Ekmek ve Gül çağrısıyla kadınlar İstanbul Kartal'da buluştu: ‘Örgütlenerek değiştireceğiz’
Ekmek ve Gül olarak Kız Kardeşlik Köprüsü için yaptığımız çağrıyla bugün İstanbul Kartal Meydanı'nda işçi, emekçi, öğrenci kadınlar, yöre dernekleri, kadın dernekleri buluşuyor.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü öncesinde Ekmek ve Gül olarak “Kız kardeşliğimiz İstanbul’dan deprem bölgesine hayatı yeniden kurmaya köprü, hayatlarımızı eşit ve şiddetsiz olarak yeniden kazanmaya söz olsun!” diyerek İstanbul Kartal Meydanı'nda buluşma çağrımıza pek çok işçi, emekçi, öğrenci kadın ses veriyor.


◾ İstanbul’un pek çok ilçesinden kadınlar araçlar ile Kartal Meydan’a gidiyor.

◾ Kadınlar Emek Partisi Kartal İlçe örgütü önünde ve Marmaray önünde bir araya geldi.

Fotoğraf: Onur Kavak/Ekmek ve Gül

◾ İki kolda toplanan kadınlar Kartal Meydanı'na doğru yürüyüşe başladılar. İşçi, mülteci, üniversiteli, liseli çok sayıda kadın ve LGBTİ’nin katıldığı yürüyüşte sık sık “Kadın Yaşam Özgürlük”, Yaşasın kadın dayanışması” sloganları atıldı.

◾ Kadınlara Kartal Meydan’ına ulaştığında kadınları sahnede, “Eşit ve özgürlük için birlik, mücadele ve dayanışma” pankartı karşıladı.

Fotoğraflar: Eylem Nazlıer/Ekmek ve Gül

EŞİT, ÖZGÜR BİR YAŞAMI BİRLİKTE KURACAĞIZ

◾ Ekmek ve Gül adına konuşan Sevda Karaca, “Dere yataklarına koca koca binalar dikenler, gölleri kurutup duble yollar döşeyenler, tarım alanlarına havalimanı yapanlar, ormanları yok edip sanayi bölgeleri kuranlar, ülkeyi baştan başa şantiyeye çevirenler, insan hayatını, halkın ihtiyaçlarını yok sayarken övünüyorlardı. Gördük” dedi ve sözlerine şöyle devam etti: “Hiç ihtiyacımız olmayan çılgın projeler, otobanlar, santraller, azami kâr hırsı için var olan o iş makinaları, hayat kurtarmak için yoktular. Gördük…Şimdi hafriyat ihalelerinden sonra rant için tam teşekkül yine bölgedeler, görüyoruz…

Kadın düşmanı politikalarıyla hayatlarımızı çoktan enkaza çevirenler, afet ortasında kaldığımızda ihtiyaç listelerinde dahi kadına yer vermedi. Her fırsatta bizden "en az 3 çocuk" isteyenler afet bölgesinde, kadınları bebekleriyle, hasta, engelli çocuklarıyla, yaşlılarıyla yapayalnız bıraktı. Görüyoruz…Hala binlerce kayıp çocuğun peşindeyiz. Aile Bakanı diyor ki 'çocukların sağlık kurumlarında olduğunu varsayıyoruz.' Buradan sesleniyoruz, afette çocukları koruyamayanları, çocukların hangi tarikat cemaatlerce alıkonulduğuna dair akla uygun bir tek açıklama yapmayanları, varsayımlarla cevap verenleri biz kadınlar da yok sayıyoruz.”


Karaca sözlerine şöyle devam etti: "Kirasını, kredisini ödemek için canımızdan olmadığımız, insanca barınabildiğimiz evlerin, çocuklarımızın başına yıkılmayan okulların, bir gece ansızın kapının önüne konulmadığımız yurtların, ilk sarsıntıda yerle bir olmayacak hastanelerin, bizim ürettiğimiz malların bizden kıymetli sayılmadığı işyerlerinin olduğu, güvenle yaşadığımız kentleri birlikte kuracağız. Şiddete uğradığımızda güvenle başvuracağımız sığınmaevlerinin, adalet mekanizmalarının, başvuru merkezlerinin olduğu, kadınların ve çocukların şiddetsiz bir hayat sürdürmesi için gerekli tüm önlemlerin alındığı kentleri birlikte kuracağız. Çocuklarımızın üstüne kapıyı kilitleyip, günde 12-14 saat mesailerde ömür çürütmek zorunda kalmadığımız, gecesinde de gündüzünde de sömürülmediğimiz, alınterimizle geleceğimizi inşa ettiğimiz bir çalışma düzenini birlikte kuracağız. Evin yükünü tek başımıza üstlenmediğimiz, barınmamızı, ısınmamızı, eğitimimizi, sağlığımızı düşünen, bir tek çocuğun okula aç gitmediği bir eğitim sistemini, bir tek kadının çaresizlikten gözyaşı dökmediği bir toplumsal hayatı garanti altına alan bir yönetimi birlikte kuracağız. Tarikatlarda 6 yaşındaki kız çocuklarını evlilik altında istismar edilmediği, kayıp binlerce çocuk için boğazımız düğümlenirken depremzede çocuklarla evlenilebileceği fetvalarının verilmediği, kadınların hayatının cehennem azabına dönüştürülmediği bir toplumsal düzeni birlikte kuracağız. O güne kadar durmak yok, o güne kadar ellerimizi bırakmak yok, o güne kadar yan yana durmaktan vazgeçmek yok…"

ESENYALI KADIN DAYANIŞMA DERNEĞİ: KADINLAR HER GEÇEN GÜN YOKSULLAŞIYOR

◾ Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Adile Doğan, “Kadınlar için çok zorlu bir yıl geçti, çok acılar çektik. Çok kayıp verdik. Ama biz ne yaptık bir yıl boyunca mücadeleden vazgeçmedik. Tıpkı bugün burada olduğu gibi fabrikalarda ek zam talebi yükseliyor. Çünkü artan hayat pahalılığı ocağı açmanın bile önüne geçti. Bugün Mata'da kadınlar en önde ek zam talebiyle seslerini yükseltiyorlar." Direnerek haklarını kazanan ETF işçilerine de değinen Doğan, “Yoksullaşan kadınlar, 'Çocuklarıma meyve bile alamıyorum' diyor. Bütün bir yaz ETF işçileri direnmişti, ETF patronu Sanem Dikmen türlü oyunlarla direnişi kırmak istedi. Bir kez daha onların sesi olacağız." Doğan, direnişte olan MATA işçileriyle dayanışmaya çağırdı.


BU SES SİZE KORKU KIZ KARDEŞLERİMİZE SEFERBERLİK ÇAĞRISI!

◾ Depremlerin ardından simge haline gelen, deprem korkusuyla kadınların boynuna takarak dolaştığı düdüklerin sesi bu kez kadınların isyanında yer aldı. Kadınlar iktidarın deprem öncesi ve sonrası almadığı önlemlere dikkat çekmek için düdük çalarak tepki gösterdi. "Bu ses size korku, kız kardeşlerimize seferberlik çağrısıdır!" diyerek kadınlar ses çıkardı.

NOT EDİYORUZ!

◾ Genç kadınşar adına konuşan Selinay Uzuntel, “Tacize uğramayalım, şiddete maruz kalmayalım, arkamıza bakmadan yürüyebilelim istiyoruz. Biz her yeni güne başka bir kız kardeşimizin katledildiği haberiyle uyanmayalım istiyoruz. Her kriz anında ilk vazgeçilenin eğitim olmasını, barınma hakkımızın yok sayılarak yurtlardan çıkarılmayı kabul etmiyoruz. Biz birlikte hareket etmeyelim diye uzaktan eğitim kararının siyasi saiklerle alındığının farkındayız. Bizlerin yan yana gelmesini engellemek için okullarımızın kapılarına kilit vurulmasını kabul etmiyoruz. Biz rant ve talan politikalarıyla, kâr hırsı uğruna evimiz, okulumuz, yurdumuz başımıza yıkılmasın istiyoruz. Biz geleceğimize sahip çıkmak için mücadele ediyoruz, bizle ilgili her meselede söz sahibi olmak istiyoruz. Ve biliyoruz, yarın değil şimdi, yalnız değil hep beraber mücadele edersek değiştirebileceğimizi biliyoruz” dedi.

Buluşmaya not düşen Uzuntel, “Tacizci akademisyenler kollayanları not ediyoruz” diyen Uzuntel, “Atanmış üniversite yönetimleriyle irademizi yok sayanları not ediyoruz! Cinsel tacizi önleme birimlerini kapatanları, cinsiyetçi, gerici eğitim müfredatını bizlere dayatanları not ediyoruz! Şirketlerin milyon dolarlık vergi borçlarını silenlerin bizlerin yemekhane hakkına, KYK borcumuza göz dikmesini not ediyoruz! Bu sömürü sisteminin bizleri yoksulluk, geleceksizlik, şiddet sarmalına itmesini not ediyoruz! Bizim de notlarımız uzun. Ama şunu da bilin: Biz dayanışmayla ayakta kalacağız, geleceğimiz için örgütleneceğiz, birbirimize elimizi uzatmaktan vazgeçmeyeceğiz, bizden çaldıklarınızın hesabını soracağız, siz de bunu not edin!Ve bir kez daha eşitlik için özgürlük için şiddetsiz bir yaşamı kurmak için yoksulluğa, geleceksizliğe mahkum edilmediğimiz yarınlar için yan yana gelirsek, sınıflarımızda,amfilerimizde fakültelerimizde, kulüplerimizde her neredeysek orada örgütlenirsek kazanabiliriz. Ve bu karanlığı yırtar atarız" diyor.


DERİTEKS: HAKKINI SÖKE SÖKE ALAN KADINLAR YAŞAMA YÖN VERİR

◾ Deriteks Şube Sekreteri Pembe Maden konuşmasına, "Göçük altında can verene, dişini tırnağına takıp o enkazlardan dimdik ayağa kalkan kız kardeşlerime merhaba” diyerek başladı. Maden, “Bu çürümüş ve çöken düzende kadınların hak ve özgürlük mücadelesini görmezden gelen, susturmaya çalışan, kadınların her bir araya geldiklerinde görmeyen ve duymayanlar, bu enkaz sizin eseriniz. Biz kadınlar İstanbul'dan Hatay'a, Maraş'a depremde yıkılan tüm şehirlerimize tüm işçi, emekçi, köylü kız kardeşlerimize elimizi uzatıyoruz” dedi. Deriteks Sendikası üyeleriyle kadın mücadelesinin yanında olduğunu söyleyen Maden, “EFT'den sendika üyesi kız kardeşlerimizin onurlu ve kararlı duruşları kadın mücadelesi tarihinde kilometre taşı olarak anılacaktır. Yas tutan, kaderine boyun eğen değil, hakkını söke söke alan kadınlar yaşama yön verir. Ne salgın hastalıklar ne ekonomik kriz ne de yağmur, kar gibi doğa olayı olan depremi böylesi bir felakete çeviren kader değildir” diye konuştu.

EMEP: NE KADAR ÇOK İSEK O KADAR GÜÇLÜYÜZ

◾ Emek Partisi İstanbul İl Başkanı Sema Barbaros, yaptığı konuşmada, “Adını apaçık koyalım, yıllardır hayatımıza kastettiğini söylediğimiz bu kapitalist düzen bir kez daha halktan, emekçilerden, kadınlardan yana olmadığını gösterdi. Üstelik bu kez Türkiye tarihinin en büyük katliamının, en acı ölüm tablosunun yaşandığı, binlerce insanın yaralandığı, binlerce insanın çadıra, ekmeğe, suya muhtaç bırakıldığı bir enkaz ile gösterdi bunu” dedi. “Bu düzenin devletinin bizim devletimiz olmadığını canımızla, kanımızla, yasımızla sınanarak bir kez daha yaşamak zorunda kaldık” diyen Barbaros, “ Bu devlet varıyla, yoğuyla sermayenin, kendi varlığından başka bir şeyi gözü görmeyen hükümetin, bir avuç patronun… Geride kalan milyonların ise elinde ezilenlerin duygu birliği, dayanışması var.Ama hayatta kalmak için, sevdiklerimizi hayatta tutabilmek için, yaşadıklarımızın hesabını sorabilmek için daha fazlasına ihtiyacımız var. Hayatta kalmak için ayağa kalkmak, örgütlenmek, bulunduğumuz her alanda örgütlü bir mücadelenin parçası olmak artık hiç olmadığı kadar hayat memat meselesi. Bugün konuşan her kız kardeşimiz hayatımızı enkaz altında bırakanların bize yaşattıklarını bir bir saydı, hepimizin dilinden hepimizin dertleri bir bir döküldü. Ve hepimiz bugün burada bize yaşatılanların hesabını sormak, derdimizi birlikte çözmek için yan yana geldik” diye konuştu. Barbaros, Soma’da, Ermenek’te öldürülen yüzlerce madencinin, pandemide yitirdiğimiz binlerce insanın, şiddetin her türüyle hayatı elinden alınan yüzbinlerce kadının, fabrikalarda sakat bırakılan milyonlarca işçinin ardından duyduğumuz yasın ve öfkenin gerçek bir değişime yol vermesinin tek garantisi bu… Şehirleri yaşanabilir kılmanın, ülkeyi değiştirmenin, haklarımızı ve hayatlarımızı garanti altına almanın tek garantisi bu… Öfkeyi, isyanı, yası örgütlülüğe çevirmek zorundayız” dedi ve ekledi: "Tozkoparan’da, Küçükçekmece’de, Maltepe’de, Beyoğlu’nda barınma hakkımızı değil, rantı ve talanı odağına koyan kentsel yıkıma karşı insanca yaşanacak evler, güvenli kentler için mücadele eden kadınların yaptığı gibi yapacağız. Bize dayatılan korkunç kiraların, hayatımızı ipotek altına alan kredi ödemelerinin karşısına esnaftan muhtara, komşudan iş arkadaşımıza birlikte hareketimizi koyarak örgütleyeceğiz… İstanbullu, Kocaelili, İzmirli, Çanakkaleli, Adanalı kadınların çocuklar okula aç gitmesin, bir kap yemek çocuklara çok görülmesin diye ilmek ilmek 'Her okulda bir öğün ücretsiz sağlıklı yemek' kampanyası yürüten ve kazanan kadınların yaptığı gibi yapacağız. Geleceğimizi kimsenin lütfuna bırakmamak için, haklarımızı almak için örgütleneceğiz… Her fırsatta eğitim hakları gasp edilmek istenen, kampüslerde, yurtlarda, sokaklarda, işyerlerinde tacizle, şiddetle karşı karşıya bırakılan, geçim derdiyle gençlikleri ellerinden alınmaya çalışılan genç kadınların üniversite kulüplerinde, cinsel tacizi önleme birimlerinde, dayanışma gruplarında yaptığını yapacağız. Geleceğimiz için örgütleniyoruz diyen genç kadınların isyanını her yere taşıyacağız. Emperyalist savaşların yıktığı ülkelerinden göç edip, sığındıkları bu topraklarda ırkçı, nefret söylemlerinin hedefi haline getirilen mülteci kızkardeşlerimizin her zorluğa rağmen hayatı yeniden kurma iradesiyle yaptığını yapacağız. Kız kardeşliğimizin bizi düşmanlaştırıp hepimizi daha da yoksullaştırma hedefine karşı en sağlam dayanak, yıkılmayan tek köprü olduğunu bilerek yan yana, el ele olacağız. Her yan yana gelişte bize sandığı gösteriyorlar, bize sadece sandıkla siyaset yapabilirsiniz diyenlere inat hayatın her alanında siyaset yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz. Elbette Türkiye'nin tek adam rejiminden kurtulması için çok kadınla el ele verip bu mücadeleyi işyerlerimizden başlayarak, sokak sokak örgütleyeceğiz. Ama bu yetmez, biz hayatlarıma yön veren bütün politikaların asıl belirleyicileri olmak için birliğimizi güçlendireceğiz. Devrilen masalarda, tek adamlarda bizim çözümümüz olamaz. Biz yaşamak için haklarımız için daha fazlasını yaratmalıyız. Çünkü biz 6 Şubat'ta yaşanan depremle bir kez daha gördük. Biz halk olarak kadınlar, gençler, işçiler ne kadar çok birlikte isek o kadar güçlüyüz. Enkaz altında kalan  binlerce insanı ayakta tutan, kurtarmaya çalışan dayanışma, nasıl işçisiyle , kadınıyla, genciyle örgütlendiyse Marmara'da yaşanacak afetin aynı enkaza sebep olmaması için güveneceğimiz tek güç kendi birliklerimiz. İşte bu yüzden biz hem büyük bir öfkenin, hem büyük bir isyanın, hem de hayatın her alanına uzanan büyük bir kollektifin parçası olmaya devam edeceğiz... Dayanışmayla ayaktayız, örgütlenerek değiştireceğiz!"


GÜLSUYU GÜLENSU KADIN DAYANIŞMA EVİ: GENÇLERİMİZİN UYUŞTURUCUYLA MAHVOLMASINA İZİN

◾ Gülsuyu Gülensu Kadın Dayanışma Evi Derneği Başkanı Gülten Dokuyan, İran’da özgürlükleri için direnen kadınlara selam gönderdi. Mahallelerinin kentsel dönüşüm altında olduğuna dikkat çekerek, “Bizler biliyoruz işçiler emekçilerin yaşadığı mahallelerde devlet eliyle çetelerin yayıldığını biliyoruz. Gençlerimizin uyuşturucuyla mahvolmasına izin vermeyeceğiz” diye konuştu.

TALANA, RANTA, ADALETSİZLİĞE KARŞI YAN YANAYIZ

◾ Yapılan konuşmaların ardından siyah dövizler üzerine yazılan "talan, sansür, rant, yolsuzluk" yazılı dövizler yırtıldı.

İlgili haberler
Deprem çadırlarında dahi kadınların birincil görev...

Depremle, yarattığı enkazla mücadele ve halkın dayanışması bir taraftan devam ederken diğer taraftan...

‘Bir yevmiyem kız kardeşlerim için’

‘Depremzede kardeşlerimizin yaralarını sarmakla birlikte yaşananların bizde bıraktığı üzüntüyü, öfke...

Kocaeli’de Kız Kardeşlik Köprüsü: Yanımızda kimler...

Kocaeli Ekmek ve Gül Kadın Dayanışma Derneği depremin ilk gününden itibaren mahalle mahalle dayanışm...