İktidarın hedefe koyduğu ve kaldırılmasına yönelik girişimlerde bulunduğu İstanbul Sözleşmesi şimdi de Saadet Partisinin hedefinde. Kadınların yaz boyu uzun soluklu bir mücadele yürüterek iktidara geri adım attırdığı İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin imzasını çekmesine dair söylemlere Saadet Partili Oğuzhan Asiltürk de katıldı.  

SP Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk AKP’den bazı yetkililerin kendisine gelerek, İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması konusunu Erdoğan’a iletmelerini istediğini açıkladı. Asiltürk, “Sayın Cumhurbaşkanının da görüşü kalkması yönünde. Kaldırılacağını kendisi de kesin olarak ifade etti” dedi.

‘PARTİNİN İÇİNDE, KADINLARIN HAKLARI DİYENLER VAR’

Kendisini ziyaret eden AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la yaptığı görüşmeye ilişkin Kudüs TV’de katıldığı bir programda konuşan Asiltürk, “AK Parti’nin yetkilileri bana geldi ve bu sözleşmenin (İstanbul Sözleşmesi) kesinlikle kalkacağını söyledi. Lütfen siz bizi destekleyecek şekilde konuşun da bize yardımcı olun. Sayın Cumhurbaşkanının da görüşü kalkması yönünde. Ben de biliyorum ifade ettiğini kesinlikle kalkacak. Ama parti içinde cahiller var, kadın hakları falan diyenler. Bir de buna karşı olanlar var. Kaldıracaklarını kesin olarak kendisi de ifade etti” şeklinde konuştu.

‘KADINA YÖNELİK ERKEK ŞİDDETİNİ MEŞRU MU GÖRÜYORSUNUZ?’
İstanbul Sözleşmesi hedefe alındığından bu yana mücadele eden, Sözleşme’nin uygulanması çağrısı yapan EŞİK- Eşitlik İçin Kadın Platformundan Avukat Selin Nakıpoğlu Ekmek ve Gül’e Asiltürk’ün açıklamalarını değerlendirdi. Metropoll Araştırma Şirketinden Özer Sancar’ın sosyal medya paylaşımıyla duyurduğu datanın Saadet Partisi seçmeninin yüzde 46.7’sinin İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın çekilmesini onaylamadığını hatırlatan Nakıpoğlu, “Saadet Partisi’nin, tabanına aykırı bir açıklama yapmasının sebebi ne olabilir bunu da düşünmek lazım. Kaldı ki AKP tabanındaki kadınlar ve STK’ler de Sözleşme’den vazgeçilmesini istemiyor. Çünkü Sözleşme’den imzanın çekilmesini istemek ‘Toplumsal cinsiyet eşitliğini içime sindiremedim’ demektir. Hem de 21. yüzyılın üçüncü milenyumunda! İmzanın çekilmesini isteyenler ‘Erkek şiddetine maruz kalan bireyleri artık korumayacağım’ demek istiyor. Görülen o ki İstanbul Sözleşmesi karşıtlığı bazıları için dini ve milli değerlerin gereği olarak görülüyor, oysa tam aksi. Kadına yönelik erkek şiddeti en büyük hak ihlallerindendir ve Türkiye imzayı çekerse ‘Bu değerlere bağlı kalmayacağım’ demiş olur. Asiltürk’ün beyanları gibi beyanların arkasında güçlü bir toplumsal cinsiyet karşıtı toplum mühendisliği var. Sözleşme kadınların güvencesidir, erkekler ise ‘Biz imtiyazlarımızı kaybetmek istemiyoruz’ derdindedir. Kadınlar 2020 haziran ayından beri Sözleşme aleyhine üstelik Sözleşme’nin ne olduğunu bilmeden demeç verenlere karşı birleşik ses yükseltiyor. İtirazlar her kesimden kadından geliyor. İşte bu birliktelikten çok korkuyorlar. Bugün Arzu Aygün’ün cesedi bulundu. Katili olan erkeği dokuz kez şikayet etmiş bir kadın 42 gündür kayıptı. Arzu Aygün’ü yaşatmamışsınız, bir de kalkmış Sözleşme aleyhine konuşuyorsunuz. Açık açık söylesenize, siz yoksa kadına yönelik erkek şiddetini meşru mu görüyorsunuz?

Fotoğraflar: Ekmek ve Gül