Depremin ikinci yılı... | Kayısı diyarı bildiğiniz gibi
Depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen Malatya'da sorunlar çözülmüyor. İşçi ve emekçi kadınlar, hijyen, barınma, sağlık ve eğitime erişim gibi birçok sorunla hâlâ tek başına mücadele ediyor.

6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti. Sorunlar ve beklentilerse 20 gün geçmişçesine taze… Barınma sorunu hâlâ en temel sorunken depremlerin etkilediği şehirlerde, yıkımlar nedeniyle çevre kirliliği had safhada. Malatya, iki yıldır toparlanmayı bekleyen şehirler arasında ilk sıralarda yerini alıyor. Buralarda sorunun katmerlisini yaşamak ise her zaman olduğu gibi kadınlara ve çocuklara düşüyor. Halime Sancak hem depremzede bir kadın hem de BİRTEK-SEN Malatya temsilcisi olması nedeniyle Ekmek ve Gül sayfalarında sıkça rastladığımız bir isim. Bugün de Halime ile depremlerin ardından geçen iki yılda Malatya’da yaşayan kadınların güncel sorunlarını konuştuk.

BARINMA SORUNU HÂLÂ GÜNCEL

Kendisi de konteyner kentte yaşamını sürdürmeye devam eden Halime, kadınların artık kendi evlerinde yaşamak istediğini söylerken rezerv alan ilan edilen evlerden bahsediyor. “Evi rezerv alanına giren 178 kişi konteyner bekliyor” diyerek konteyner kentlerde yaşamanın insanlara daha güvenli geldiğini aktarıyor. “Yalan bir çadır haberi olunca Malatya’daki tüm çadırlar toplatıldı. İnsanların deprem olur kaygısıyla bir köşede beklettiği çadırlar bile söküldü. Bazen konteyner kentlerde yaşayanlar olarak kendimizi şanslı görüyoruz. Çünkü sokaklar karanlık ve çamur içinde. Her yerde çalışmalar var ve sürekli trafik kazaları oluyor. Kadınlar alışverişe, işe ya da başka bir yere gideceği zaman böyle yollardan geçmek zorunda kalıyor. Evlerde yaşayanlar elektrik kesintilerinden ve çamurlu akan sulardan şikâyetçi.”

BİTLENME VE UYUZ VAKALARI VAR

Depremlerin yaşandığı ilk haftalarda hijyen sorunu en önemli sorunlar arasındaydı ancak bu kadar zaman geçmesine rağmen bugün de güncelliğini koruyan bir sorun. Halime yalnızca çocukların değil, yetişkinlerin de bitlendiğini anlatırken bazı konteyner kentlerde uyuz vakalarına rastlandığını söylüyor. “Hijyen malzemelerine erişimde sıkıntı var diyemeyiz ama gelir düzeyine göre de erişimin boyutu değişiyor. Kimisi geç erişirken kimisinin erişimi yetersiz kalabiliyor. Bu konuda Sağlık Bakanlığı bir çalışma yürütebilir. Konteyner kentlerde bit, uyuz gibi bulaşıcı hastalıklara yönelik sağlık taramaları yapılabilir.”

Depremin travmatik etkisinin de devam ettiğini aktaran Halime, intihar vakaları nedeniyle binalardan cesetler çıktığını söylüyor. “İnsanlar boş binaların yanından geçerken büyük bir tedirginlik duyuyor. Psikolojik destek veren yerler olduğu söyleniyor ama yetersiz kalıyor.”

EĞİTİME ERİŞİM SORUNU

“Kızımı konteyner kentteki kreşe yazdırdım ancak çocuğu orada sadece bir saat tutuyorlar. Bu süre, kış günü benim kıyafetlerimi değiştirip yola düşmeme değmez. Çocuğumu beklemek için eve gelsem konteyner kentin alanı çok büyük ve yarım saat sonra dönmem gerekecek. Beklemeye kalksam bekleyebileceğim yer yok. Yine konteyner kent içine şehir merkezindeki bir anaokulunun devamı olarak konteyner anaokulu açıldı. Dönem başında ve ortasında velilerden 2 bin 500 lira kayıt ve kırtasiye parası istendi. Bu koşullarda insanlar masrafları karşılayamadığı için çocuklarını bir saatlik eğitime göndermekle yetiniyor” diyerek eğitimdeki sorunları aktaran Halime, ulaşımın da öğrenciler ve veliler için ciddi bir sorun olduğunu anlatıyor. Servis yetersizliği nedeniyle aracı olmayanların zorlandığını, “Çocuğunu merkezdeki okula götürmek için üç araç değiştiren var. Okul, öğretmen, imkân var deniliyor ama bu çocukların okula gidene kadar gösterdikleri çabadan kimsenin haberi yok” sözleriyle dile getiriyor. Kendi çocuğunu gönderdiği okulun yönetiminin velilerin ısrarı üzerine servis hizmeti verdiğini söyleyen Halime, konteyner kentteki tüm çocukların köydeki bir okula gittiğini ama öğrenci sayısının fazla olması nedeniyle bu okulun her açıdan yetersiz kaldığını anlatıyor. Çocukların okullardaki beslenme sorununu da konuştuğumuzda, okul kantinlerindeki ya da yemekhanelerindeki fiyatlar nedeniyle birçok ailenin çocuğu için beslenme çantaları hazırladığını söylüyor.

HER SORUNU KATMERLİ YAŞAYAN İŞÇİ KADINLAR

Malatya’da yaşayan işçi ve emekçi kadınların sorunlarını özel olarak konuştuğumuzda Halime en ciddi sorunun hijyen olduğunu söylüyor. “Kötü çalışma ortamından yüzü yara içinde kalmış bir arkadaş var. Kapalı ortamlarda sigara içiliyor. Tuvalet sayısı yetersiz ve olan da çok kirli olduğu için sabah evden çıkarken tuvalete gidip gün boyu sıvı tüketmeyen ve eve geldiğinde bu ihtiyacını karşılayan kadınlar tanıyorum. Ulaşım yine işçi kadınlar için de en önemli sorunlardan. Çok fazla kaza yaşanıyor, yollar kötü bir halde. Buna rağmen işçi kadınlar kırık koltukların olduğu, emniyet kemerinin olmadığı servislerde işe gidip gelmek zorunda kalıyor. Örneğin gece mesaisine zorunlu bırakılmış bir arkadaşımız iş çıkışı servis şoföründen kendisini mahallesine bırakmasını, karanlıkta gidemeyeceğini söylüyor. Şoförün cevabı ise ‘Ben senin dostun muyum da seni bırakayım’ oluyor.”

Fotoğraf: Nurgül Deniz

İlgili haberler
Tütün işçisinin çadırı, depremde çatı oldu

Tütün işçisi Elif’in hayatı bu sefere deprem değişti. 15 yıldır her yaz başka bir yere işçiliğe gidi...

Depremzede öğrenciler yüz yüze sınava çağrılıyor:...

Malatya’da İnönü Üniversitesi, Hemşirelik Bölümünün final sınavlarını yüz yüze yapma kararı aldı: ‘Z...

Depremzedeyiz, gelirimiz yok, kaygımız çok…

Devlet sadece yandaşlarını koruyor ve önceliği onlara veriyor. Bizlerse yine küllerimizden doğmaya ç...