Esenyalı’da kadınlar mülteci meselesini tartıştı: Aynı sınıftan olanları karşı karşıya getiriyorlar
Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği çağrısıyla bir araya gelen kadınlar, Göç Araştırmaları doktora öğrencisi Ebru Ökten’e mülteci meselesine dair sorularını sordu, bilinen pek çok yanlışı tartıştı.

Akşam 8 sıraları, işçi kadınların tam iş çıkış saati... Kimi işçi, kimi çalışmayan kadınlar toplandılar Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinde. Konu, mülteci sorunuydu. Hepsinin kafasında soru işaretleri. Ne kadar tartışsalar, okusalar, araştırsalar da doğru kaynağa ulaşmadıkları için hepsinin kafasında karmaşık sorular. Hepsi ayrı cevaplar arıyor. Kocaeli Üniversitesi Göç ve Mülteci Araştırmaları doktora öğrencisi Ebru Ökten de soru işaretlerine cevap vermek için geldi Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğine. Sistemin bize dayattığı doğru bilinen yanlışları bir bir aktardı kadınlara.

Kadınların kafasındaki asıl cümleler belliydi:

■ Suriyeliler devletten maaş alıyor. Bu haksızlık değil mi?

■ Mülteciler buradaki kadınları taciz ediyor.

■ Onlar yüzünden kiralar 3 katı oldu.

■ Onlar yüzünden iş bulamıyoruz.

■ Sınavsız üniversiteye giriyorlar.

■ Neden hep mülteci erkekler geliyor?

■ Mültecileri AKP oy için burada tutuyor.

Bütün kadınlar bu sorulara ve doğru bilinen yanlışlara cevap aradılar. Mülteci meselelerini konuşurken Türkiye’deki sistemden bağımsız konuşmamak gerektiğini en başta vurguladı Ökten.

MÜLTECİLER HAKKINDA BİLİNEN YANLIŞLAR!

Tekstil fabrikasında çalışan bir kadın işçi, fabrikada 5 yıl önce mültecilere bu kadar saldırının olmadığını, fakat şimdi bu saldırının oldukça büyük olduğunu, hatta bazı işçilerin mültecileri göndermek için ellerinden gelen her şeyi yapmaya razı olduklarını belirtirken, “İşçiler mülteciler için neden hep erkeklerin geldiğini, AKP’nin mültecileri sadece oy için tuttuğunu, savaştan kaçsalar bile geri ülkelerine dönmeleri gerektiğini konuşuyor. Ben empati kuruyorum ama arkadaşlarıma bu konu hakkında nasıl cevap vereceğimi bilmiyorum. Bazen söyledikleri mantıklı gelmiyor değil” dedi.

Ökten mültecilerin çok zor şartlarda çalıştıklarını ve yaşadıklarını, hatta bir evde üç ailenin kaldığını kadınlara aktarırken “Burada mülteciler devletten maaş almıyor. ‘Geçici koruma altına alma’ diye bir şey çıkardılar. Suriyeliler sadece ayda 155 lira sosyal yardım alıyorlar. Onun da belli kuralları var. Bu 155 lirayı almanın koşulları gerçekten çok zor. O parayı da Avrupa Birliği karşılıyor. Mültecileri Türkiye’de tutmak için kişi başına para gönderiyor. 2016 yılında Erdoğan, Avrupa Birliği ile birlikte ‘Geri Kabul Anlaşması’na imza attı. Bu anlaşmaya göre, Türkiye milyonlarca göçmeni kabul edecek, Avrupa Birliği de 3 milyon dolar, ekstra her bir Suriyeli için de belli bir miktar para verecekti. Erdoğan da bu paraları aldı” sözleriyle birçok kadının kafasındaki bazı soru işaretlerini silmeye çalıştı. Mültecilerin oy kullanma hakkının olmadığını onun için Türk vatandaşı olması gerektiğini ve Türk vatandaşı olmak için de 400 bin dolar istendiğini ekledi sözlerine.

MÜLTECİLER İKTİDARI MI DESTEKLİYOR?

Suriyelilerin yaşadıkları zor durumu, savaştan kaçmalarını, okulda dışlanmalarını, iş yerlerinde sigortasız, asgari ücretten daha düşük ücrete, daha uzun saatler çalıştırılmalarını, empati kurarak anlayan kadınların soruları bu sefer de Afganlar üzerine kuruldu. Bir kadın “Hadi Suriyeliler savaştan kaçtı. O yüzden geldiler ve burada gerçekten zor şartlarda yaşayıp zor şartlarda çalışıyorlar. Peki Afganlar neden geldiler ve neden sadece erkekler geldi? Buradaki kadınları taciz ediyorlar” fikrini ortaya koydu. Sanırım diğer kadınlar da sessizliklerini korusalar da bu soruya cevap aradılar. Ökten, Afganların Taliban’dan kaçtığı için geldiğini, erkeklerin Taliban’a katılmayı kabul etmediklerinde öldürüldüklerini, söylerken, “Afgan erkekler gelmek zorunda çünkü erkekler ağır şartlarda, taşımacılık gibi işlerde çalışıp para kazanıyorlar ve paralarını ailelerine gönderip onların orada para biriktirip kaçmalarını sağlıyor. Bizim burada kadınları taciz edenlerin milliyetleriyle ırklarıyla işimiz yok, bizim işimiz bizi korumayan sistemle. Kolluk kuvvetlerine yapılan başvurularda Türk vatandaşı olanların taciz oranı yüzde 40. Ama sosyal medyada bu böyle gösterilmiyor. Mültecilerin yaptığı tacizler daha çok göz önünde tutuluyor. Emin olun bizler de mültecilerin kayıt dışı kontrolsüzce sınırdan gelmelerine karşıyız. Avrupa Birliği de açsın kapılarını ama Erdoğan’a para verdikleri için mülteciler akın akın Türkiye’ye geliyor. Eee bu paralar nerede? Belli ki halk için kullanılmıyor. Mülteciler oradaki savaştan kaçıyor. Savaş hâlâ devam ediyor, okul yok, hastane yok. Bizler empati kuruyoruz ama bütün ülkelerin eşit şekilde mülteci alması gerektiğini düşünüyoruz.”

Diğer bir metal işçisinin, mültecilerin bu kadar eziyet çekip neden AKP iktidarını desteklediklerini bir türlü anlayamadığını sorduğunda ise “Mülteciler, CHP iktidara gelirse kendilerini tekrar ülkelerinde o savaşın içinde bulacakları için korkuyorlar. Çünkü ortada gidecekleri bir ülke yok. Mülteciler AKP iktidarını da desteklemiyorlar. Farkındaysanız Türkiye’den kaçmanın yollarını arıyorlar ölüm pahasına olsa bile. Türkiye’den kaçmak için kaçakçılara dolar üzerinden ödeme yapıyorlar. Ama hükümet sınırların her yerine kamera koydu, her şeyi kayıt altına alıyor, para alamadığı zaman bu görüntüleri kullanmak için” cevabını verdi.

‘BİZİ SINIFSAL OLARAK YAN YANA OLDUKLARIMIZLA KARŞI KARŞIYA GETİRİYORLAR’

Soru işaretlerine cevap bulan kadınlar, buradaki asıl meselenin mülteciler değil, siyasi iktidarın mülteci politikasında olduğunu kavramış oldu. Asıl öfke biriktirmeleri gerekenin mülteci işçiler değil, patronlar ve sermaye olduğunun farkına varan kadınlar, çözümün de sınıf mücadelesinden geçtiğini söyledi ve eklediler: “Bizi sınıfsal olarak yan yana olduğumuz kişilerle karşı karşıya getirmek istiyorlar”.

Esenyalı’da bir araya geldiğimiz kadınlar mülteci meselesinde ortaklaşırken çalışmayan bir kadın da son olarak şunları ekledi: “Bazı şeyleri yeni anladım. Sanırım şu an gerçekten utandım. Aslında bu ayrımı Kürtler ve Alevilerde de yapıyoruz. Ülkemizde Kürtler ve Aleviler de dışlanıyor. Ben de bir Kürt’üm, dışlanma duygusunu en ağır yaşayanlardan biriyim ve biz de aynı şeyi mültecilere yaptığımız için utanıyorum. Atölyelerde, işyerlerinde ne kadar çok yan yana olursak, empati kurarsak, onları o kadar iyi anlayabileceğimizi düşünüyorum.”

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Mülteci Köprüsü: Van

Binbir umutlarla çıkılan yolculukların bazen bir geçiş noktası, bazen de son durağı olan Van'ın mült...

Dr. Lülüfer Körükmez: Geri gönderme söyleminin dah...

Yükselen ırkçı söylemler ve mülteci kadınları ve çocukları nasıl etkiliyor, kadınlar ve çocuklar nas...

1 Mayıs'a giderken göçmen kadın işçiler

1 Mayıs'a giderken Emek Partisi Göç Bürosundan Aysel Ebru Ökten ile göçmen kadın işçilerin yaşadıkla...