Dikili’deki cinsel istismar davası ertelendi
İzmir’in Dikili ilçesindeki, Süleymancılar Tarikatı’na ait Özel Miyase Yılmaz Ortaöğretim yurdunda kalan çocukların cinsel istismara uğraması ile ilgi davanın dördüncü duruşması görüldü.

İzmir’in Dikili ilçesindeki, Süleymancılar Tarikatı’na ait Özel Miyase Yılmaz Ortaöğretim yurdunda kalan çocukların cinsel istismara uğraması ile ilgili Bergama Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada sanık Ömer Faruk E.’nin tutukluluk halinin devamına karar verilirken dava 17 Nisan tarihine ertelendi.

Dava öncesi açıklama yapan Eğitim Sen ve Veli-Der şunları dile getirdi:


2017 yılında Dikili Özel Miyase Yılmaz Ortaöğretim Erkek Öğrenci Yurdu’nda hizmetli olarak çalışan Ö.F.E’nin yurtta kalan 9 öğrenciye cinsel istismarda bulunduğu iddiası üzerine açılan dava için buradayız. Son yıllarda Türkiye’nin pek çok yerinde yaşanan ve çocukları hedef alan bu tür istismar suçlarının hedefinde olan çocuklarımız ve aileleri adalet mücadelesinde kesinlikle yalnız değildir.
Türkiye’nin dört bir yanında olduğu gibi, Dikili’de de yaşananların asıl sorumlusu, kamusal, bilimsel ve laik eğitimi adım adım tasfiye ederek, okullarımızı, yurtlarımızı köy okullarını, yurtları kapatarak cemaatlere teslim eden Milli Eğitim Bakanlığı ve siyasi iktidardır. Dikili davası, bu yönüyle ülkenin dört bir yanında dini vakıf ve derneklere, cemaatlere teslim edilen çocuklarımıza karşı işlenen suçlar açısından önemli ve örnek bir davadır.
Türkiye’de özellikle son yıllarda çocuklara yönelik istismar vakalarında ciddi artış yaşanması dikkat çekicidir. Siyasi iktidarın çeşitli şekillerde destek verdiği, teşvik ettiği farklı cemaatlerce kurulan kimi dini vakıf ve derneklerin yurt ve kurslarında bugüne kadar çok sayıda cinsel istismar iddiaları gündeme gelmiştir.
Bugüne kadar ülkenin çeşitli bölgelerinde çocuklara yönelik olarak yaşanan istismar vakaları, çocuk istismarı ve ihmalinin toplumumuzda ne denli ciddi ve bir o kadar da gizlenmek istenen bir olgu olduğunu açıkça göstermektedir. İktidarın, çocuklara yönelik olarak okul, yurt ve kurslarda yaşanan istismar vakalarının üzerini örtme ya da ört bas etme çabaları, çocuklarımıza yönelik istismar ve cinsel saldırıların belirgin bir şekilde artmasının en temel nedenini oluşturmaktadır.
Eğitimde gerici müfredat programlarının yaygınlaşması ve cemaat yurtlarına tanınan ayrıcalıklar çocuklara yönelik istismar vakalarının ve diğer ihlallerin önünü açmaktadır. İktidara yakın hatta iktidar desteğiyle faaliyet yürüten çok sayıda cemaat yurdu ve diğer kurumlarda yaşanan istismar iddiaları ile ilgili olarak etkin ve somut soruşturma yürütülmemesi, benzer olayların artarak yaşanmaya devam etmesine neden olmaktadır. Bu durum,çocuklara yönelik her türlü istismarı önlemeye, ortadan kaldırmaya yönelik çalışmaların ne kadar önemli ve yaşamsal olduğunu bir kez daha göstermiştir.
Türkiye’de çocuk istismarına yönelik yargı kararları ve uygulamaları cinsel istismara uğrayan çocuklara en az istismarcılar kadar zarar vermektedir. Bugüne kadar çok sayıda cemaat ve tarikat yurtlarında yaşanan istismar vakalarının nasıl üzerinin örtülmek istendiğini, cinsel istismar suçu işleyen sanıkların hem siyaseten hem de yargı kararları ile korunmaya çalışıldığına ilişkin çok sayıda örnek yaşanmış olması düşündürücüdür.
Ülkemizde çocuk haklarının bizzat iktidar tarafından ihlal edilmesi, çocuklara yönelik istismar vakalarının belirgin bir şekilde artmasına neden olmaktadır. Çocukların sağlıklı gelişimi açısından son derece önemli bir uygulama olan karma eğitim uygulamalarına son verilmeye çalışılmakta, çocuk istismarını önlemek için hiçbir somut adım atılmamaktadır.
Mahkemelerin çocukları ilgilendiren cinsel sömürü davalarında kararlarını verirken Türkiye’nin kabul ettiği sözleşmeleri hayata geçirmelerinin bir uluslararası ve insani yükümlülük olduğunu hatırlatıyor, Dikili davası başta olmak üzere, ülkenin neresinde yaşanırsa yaşansın çocuk istismarı ile ilgili davaların takipçisi olacağımızın bilinmesini istiyoruz.
Çocuk istismarına yönelik olarak yaşanan gelişmeler, sorunun sadece tek tek istismarcıların birey olarak cezalandırılmasıyla çözülemeyeceğini, bu konuda çok ciddi bir ‘zihniyet sorunu’ bulunduğunu açıkça göstermektedir. Çocuklarına sahip çıkamayan bir toplumun geleceğine sahip çıkması mümkün değildir.
Siyasi iktidar dini vakıf ve cemaatlere tanıdığı bütün ayrıcalıklara ve desteklere derhal son vermeli, çocuklara yönelik istismar vakalarına karışanlar ve diğer sorumlular en ağır cezaya çarptırılmalıdır.

İlgili haberler
GÜNÜN RAKAMI: Çocuk istismarında karanlık tablo!

2014 yılında 74 bin 64 olan çocuk mağdur sayısı 2016 yılında 83 bin 552’ye yükseldi. 2006 yılında yü...

Malatyalı kadınlar çocuk istismarına karşı açıklam...

Malatya Demokratik Kadın Platformu, ‘erken evlilik mağdurları’nın çağrıları üzerine gündeme getirlin...

Malatyalı kadınlar çocuk istismarına karşı sokağa...

Malatya Demokratik Kadın Platformu kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarına sokağa çıkarak tepki g...