GÖZÜNDE KADINIZ VE ACİZİZ’
Dudu Uğur da 6 yıldır Ekinler Endüstri’de çalıştığını belirtti. Uğur, “Onlar bizden bu kadarını beklemiyorlardı. Patronun gözünde aciziz, kadınız,savunmasızız, onlara gücümüzün yetmeyeceğini zannettikleri için çok fazla baskı yapıyorlardı zaten. Ustalar, amirler, üretim müdürü... Benim çalıştığım bölüm bant sistemi, yani 1 dakika su içmeye bile vaktin yok. Yerine bir eleman bırakmadan lavaboyagidemiyorsun. Yaşadığımız sıkıntıların hep üstünü kapattılar, biz de hakkımızı sendikayla arayabileceğimizi düşündük. Kimse kimseye mecbur değil, biz çalışıp kendimiz hakediyoruz.Ama hak ettiğimizi alamadığımız için sendikalı olduk” dedi.
Özgül Öztürk ise şunları anlatıyor: “11 yıldır çalışıyorum,bölüm sorumlusuyum,bağırmalara çok şahit oldum, zaten sendika olmadan önce de mobbing vardı. İçeride haksızlığı kabul etmeyen işçilerin üstüne geliyorlar. Haksızsınız dedikçe bizi susturmaya çalıştılar. Sonra sendikayı öğrendik, Bir gün yine hakarete maruz kaldım ve arkadaşlarıma dedim ki, ben bugün gidiyorum sendikaya üye oluyorum, isteyen gelir... Arkadaşlarımın hepsi şu an sendikalı. Bu sistem beni sendikalı olmaya, mücadele etmeye itti ve sonra da işten çıkarıldım.”
‘KREŞ İÇİN KIDEME BAKIYORLAR’
Çocukları var Özgül’ün... Fabrikanın kreşi olup olmadığını sorduğumuzda yanıtı şu oluyor: “Fabrikada 6 ay çalıştıktan sonra kreşe başvurabiliyorsun, önce kıdemlilerin çocuklarını alıyorlar. Aslında hepsini alması gerekiyor, herkes mağdur. Kreşte kıdeme bakıyorlar, ben 11 yıllık çalışanım ama işten çıkarırken de ilk beni atıyorlar. İşlerine geldikleri gibi” diyor.
Örgütlenmeye başladıktan sonra fabrikada bazı şeylerin değiştiğini söylüyor: “Önceden de günaydın kolay gelsin diyebilirlerdi, bunları neden şimdi diyorlar? Mücadele etmeden bir şeyleri kazanamıyoruz.”
Esra Ceylan da “Günlük çıkarmamız gereken bir sayı var. Çıkaramazsak hakaretvari şeylerle karşılaşıyoruz. Bizi resmen makine yerine koyuyorlar. Ayrıca içerisi çok sıcak, insanlar haklı olarak su içmek istiyorlar. Üretim müdürü gelip ‘Niye ikide bir sebilin başına gidiyorsunuz, ben günde 1 bardak su içsem yetiyor bu insanlar niye bu kadar su içiyor’ diyor. Biz üretim müdürü gibi klimalı yerlerde oturarak çalışmıyoruz, siz gelin burada çalışın bakalım ne oluyor” diyor.
Ceylan şunları söylüyor: “Yan sanayilerde çalışan kadınların durumunu gördüm. Özellikle eşinden ayrılmış, çocuklarını okutan, okuma yazma bilmeyen kadınları çalıştırıyorlar, onlar bana muhtaç imajı çiziyorlar, sürekli psikolojik baskı yapıyorlar. Ben Ekinler’den ayrılmayı zaten düşünüyordum ama biliyorum ki sadece burası değil Türkiye’de birçok yerde kadın işçiler benzer sıkıntıları yaşıyor. Bunun için mücadele etmek istedim. Bir şey yapmalıyım dedim. Az çok organize sanayi bölgesindeki sendikalı fabrikaların koşullarını da biliyordum. Araştırdım, birlik olduktan sonra neden olmasın, bizim fabrikanın kadınları kendi aralarında zaten çok iyidir. Bir örgütlenme başlatmak istedik. Türk Metal’de örgütlendik, başarılı olduk. Ve fabrikadaki kadınlarımız, seslerini çıkarmasınlar diye başlarına dikilen erkek üretim müdürlerine, vardiya amirlerine, patronlara neler yapabileceklerini gösterdiler. Herkes bu şekilde örgütlenerek mücadeleyle kazanımlar elde edebilir. Diğer fabrikalarda özellikle yan sanayide çalışan kadınlar için söylüyorum; kesinlikle örgütlenip birlik olsunlar, birlik olduktan sonra ne patron ne başkası, bizim aramıza giremez.”
3 GÜNLÜK İŞÇİYİ DARALMA GEREKÇESİYLE ATTILAR
Fabrikada 3 gün çalıştıktan sonra ekonomik krize bağlı üretimde daralma gerekçe gösterilerek işten çıkarılanlardan birisi Sevinç Taşcı. Taşçı, “Fabrikaya ilk girdiğimde amirim yaptığım işi çok beğendi. Daha sonra arkadaşlarımız işten çıkarıldı diye eyleme katılınca ismimi aldılar, işten attılar. İşten çıkarırken de işler daraldı, bazı firmalar işlerini geri çekti dediler ama ben 3 gün önce girdim işe, neden beni aldınız?” dedi.
Fabrikada iş güvenliği eğitiminin de yetersiz olduğunu, uzmanlar tarafından verilmediğini belirten Sevinç, “Sadece küpe takmayın, yüzük takmayın gibi üstten anlatımlar var. Öncesinde de sendikalı yerde çalıştım. Girer girmez sendikaya üye oldum. Koşullar değişsin diye çabalıyoruz” dedi.
İşçilerden Canan Işık da fabrikada kadınların özel hayatına müdahalenin olduğunu söylüyor: “Arkadaşlarımızın çoğu evli, mesaiye kalırken sıkıntı oluyor deyip evli olmayanlara yöneliyorlar, ‘Sen bekarsın ne işin var, çalış işte 8-8 mesaiye kal, çoluğun çocuğun yok’ diyorlar. Özel hayatımıza kadar bir müdahale var. Ne yapacağım beni ilgilendirir.”
İlgili haberler
Flormar’da 297 gün direnen işçilerden Sultan Kılıç...
Her türlü zor koşula, engele ve baskıya rağmen 297 gün ısrarla devam eden bir kararlılıktı bu. Hem u...
‘Fabrikalarda tacize ve kadın işçilerin sorunları...
Otomotiv başta olmak üzere plastik, gıda gibi birçok iş kolunda çalışan bir kadın işçi iş yerlerinde...
SİBAŞ İŞÇİLERİ İŞE İADE DAVASINI KAZANDI: Direniş...
17 ay önce işten atılan, 190 gündür fabrika önünde direnen 51 Sibaş işçisi işe iade davasını kazandı...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.