Çukurova Üniversitesi’nden kadınlar: ‘Caydırıcı cezalar uygulanmadıkça cinayetler devam edecek’
Çukurova Üniversitesi öğrencisi kadınlar artan cinayetlere karşı tepkilerini dile getirdi, kendi yaşadıkları sorunları anlattı: Ben bu ülkede bir gün öldürülecek miyim sorusuyla yaşamak istemiyorum!

Geçtiğimiz hafta memleketin dört bir yanından kadınlar, artan kadın cinayetlerine karşı sokaklara çıktı, meydanlarda buluştu, kampüslerde toplandı. Çukurova Üniversitesi öğrencisi kadınlar da artan kadın cinayetlerine karşı tepkilerini dile getirdi, kendi yaşadıkları sorunları Ekmek ve Gül vesilesiyle anlattı. 

Çukurova Üniversitesi'nden Hatice:

Özgecan Aslan olayından sonra kadın cinayetlerinde inanılmaz bir artış oldu. Ama bundan ders çıkartmak yerine daha da kötü bir hal aldı her şey.

İkbal ve Ayşenur’un katledilmesi akıl alır gibi değil. Koskoca İstanbul’un ortasında bunlar yaşanabiliyorsa diğer şehirlerde neler oluyor? İstanbul gibi kalabalık bir yerde, o saatlerde ıssız bir alan yokken bu olaylar nasıl kimse duymadan görmeden gerçekleşebiliyor? Polisler neden anında müdahale edemiyor?

Caydırıcı cezalar uygulanmadığı sürece bu hep devam edecek. Çok üzülerek söylüyorum ama hepimiz sıramızı bekler olduk. Nasıl kendimizi koruruz diye araştırmaya başladık. Bu olaylardan sonra biber gazlarına zam geldi. Bunda bile fırsatçılık yapılıyor. Herkes kendini düşünür oldu.

Adana bu konularda biz kadınları daha çok korkutuyor. Karanlık ve ıssız yer çok fazla. Üniversite ve yurtların olduğu bölge de çok karanlık ve ıssız. Üniversitemizde akşamları yeterli ışıklandırma yok, birçok alandan telefonun flaşı olmadan geçemiyoruz.


Çukurova Üniversitesi'nden Asmin:

Son kadın cinayetlerinden sonra eski ben olamıyorum. Eski cesaretli beni kaybettim sanki. Eskiden sokaklarda kulaklığımı takıp saatlerce kaygısız bir şekilde yürürdüm ama son olaylar bu alışkanlığımı yok etmekle kalmayıp uykularımı kaçırdı. Hemcinslerim, değerli akranlarım İkbal ve Ayşenur’ un kaybı için derinden üzüldüm. Hiçbir önlem alınmayan bu ölümler için katilin sorumlu tutulması ve suçlanması ne kadar doğal ise devletin de suçlanması doğaldır.

Uyuşturucu alışkanlığı, kendini öldürmeye meyilli olma gibi birçok özelliğe sahip olan bu kişi, yaşından veya bilmediğimiz herhangi bir sebepten dışarıdaydı ve bu kadınları kurban seçti. Ben bu ülkede bir gün öldürülecek miyim sorusuyla yaşamak istemiyorum ve zorunda da değilim. Devlet hemen harekete geçmeli. Ben bu olaylardan da önce her zaman kendimi koruyacak şeyler taşırdım hâlâ taşıyorum. Bir kadının, buna mecbur kalması hak mıdır? Elimizden geleni yapıp tepkimizi gösterelim!

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Dijital şiddetin geldiği nokta: Veri sızıntıları k...

Devlet ve özel şirketlerin sitelerden sızdırılan bilgiler kadınları şiddetin her türlüsüne açık hale...

İnfaz düzenlemesi tartışmalarına tepki: İfade özgü...

İzmir Barosu'ndan Zöhre Dalkıran denetimli serbestlikle ilgili yapılmak istenen değişikliğin ifade ö...

Kadına yönelik şiddettin adımları nasıl örülüyor?

Çünkü en çok kadınlar bu aşamada vazgeçirilip evlerine gönderiliyor. Uzaklaştırma kararını daha ilk...