Ülke çapında salgın riskine karşı alınan tedbirler kapsamında yargılama faaliyetlerine ilişkin HSK aldığı kararla “6284 Sayılı Kanun kapsamında verilen tedbir kararlarının yükümlülerin korona virüs kapsamında sağlığını tehdit etmeyecek şekilde değerlendirilmesi gerektiği…” ifadesini kullanmış bu durum da “kadınların yaşamlarının ciddi tehdit altına sokulması” olarak değerlendirilmişti. Kadın örgütleri ve hukuk örgütleri de bu karara tepki gösterdi.
Mor Çatı, karara ilişkin “Kadınların Can Güvenliği Gözden Çıkarılamaz” derken, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) yaptığı açıklamayla “Bu 6284 sayılı yasanın askıya alınmasıdır” dedi. Demokrasi İçin Hukukçular (DİH) ise “Kadınlar yaşam hakları yok sayılarak şiddet uygulayanlarla baş başa bırakılamaz” diyerek tepki gösterdi.
MOR ÇATI: SAĞLIKLI OLMAK GİBİ GÜVENDE OLMAK DA HERKESİN HAKKIDIR
Mor Çatı, salgın tehdidi ve önlemlerinin başladığı günden kendilerine ulaşan kadınların deneyimlerini hatırlatarak HSK kararını kadınların can güvenliğini gözden çıkarmak olarak değerlendirdi: “Kadınlar şiddetten uzaklaşmak için ihtiyaç duydukları desteklere ulaşamadıklarını gösteriyor. Karakollara giden kadınların şikayetleri alınmıyor, kadınlar 6284 sayılı Kanun kapsamında alabilmeleri gereken koruma kararlarını alamıyorlar. Yasa ve yönetmeliklerde bulunmayan, darp raporu istemek, ancak ikametgahın olduğu şehirde sığınak talebinde bulunabilmek gibi uygulamalar icat edilip kadınlara sığınağa kabul edilemeyecekleri söyleniyor. Bir diğer yandan darp raporu olan kadınlar dahi sığınağa, fiziksel şiddete maruz kalmış kadınlar darp raporu almaları için hastanelere yönlendirilmiyorlar. Görev ihmali bir norm haline gelirken kadınların sağlığı hiçe sayılıyor. Sığınaklarda olan ve yeni kabulü yapılan kadınların salgına dair sağlık kontrollerinin nasıl yapıldığı ise bir muamma olmayı sürdürüyor.”“Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu tarafından 6284 sayılı Kanunun uygulanmasına dair alınan tedbirin muğlaklığı, hali hazırda kanunu gerektiği gibi uygulamaktan geri duran kamu görevlilerine bir bahane olacaktır” diyen Mor Çatı şöyle devam ediyor: “Bu kararın meali şiddet uygulayanın salgına karşı güvenliğini kadınların can güvenliğinin önünde tutmaktır. Erkeklerin sağlığı düşünülürken sığınaklara kabulde darp raporu istendiğini bir kez daha hatırlatmak isteriz.”
“İçinde bulunduğumuz olağanüstü koşullar kadınların şiddet uygulayanla aynı çatı altında yaşamasının gerekçesi olamaz. Sağlıklı olmak gibi güvende olmak da herkesin hakkıdır. Devletin imzacı olduğu uluslararası sözleşmeler de kadınların şiddete maruz kalmalarını ‘yaşam hakkı ihlali’ kapsamında değerlendirerek; devlete pozitif yükümlülüklerini hatırlatmaktadır. HSK tarafından 6284 sayılı Kanunun uygulanmasına dair gönderilen tedbirin acilen iptal edilmesini, kanunun uygulanmasının aciliyetini ortaya koyan bir karar çıkarmasını talep ediyoruz. Bu süreçte nasıl koronavirüs salgını ile mücadele etmek devletin her kurumunun öncelikli gündemi ise kadına yönelik şiddet de öyle olmalı ve mücadele için acil önlem planı çıkarılmalıdır.”
TKDF: KURULUN KARARI İPTAL EDİLMELİ
“HSK hangi deneyimi ve amacı ile şiddet uygulamış fail için sağlığını riske atmayalım der. Pandemi ortamında da konu edilmesi gereken bu mudur?” diye soran Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu, HSK’nın kararına tepki gösterdi.Bu kararı “kadına yönelik şiddeti görmezden gelip fail için odaklanmak” olarak değerlendirmede bulunan TKDF açıklamasına şunları ekledi: “Yargının şiddet hallerine tanıklık ettiğimiz için korkmayarak ve bulaşmayarak kadını feda edeceğini iyi biliriz. O yüzden bu isyanımız. Bu karara Adalet, Aile ve Çalışma ve İçişleri bakanları acele itiraz etmelidirler. Son günlerde artan kadın cinayetlerini göz önünde bulundurmayan sadece ‘erkeklik dayanışması’ sergileyen bu kurulun kararının iptali sağlanmalıdır. Bu 6284 sayılı yasanın askıya alınmasıdır.”
DİH: KADINLAR ŞİDDET UYGULAYANLA BAŞ BAŞA BIRAKILAMAZ
Demokrasi İçin Hukukçular ise yaptıkları açıklamada şunlara dikkat çekti:“HSK’nın bu kararı, 6284 sayılı yasanın kadınlar için uygulanamaz hale getirilmesi anlamına gelmekte ve kadınların yaşamlarını daha da tehlikeli bir duruma sokmaktadır.
Birleşmiş Milletlerin 2019 yılında yayınladığı raporda kadınlar için en tehlikeli yerin “evleri” olduğu belirtilmiştir. Kadın cinayetleri verilerinde kadınların en çok evlerinde öldürüldükleri görülmektedir. Yine pek çok kadın örgütünün yapmış olduğu araştırmalarda evde kalma sürecinde kadına yönelik şiddetin arttığı ve artmaya devam edeceğine yönelik veriler söz konusudur. Bu gerçekler gözümüzün önünde dururken kadınlar yaşam hakları yok sayılarak şiddet uygulayanlarla baş başa bırakılamazlar.”
‘YANLIŞ KARARDAN DÖNÜLMELİ, ACİL KORUMA PLANI HAZIRLANMALI’
Kadınların evde erkek şiddetine tamamen açık olduğu bu ortamda İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasanın daha etkili uygulanmasına yönelik tedbirlerin alınması gerektiğine ancak aksine kadınları şiddet kıskacına sokan bir düzenlemenin ortaya konulduğuna dikkat çeken açıklamada, “bu düzenlemeden bir an önce geri adım atılmalıdır” denildi.DİH, son olarak “Kadınların yaşamında en az virüs kadar tehlike arz eden şiddetten derhal kurtarılması için bu yanlış karardan dönülmeli ve acilen bir koruma planı hazırlanarak 24 saat işleyen aktif mekanizmalar oluşturulmalarıdır” diyerek çağrı yaptı.
İlgili haberler
GÜNÜN DİKKATİ: Koronovirüs sürecinde Ekmek ve Gül’...
Ekmek ve Gül olarak ‘Koronavirüs salgını sürecinde şiddete karşı 10 acil talep’ ile virüs kadar tehl...
Korona günlerinde şiddet: Bahaneler arttı, acil ön...
Kuşlara ekmek vermek, çocukların ses çıkarması bahanesiyle şiddet, uzaklaştırma kararına rağmen salg...
HSK, 6284 sayılı Yasa’nın koruma önlemlerini ‘salg...
‘6284 sayılı Yasa kapsamında verilen tedbir kararlarının yükümlülerinin sağlığının riske atılmayacak...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.