Dünya göçmenler gününde gerçeğin tablosu: İçlerinde kadın ve çocukların da olduğu 22 Suriyeli işkence şartlarında tutuluyor
Aralarında çocukların da bulunduğu 22 göçmen, cihatçı HTŞ’nin katliamlarından kaçtı; Yunanistan sularında Yunan polisi tarafından işkence görüp Türkiye sularına itildi. Türkiye’de de zorla insanlık dı

Suriye’de HTŞ saldırılarından kaçan aralarında çocuklar ve kadınlar da olan 22 Suriyeli Alevi, Lazkiye’den yaklaşık 2 ay önce zorlu göç rotalarını aşarak önce Yunanistan’a varıyor. Yunanistan’da yakalanan Suriyeliler önce işkenceye maruz kalıp daha sonra Türkiye’ye gönderiliyor. Türkiye’de işkence bitmiyor. Urfa’da bulunan Harran Barınma Merkezine gönderilen Suriyeliler kötü muameleye maruz kalarak, en temel insani haklarından mahrum yaşamaya mahkum ediliyor.

Harran Barınma Merkezi 2012-2013 yıllarında, Türkiye’ye sığınan mülteciler için AFAD koordinasyonu tarafından, 12 bin kapasite ile, 2 bin konteyner ile kurulmuş bir merkezdir. Başta “açık kamp” statüsünde kurulan barınma merkezi, geri gönderme merkezi olarak kullanılıyor. Harran ile ilgili birçok sorun ve insan hakları ihlali kamuoyuna yansımıştır. Çağdaş Hukukçular Derneğinin paylaştığı gözlemler Harran’da yaşananların münferit değil sistematik olduğunu ortaya seriyor.

İşte eziyet rotası

Suriye’de HTŞ yönetiminin Alevilere yönelik saldırıları defalarca gündeme gelmişti. ÇHD Avukatı Duygu İnegöllü, Harran’da içlerinde çocukların ve kadınların da olduğu 22 Alevi Suriyelinin, HTŞ tarafından yapılan saldırılar sırasında önce Yunanistan’a sığınmaya çalıştığını, ancak Yunanistan’da yakalandıktan sonra işkencelere maruz kalıp daha sonra Urfa’da bulunan Harran Barınma Merkezine gönderildiklerini ifade ediyor. Rota ise şöyle: Suriye’deki saldırılardan kaçmak için Yunanistan’a doğru deniz yoluyla gitmeye çalışan Suriyeliler, bir süre sonra Yunan sahil polisi tarafından darbedilmiş, işkenceye maruz kalmış, telefon, kimlik, pasaport, para, kıyafet gibi bütün eşyalarına el konulmuştur. Daha sonra 22 kişi küçük bir bota bindirilerek Türkiye kıyılarına geri itilmiştir. Botun küçük olması nedeniyle sığmayanlar bota tutunup yüzerek hayatta kalmaya çalışmıştır. Daha sonra Türkiye sahil güvenlik ekipleri tarafından Muğla ilinde karaya çıkarılmıştır. Sağlık durumu ciddi olan 1-2 kişi dışında hiçbiri doktor kontrolüne götürülmemiş sağlık raporu alınmamış ve 3 gün boyunca kolluk ekipleri tarafından tutulmuş, kendilerine yemek, su, giyecek eşyalar verilmediği koşullara rağmen geri gönderme merkezine sevk edilmişler, oradan kendileriyle ile iletişime geçilemeden apar topar Şanlıurfa Harran Geçici Barınma Merkezine sevk edilmişlerdir.

‘Barınma merkezi değil cezaevi’

İnegöllü, ÇHD’nin Harran’a yaptığı ziyaret sonucunda Türkiye’ye getirilen Alevilerin kötü muameleye maruz kalarak hukuka aykırı bir şekilde tutulduklarını söylüyor: “Harran Barınma Merkezine gerçekleştirdiğimiz ziyaret, merkezde tutulan kişilerin maruz kaldığı ağır ve çok boyutlu hak ihlallerini ortaya koyuyor. Merkez, ‘barınma merkezi’ statüsünün aksine, yüksek duvarlar, dikenli teller ve gözetleme kuleleriyle bir cezaevini andırıyor ve ağır bir gözetim rejimi altında işletiliyor. Görüşülen 22 Suriyeli Alevi sığınmacının tamamı, hukuki bir dayanak olmaksızın, süresi belirsiz bir şekilde ve temel bilgilendirme yapılmadan alıkonuluyor.”

Yatacak yer yok, yemek yok, sıcak su yok

Barınma merkezinde Alevi Suriyeliler, temel insani haklardan mahrum bir şekilde yaşıyor. Zeminde, hijyenik olmayan süngerlerde yatan, hijyenik olmayan yemekler tüketmek zorunda kalan, sıcak suya bile erişemeyen Suriyelilerin koşullarını İnegöllü detaylı anlatıyor: Sağlık hizmetlerinin fiilen engellenmesi ve mevsim koşullarına uygun giysi temin edilmemesi gibi temel ihlallerin açıkça ortada olduğunu belirtiyor. Ayrıca merkezin fiziki izolasyonu ve ulaşım imkanlarının yokluğu, sığınmacıların adalete ve avukat yardımına erişimini ciddi şekilde kısıtlıyor.

İnegöllü içerideki hijyen koşullarına dair, “barınma merkezi sorumluları bize ‘içerisi otel gibi’ dediler ancak durum ortada. Avukat tuvaletleri bile bu denli pis" diyor.

Çocuklar bile doktora gidemiyor

İnegöllü çocukların bile sağlığa erişemediğini bir örnek ile açıklıyor: “11 yaşındaki kız çocuğunun diş telleri olduğunu gördük. Bu çocuk Türkçe de öğrenmişti ve Türkçe olarak ‘Dişim ağrıyor, çok ağrıyor, doktor istiyorum, hastane istiyorum, ilaç istiyorum’ diyordu. Aynı çocuğun göz problemi de vardı ve bu sebeple gözlerinde de ağrı hissettiğini ancak hastaneye götürülmediğini söylüyordu.”

İnegöllü, endişe verici bulgulardan birinin Alevi kimliğine yönelik sistematik ayrımcılık ve şiddet iddiaları olduğunu ifade ediyor. Suriyeliler kurum personelinin ayrımcı söylemlerine ve diğer mültecilerin fiziksel tehditlerine maruz kalıyor, kurum yönetimi ise bu duruma müdahale etmiyor. Bir Alevi gencin işkenceye uğradığı ve hayati risk altında olduğu, bir LGBTİ’nin ise tecrit koşullarında tutulduğu yönünde ciddi iddialar var.

İnegöllü, “Bu bulgular, merkezin uluslararası insan hakları standartlarını ve Anayasa’yı ağır şekilde ihlal ettiğini, bir barınma merkezinden çok bir tecrit merkezine dönüştüğünü gösteriyor” diyerek bu koşulların insanlık dışı koşullar olduğunun altını çiziyor.

Harran’da yaşananlar sistematik

2024 yılı itibarıyla Türkiye’de toplam 30 adet GGM bulunmaktadır. Bu merkezler, İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı tarafından işletilmekte olup toplam kapasitesi 20 bin kişi olarak ifade ediliyor. Ancak şu an GGM’lerde tutulan mülteci sayısının bunun çok üstünde olduğu biliniyor.

Harran GBM’ye ilişkin son süreçte farklı olumsuz vakalar kamuoyuna yansıyor. Kötü fiziki koşullar, taciz, şiddet ve hijyen sorunları basına yansıyor veya milletvekilleri tarafından dillendiriliyor. Ekmek ve Gül'ün gündeme getirdiği vakalarda bile Harran’da yaşananların sistematik olduğunu görmek mümkün. Örneğin 2025’in nisan ayında İzmir’de doğum yaptığı hastaneden Harran GBM’ye gönderilen Suriyeli kadın çocuklarına ilaç ve süt verilmediğini anlatmış, çocukların hijyenik olmayan ortam nedeniyle cilt hastalığına yakalandığını anlatmıştı.

Veya örneğin mayıs ayında Ekmek ve Gül'e ulaşan Suriyeli R.E, çocuğunun hasta olduğunu, Harran GBM’de kendisine ilaç ve süt verilmediğini ifade ederek yardım istediğini ve ailesi ile görüşemediğini ifade etmişti. Bu olaylar 2025 yılı ile sınırlı değildir. 2017’de Evrensel’e yansıyan haberlerde Harran’da çocukların ve kadınların istismar ve tacize maruz kaldığını “Harran Sığınmacı Kampı: Satılan kadınlar, rüşvetle yardım…” başlığıyla gündeme getirilmiştir.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Tacize uğrayan Suriyeli kadın önce GGM'ye gönderildi sonra hakkında deport kararı verildi

İstanbul'da sözlü tacize uğradıktan sonra götürüldüğü Geri Gönderme Merkezi'nde birçok hak ihlaline maruz kalan Suriyeli Ş.N. hakkında deport kararı çıkarıldı.

Yeni doğum yaptığı hastanede polis tarafından GGM'ye gönderilen Suriyeli kadından haber alınamıyor

İzmir’de yeni doğum yaptığı hastanede polis tarafından Harmandalı Geri Gönderme Merkezi’ne götürülen Suriyeli kadın ve bebeğinden haber alınamıyor.

EMEP Milletvekili Sevda Karaca: GGM'de hijyen malzemesine erişim yok

Hijyen koşulları berbattı. Tuvaletlerde kocaman siyah çöp poşetleri vardı ve günlerce çöpler toplanmıyordu. Her yer kirli ped doluydu.Enfeksiyon, mantar çok yaygındı.


  • EN SON
  • ÇOK OKUNAN
  • ÖNERİLEN

Editörden