Kocaeli'ye yerleşen depremzede Sevcan: Evler teslim edilmedi, yaralar sarılmadı
Adıyaman'da yakalandıkları depremin ardından ailesiyle Kocaeli'ye yerleşen depremzede Sevcan Güzel'e konuk olduk. Güzel, geçimlerine katkı sunmak için ceviz kırarken yaşadıklarını anlattı.

6 Şubat Maraş merkezli depremlerin üzerinden iki yıl geçti. Depremde yıkılan tek şey binalar değildi elbette. Aradan geçen iki yılda telafisi olmayan kayıpların yanı sıra, geride kalanların yaşam mücadelesi ise sürüyor.

Yerini, yurdunu, tüm kurulu düzenini terk etmek zorunda kalan milyonlarca insan arasında Sevcan Güzel ve ailesi de var. 6 Şubat günü yaşanan depreme kadar Adıyaman Çelikhan'a bağlı Pınarbaşı kasabasında yaşayan Güzel ailesi, depremden bir hafta sonra Kocaeli' ye göç etmek zorunda kalıyor. Sevcan'ın eşi bir tersanede çalışıyor, asgari ücrete yapılan zammın ardından ilk zamlı maaşını alacak ama patronun ne kadar zam vereceği henüz belli değil. Oturdukları evin kirası 10 bin lira, evin en büyük sorununun rutubet olduğunu söylüyor Sevcan, nefes almakta zorlandığını da. Üç çocuklarından biri üniversite sınavına hazırlanıyor, biri lisede diğeri ise ilkokulda. Sevcan bir tanıdıkları aracılığıyla evde ceviz kırma işine başlamış, bir aydır kilosu 25 liradan ceviz kırma işi yapıyor. Kocaeli'de kurmaya çalıştıkları düzeni ve geride bıraktıkları iki yılda yaşadıklarını üç çocuk annesi Sevcan Güzel'den dinliyoruz.

Köyde kendi imkanlarıyla yaptıkları evleri hasar almasa da kaybettikleri bir sürü şey olduğunu anlatan Güzel "En kötüsü insanların kaybı onların bir daha geri gelmeyeceği, bu hayatın gerçeği. Evimiz sağlam, yıkılmadı ama köyde birçok aile hala konteynerde kalıyor. Köydeki evler hâlâ teslim edilmedi. Daha yeni başlandı çalışmalara. Aslında bir başlangıç vardı ama hiçbir ilerleme yoktu. Şu an başlasalar önümüzdeki sonbaharda teslim edilse yine erken çünkü iki yıl geçti hâlâ bir ilerleme yok. Eşim marketçilik yapıyordu. Çok zarar gördü dükkanımız, kaybımız karşılanmadı. İçindeki malzemeler döküldü kırıldı, maliye sıcağı sıcağına geldi 'şu kadar zarar görmüştür' dendi ama hiçbir kaybımız karşılanamadı. Yani olan vatandaşa oldu" diyor.

'BİR YIL MİSAFİR KARTIMIZ VARDI, BAŞKA DA BİR ŞEY YAPILMADI'

Kocaeli'ye gelmelerinin en önemli nedeni artık çocuklarının memlekette eğitim alabilecekleri bir ortamın kalmadığını düşünmeleri: "Oradaki koşullar hâlâ oturmamış durumda. Çocuklarımız için eğitimi düzeni yoktu, iş yoktu. Çocuklarımızın eğitimi için daha iyi olacağını düşündüğümüz için geldik. Yıkım, toz toprak hâlâ kırık dökük yarım yamalak binalar var. Hâlâ eşyaların olduğu evler var. O stresi atamayan çocuklarım eğitimine odaklanamayacak. Ne olursa olsun çocuklarımızın geleceği için umutla bakmak zorundayız, onlar için buradayız. Eşim burada tersanede çalışıyor. Burada 10 bin lira kira veriyoruz. Sadece ilk bir yıl misafir kartımız vardı, ondan faydalandık. Bizim için başka hiçbir şey yapılmadı."

Memleketinden, köyünden bahsederken gözlerinin içi gülüyor. Orada kalan akrabalarıyla, tanıdıklarıyla ilişkileri hiç kopmamış. Göçle birlikte yaşadıkları arada kalmışlık hissini ise şöyle anlatıyor: "Şimdi buraya geldik ama kendimizi hâlâ buraya ait hissetmiyoruz. Çocuklarım hâlâ köyden bahseder. Geçen yıl karne gününde hemen yola çıktık. Bir kuşu altın kafese koymuşlar yine de vatanım demiş. Senin toprağın, suyun, vatanın; senin insanın özlenmez mi? Geri dönmeyi hayal ediyoruz. Okusunlar iyi yerleri kazanırlarsa biz de memleketimize gideriz diye hayal ediyoruz, ama bakalım."

YEMEK İÇİN KIRSAK O ZAMAN GÜZEL OLUYOR...

Ceviz kırma işi zor diyor Sevcan; cevizlerin parçalanmadan kabuğundan ayıklanması, etrafa saçılan kabuklar... Eşi ve çocukları da yardım edince daha hızlı bitirdiğini söyleyerek, "Her işin bir zorluğu vardır. Kırıp yiyorsun, o zaman zevkli oluyor ama bunu sürekli yaptığın için yoruyor. Gücü kuvveti elbette ki sarsılıyor insanın. Sonuçta ihtiyaç olduğu için insan yapıyor. Tüm ülkeyi zorlayan geçim sıkıntısı var. Canımızın istediğini, çocuğumuzun istediğini almak değil, 'nasıl doyabiliriz' o noktaya geldik. Açsa, dışarda yesin gibi bir şansı yok çocuklarımızın böyle olunca. Her şey almış başını gidiyor. Bir yeşillik yirmi beş otuz lira..."

Aradan geçen iki yılda depremin izleri sadece yıkılan kentlerde değil, o yıkımdan canını kurtarmış tüm insanlara sirayet etmiş durumda. Sevcan ne kendisinin ne çocuklarının herhangi bir psikolojik destek aldığını söylüyor.

Son olarak 'kendin için en son ne yaptın' diye soruyorum. Sevcan'ın cevabı, "Kendim için hiçbir şey yaptığımı sanmıyorum. Hepten bırakışım ciddi anlamda. Zaten hayatı çocuklara adadık" oluyor.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül