Deprem bölgelerinde kadınları bekleyen tehlike: Salgın hastalıklar, şiddet ve daha nicesi
Deprem bölgelerinde kadın ve çocukların sağlığına ilişkin ciddi uyarılar yapılırken, uzmanlar sorunların bir an önce çözülmesi için atılması gereken adımları da sıralıyor.

6 Şubat tarihinde meydana gelen depremlerin ardından oluşturulan çadır kentlerde yaşam devam ediyor. Temiz su ihtiyacının sağlanamadığı illerde depremzedeler için yeterli sayıda seyyar tuvalet ve duş ihtiyacı halen giderilebilmiş değil. Hemen her ilde ishal vakalarının yaşandığı bölgede ÜSYE, uyuz, bit ve zatürre vakaları da görülmeye devam ederken; hijyen ortamının sağlanamadığı alanlarda kadınlarda sistit de görülmeye başlandı. Akut stres bozukluğu, anksiyete ve travmanın hakim olduğu sahada kadın ve çocuklar toplanan yardımlara erişimde zorluklar yaşamaya ediyor. Deprem sonrası hayatı yeniden düzenlemenin büyük uğraşını veren kadınların iyileşmeleri için kendilerine vakit ayırmakta zorluk yaşadığını ifade eden TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu; bölgede gelecek ay içinde 23 bin 814 doğumun gerçekleşmesini beklediklerini açıkladı.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun (UNFPA) verilerine göre deprem bölgesinde 214 bin 325 hamile var, bu kadınların 23 bin 814’ünün bir ay içinde doğum yapması bekleniyor.
‘SALGIN HASTALIKLARA KARŞI ÖNLEMLER ALINMALI’

Her gün saat 15.30’da Deprem Bültenleri ile bölgedeki gelişmeleri kamuoyuna aktaran ve çözüm önerilerini anlatan Türk Tabipleri Birliğinin (TTB) 10’uncu Deprem Bültenine katılan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) MYK üyesi Sıddık Akın’ın bölgede oluşturulan yaşam alanlarını birer toplu yaşam alanından ziyade toplama kamplarına benzetmesi aslında yaşana tablonun özeti gibi.

Basına yansıyan görüntülerde de yeterli çadırın dağıtılmadığı; çardakların naylon ya da battaniye ile kapatıldığını gördük. Barınma halen hem depremzedeler hem de bölgeye giderek gönüllü sağlık hizmeti sunan sağlık çalışanları açısından büyük sorun teşkil ediyor. Hekimlerin hemen her açıklamada uyardığı ve en öncelikli çözülmesini istedikleri şeyin temiz su olduğunu görüyoruz. Çünkü her ne kadar ishal vakaları salgın boyutuna ulaşmasa da bundan sonraki süreç risk taşıyor. Forum Sağlık 2023’ün son programına katılan Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneğinden (KİLİMİK) Prof. Dr. Alpay Azap ziyaret de ettiği bölgeye dair şunları söyledi: “Salgınları önlemek için toplu yaşamın kurulduğu alanlarda alt yapılar düzenlenmeli. Elektronik sistem çok çalışmıyor diye biliyoruz. Ancak yine de sürveyans yapılmalı. Deprem öncesinde Suriye’de kolera salgını vardı. Bu anlamda özellikle ishal vakalarının takibinin iyi yapılması gerekiyor. Öte yandan bir süre önce ülkemizde ölümle sonuçlanan Strep A görüldü. Onda da artma riski var. Gelecek günler enfeksiyon hastalıklarını konuşacağız gibi duruyor.”

‘BELİRSİZLİĞE SON VERİN’

KLİMİK’in açıklaması bu yönde iken psikiyatri uzmanları bölgede yaşanan belirsizliğin anksiyetenin yaşanmasına sebep olduğunu aktarıyor. Hatay ve Adana’dan ilk haftaya dair alan değerlendirmesini kamuoyuyla paylaşan Türk Psikiyatri Derneği (TPD) yüzlerce ceset, ceset torbaları veya battaniyelere sarılmış vaziyette, açıkta sahipleri tarafından alınmaya bekleyen ve basına da yansıyan bu tablonun; travmatik yas süreçlerinin aktive olma olasılığını artırdığına dikkat çekti. Bölgede akut stres bozuklukları, yas reaksiyonu, uyku bozukluları, kaygı bozuklukları yaşandığının aktarıldığı değerlendirme raporunda; “Psikososyal müdahalenin ilk ve en önemli önleyici basamağı olan belirsizliğin giderilmesi, güvenli alan oluşturma ve kişilerin yalnız olmadıklarını hissettirecek önlemlerin henüz hayata geçirilemediği gözlenmektedir. Kritik zaman geçmektedir. Bu durum unutulması güç ve ruhsal açıdan iz bırakacak etkilenmeye yol açacaktır” dedi.

‘DÜŞÜK TEHDİTLERİ ARTIYOR’

Tüm bu tablo içerisinde kadın ve kız çocuklarının durumuna ilişkin Deprem Bültenleri yayınında aralıklı olarak bölgeden gelişmeleri aktaran TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu özellikle gebe kadınların durumuna ilişkin acil tedbirlerin alınması çağrısını yinelemeye devam ediyor. 10’uncu Deprem Bülteni yayında konuşan Dr. Güleser Karakoç, “BM Nüfus Fonu Türkiye verilerine göre deprem bölgesinde 214 bin 325 hamile olduğunu verileri aktardı. Ve bu kadınlarında 23 bin 814’ünün bir ay içerisinde doğum yapması beklenmektedir. Güvenli doğum, anne bebek sağlığı korunması için gerekli düzenlenmeler yapılmalıdır. Temiz doğum kiti, aşılar bir an önce sağlanmalıdır. Düşük tehditlerinin bu dönemlerde arttığı bilindiği için gebelik takiplerinin yapılmasına bir an önce ve yeterince yapılmasına hız verilmelidir” dedi. Karakoç ayrıca; yiyecek yardımı yapılırken de gebelerin ve emziren annelerin durumlarının da özellikle göz önünde bulundurulması gerektiğine değindi.

‘MÜLTECİ KADIN VE KIZ ÇOCUKLARINA UYGULANAN ŞİDDET ARTIYOR’
Yaşanan stres ardından aile içi şiddet olaylarının artabildiğine de dikkat çeken Dr. Karakoç; “Yaşananlar şiddet vakalarının artmasına da sebep olduğu gibi, mülteci kadın ve kız çocuklarının cinsel şiddete uğrama ihtimallerinin de iki kat artığı yine bilinmektedir. Buna yönelik önlemler, otoriteler ve yetkililer tarafında hızla alınmalıdır. Bunun farkındalığı artırılmalıdır. Ve bu konudaki duyarlılık da artırılmalıdır” diye uyardı. Psikolojik ve psikososyal desteğin hem kadın hem de erkek personel tarafından sağlanmasının bu dönemde önemli olduğunu ifade eden Dr. Güleser Karakoç; “Bölgedeki etnik dinamikler göz önünden bulundurularak tüm grupların kendi ana dillerinde konuşan personellerin veya çevirmenlerin bölgede bulundurulması da önemlidir. Kadın sağlığı ile ilgili ciddi sorunlara yol açacak olan hatta açan tuvalet ve hijyen konusundaki sıkıntıların çok ciddi olduğu; sahadan gelen aktarımlar ve TTB’nin ODSH Kolunun hızlı değerlendirme raporlarından ve aktarımlarından da biliyoruz. Yeterli sayıda tuvalet ve hijyen tesislerinin kadın ve erkekler için ayrı olarak güvenli bir şekilde, aydınlatılmış olarak ve temizlik kurallarına uygun olarak acilen hızla sayılarının arttırılması ve kurulası gereklidir” dedi.
‘TUVALETLER İÇERİDEN KİTLENEBİLİYOR OLMALI’

Tuvaletlerin içeriden kilitlenebiliyor olmasına da dikkat çeken Karakoç; “Bu unsur güvenlik açısından kadınlar ve kız çocukları için elzemdir. Yine yardım dağıtımlarında kadın ve kız çocukları için ped ve iç çamaşırı gibi özel ihtiyaçlarının dikkate alınması ve düzenlenmesi gerekli. Deprem sonrasında hayatın yeniden yoluna girmesi, hane ihtiyaçlarının karşılanması için kadınların yüklendiği sorumluluklar ile duygusal yük ve bakım emeği daha da fazla artmaktadır. Bu da kendilerine olan iyileşme için gereken zamanı ayırmalarına fırsat bulamaktadır. Ve bu yükleri azaltmaya yönelik de yapılan yardımlar psikososyal destekler ve yardımlar da bunları göz önünde bulundurarak yapılmalıdır” diye hatırlattı.

Fotoğraf: DHA

İlgili haberler
Depremin 11. gününden notlar | Hâlâ çözülemeyen so...

Depreme maruz kalan ancak depremin ilk gününden bu yana dayanışma ağlarında görev alan, özellikle de...

Depremde kadın olmak: Güvensizlik, hijyen sorunu,...

Bir gün içerisinde gerekli arama kurtarma malzemelerini toplayıp Antakya’ya yola çıktık. Antakya'da...

Su yok, hijyen yok, tuvalet yok; hastalıklar kapıd...

Malatya’da depremin 2. gününde Çavuşpaşa Mahallesi’ndeki Muhammed Ali Clay Spor Salonunu barınan kad...